Veda 16

4 2 3
                                    

Her ihtimali düşünmüştü. Ama başından belli olan tek şey Alen gitmek istemiyordu. Bunu anlayabilirdi. Ama kardeşinin gözünü bir anda nefretin bürümesi... Bunu hiç düşünmemişti. O an için yaptığı ona çok akıllıca geldi. Meyve suyuna ilaç koymuştu. Annesinin uyku ilacından yüksek dozda karıştırmıştı. Kahvaltı ederken Alen hiç dokunmamıştı. Ona nasıl içireceğini düşünürken bir anda Alen ummadığı bu çıkışı yapmıştı. Olan oldu işte diye düşündü. Belki sonuca beklemediği şekilde ulaşması onu biraz sarsmıştı. Alen'i bu şekilde durduramasaydı belki de onu son görüşü olacaktı. O vakit bunu düşündü ve içi rahatladı. Ama daha sonra bugün için bile kendini suçlayacağı zamanlar gelecekti.

Alen'i gemiye hasta süsü vererek sedye ile soktular. Stafen de onunla aynı oda da kalacaktı. Odayı kilitleyecek ve Alen'in tam olarak sakinleştiğinden emin olana kadar ondan gözünü ayırmayacaktı. Uyku ilaçları ile onu yolculuk sırasında çoğu zaman uyutarak yolculuğu bitirmesine yardım edecekti. Deniz düşünüyordu belki yanlış yapıyordu bir şeyleri ama seçeneği yoktu. Yanlış ya da doğru tek istediği Alen'in hayatta kalmasıydı.

Alen'i gemiye bindirmişlerdi. Deniz onu Stafen'e emanet etmeden önce vedalaşmak istedi. Stafen ve Alen'i sedye ile taşımaya yardım eden herkes dışarı çıktı. Deniz yatağın yanında duran tabureye oturdu. Anlayamadığı şekilde derin bir üzüntü duyuyordu. Tek düşünmek istediği her şeyin yoluna girdiği güzel günlerde Alen'e tekrar kavuşmaktı. Ama şimdi bu ayrılık zorunluydu. İki elinin arasına aldı Alen'in başını öptü. Kokladı. "Bana kızma canım kardeşim. Belki zor olacak ama bir gün sen de beni anlayacaksın. En kısa sürede her şeyi yoluna koyup senin yanına geleceğim. Seni önce Allah'a sonra sana emanet ediyorum. Kaderimiz bu demekki. Babaannem çok bahsederdi kader hakkında. Şimdi anlıyorum... Kader bana bir seçim yapmamı söyledi. Ben senden ayrılmayı, sana rağmen seni iyiliğe emanet etmeyi seçtim. Hoşça kal can özüm..." dedi çantasını dolaba koydu. Odadan çıkarken tekrar uzun uzun izledi her şeyden habersiz derin uykudaki kardeşini. O uzun boylu, derin mavi bakışlı, yakışıklı kardeşi şimdi solgun yüzü, zayıfça bedeni ile çok çaresiz görünmüştü gözüne. İki damla yaş süzüldü gözlerinden. Odadan çıktı. Stafen kapıda onu bekliyordu. Stafen'e tekrar teşekkür etti. Sarıldı elini sıktı. "James sana emanet. Sana güveniyorum. Lütfen her hangi bir aksilik olursa bana bunu bir şekilde haber ver." dedi. Limanda bekledi. Gemi hareket etti. Gözden kaybolana kadar bekledi kıyıda. Sonsuz maviliklere bırakmıştı mavi gözlü can parçasını. İlk sigarasını o gün orada içti. Hayatın getirdikleri ve götürdükleri onu yoruyordu. Şimdilik huzur bulması gerkiyordu. Alen güvende olacaktı. Artık ona kimse zarar veremezdi. Unuttuğu şey yine kaderdi. Kimse kaçamazdı, karada, havada ya da denizde... Aradığını her an buluverirdi. Bulacaktı da ama Deniz bildiği bütün duaları Alen'in arkasından okuyordu. Bu da belki kader ile bir sözleşmeydi işte insan için. "Kaderi ancak dua değiştirir." di...

" di

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 21 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ALENWhere stories live. Discover now