İyi Şarkıcı

8.4K 855 469
                                    

''Oppa, fighting!''

''Oppa sen en iyisisin!''

''Jongin seninle çalıştığı için çok mutluyum!''

Bütün bu okuduğunuz cümleler çatıdan çıkarken, Kim Boktan Jongin'in
sevimli (!) hayranlarından duyduğum sözlerdi.

Tabi ki de ben en iyisiydim ve çok mutlulardı, çünkü onlara yoktan bir
imza günü düzenleyip, bedava imzalı albümler dağıtmış ve Kim Boktan
Jonginle şehirden uzakta geçirilen uzun saatler vermiştim.

Kim Boktan Jonginlerini onlardan çaldığımda ise bütün bu cümleler
benden çok uzak olacaktı.

Derin bir nefes alarak deminden beri yanımdaki koltukta oturmakta olan
Jongin'e baktım. Kollarını önünde birleştirmişti ve bu karanlıkta
güneş gözlüğü takıyordu. Kapşonu kafasındaydı.

Yani o bana bağırır, ben ona bağırırım, sonra beni pinpon topumla
tehdit eder, sonra işte ben onu öldürmek için boğazlamaya çalışırım,
sonra beni otobanın ortasında arabadan indirir ve devam eder diye
bekliyordum, ya da öyle bir şeyler işte.

Yani tanrı aşkına, k-dramalarda da hep öyle olurdu.

Ama yüzüme bile bakmıyordu ki bu daha korkutucuydu. Onun için
endişelendiğimden falan değil, lütfen, sadece büyük sessizlikler büyük
fırtınanın habercisidir. Bu yüzden birazcık, ama çok azıcık
korkuyordum.

Nereye gittiğimizi kısık bir sesle sorduğumda ise, şirkete demişti.
Bütün bir yolu sessizliği içinde sürdürdü.

Nihayet şirkete geldiğimizde, gözlüklerimi düzelttim ve arkasına bile
bakmadan şirkete doğru ilerlerken, ''Jongin'' diye seslendim.

Arkasını dönüp, gözlüklerini burnunu üstüne indirdi, kızgınlık
kıvılcımları buradan bile tenimi ısırıyordu.

''Ne var ?''

Bir şey söylemeden tek kaşımı kaldırdım ve arabanın anahtarını kucağına attım.

''Nereye ?'' Ellerimi cebime koydum ve kaşlarımı kaldırdım.

''Evime ?''

Alaycı bir gülüş bırakıp etrafı kolaçan etti ve gözlüklerini tamamen
çıkartıp yakasına taktı.

''Ne demek 'evime' ?'' Derin bir nefes alarak onu görme işkencesinin
artık bitmesi umuduyla yüzüne baktım.

''Anlamadım seni mi beklemem gerekiyor ?''

''Menajerler sorumlu oldukları idolleriyle kalırlar.''

Bir kartvizitlikle birlikte arabanın anahtarını tekrar kucağıma attı.

''Eşyalarını toplayıp, evime bırak, şifre kartvizitlikte yazıyor.
Sonra da beni almaya gel.''

Gözlerimi kapatıp ondan geriye saydım. Aslında böyle bir şeyin
olacağından haberdardım, Baekhyun geceden eşyalarımı hazırlamıştı. Ama
işte ben bir şey söylemezsem o da söylemez ve en azından bundan
kurtulurum falan diye bekliyordum. Ve bir şey yapmadan beni böyle
göndermesi de mantıklı gelmiyordu.

''Soracağın bir şey yoksa artık gidiyorum.''

''Dur.'' Dedim yüksek sesle. ''Bu hala bir işim var demek mi oluyor ?''

Tekrar alaycı gülümsemesiyle gülmeden önce gözlüklerini gözüne
yerleştirdi ve içeri girmeden önce ekledi.

''Fazla heveslenme pinpon topu. Sana yaptıklarını ödetebilmem için,
yakınımda durmak zorundasın.''

kırmızı benekli pinpon topu // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin