BÖLÜM İKİ

426K 16.7K 7.8K
                                    

Ellerim, heyecanın tesiriyle titrerken rehbere girip Mete'yi bulmaktazorlanmıştım. Telefonu kulağıma götürdükten sonra derin birnefes aldım.

Telefonun çalma sesi, Mete'nin meşgule atmasıyla son buldu. Gururum aksiniyapmam için ne kadar yalvarsa da tekrar aradım.

Tekrardan aradım ama, tekrar meşgule attı.

Kalbim sanki cam kırıklarıyla dolu bir havuza atılmıştı. Kendimi kırılmış, hatta belki de kaybetmiş hissediyordum. Dayanamayıp bir mesaj attım.

Gönderilen:Sevgilim Kişisi
Mesaj: Telefonu lütfen açar mısın?Sadece birkaç saniye...

Mesajı yazdıktan yaklaşık bir dakika sonra cesaretimi toplayıp tekrar aradım. Üçüncü çalıştan sonra yine meşgule atacağınıdüşünüp kapatacaktım ki, bu sefer telefonu açtı. Açmasına açtı ama herhangi bir şey söylemedi.

"Merhaba,"dedim bir cevap alma umuduyla ama karşılaştığım şey kocaman bir sessizlik oldu. Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim:"İzmir'e gitmişsin. Herkes gibi iyi bir tatile ihtiyacın var tabii. Okul bizi biraz yordu." Ardından başımı iki yanasalladım: ''Ne diyorum ben? Ne kadar aptalca bir triptir bu! Günboyu ayakta çalışan insanlara tatil için hiçbir hak verilmezken sırf masa başında ders çalıştığım için tatili hak ettiğimidüşünüyorum. Farkında mısın, en bencil ırkın üyeleriyiz.Eğitim alabildiğimiz için şükretmemiz gerekeceği yerde sadece köşede oturup şikayetler ediyoruz. Okula gitmeyip hayatları mahvolan insanları kendimize örnek almıyoruz. Keşke o insanlariçin elimizden bir şey gelse ama korkunç bir sistemin egemenolduğu bu düzenin kölesiyiz. Sadece kendimiz için çalışıyor,kendimiz için çabalıyoruz.'' Ardından saçmaladığımı şiddetle fark etmem, susmama neden oldu. Evet, bunlar dünya üzerindeki güncel ve üzücü problemlerdi ama ben bunu konuşmak için Mete'yi aramamıştım ki.

Söylediğim o kadar çok şeye sessiz kalınca asıl konumuza dönmek suretiyle tekrar konuşmaya başladım: "Bana her ne kadar kızgın olsanda beni anladığını biliyorum. Ailenden pek bahsetmedin bana.Aranızda sorunlar olduğunu anlamak zor değil. Her ne kadarsorunları olursa olsun, insan ailesine nasıl yüz çevirir ki?"

Canımı acıtan öldürücü sessizlik varlığını korurken kalbimdeki nefes almamı önleyecek ağırlığı hissedebiliyordum. Derin birnefes aldım. "Ben gitmedim, Mete. Gidemedim. Aile çok önemlidir evet ama, ailenden daha çok yanında olup, ailen olan insanlardan nasıl vazgeçebilirsin ki?''

Uzun bir sessizlik oldu. O, konuşmama konusunda ısrarcı davrandıkça,içimdeki kara bulut da git gide büyüyordu. Beni bu kadar kolay silip atmış olamazdı, olmamalıydı. Sonunda dayanamayıp,"Herhangi bir şey söyle,'' dedim. ''İyi veya kötü. İnanbana bilinmezlik, bir insanın canını net bir kötülükten dahaçok acıtır.''

"Defne,"dedi birkaç saniyein sonunda. Adımı onun dudaklarından sanki ilkkez duyuyormuş gibi heyecanlandım fakat ses tonunda farklı bir şeyvardı. Bu tonda gizlenen, üzüntü değildi sanki. Daha büyük,daha kırgın bir şeylerdi ve içimden bir ses, bu ses tonununsadece benimle olan durumundan kaynaklanmadığını söylüyordu."Beni unutma. Çünkü ben seni asla unutmayacağım."

Birşey söylemek üzere dudaklarımı araladım ama buna fırsatvermeden telefonu kapattı.

Buda ne demek oluyordu? Her şeye yeniden başlama imkanımız varkenşimdi beni geçmişinde bıraktığını mı iddia ediyordu?

Kendimiçaresiz ve gurursuz hissetmem şöyle dursun, kalbimin üzerineiğneler battığını hissediyordum.

Derinbir nefes alıp merdivenlere oturdum ve hıçkırıkların bedenimieline geçirmesine izin verdim. Belki de tüm gün farkında olmadanağlamamak için kendimi zor tutuyor, güçlü bir kadın olduğumudüşünüp kendimi kandırıyordum.

DÜŞMAN OKULLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin