40㊂Sistem

37 9 23
                                    

"Benim çok hareketsiz uslu çocuklarımla ilgilendiğin için sağ ol Travis." dedi Wini, düğün sonrası ortalığı toplamaya yardım ettiğinden oldukça yorgundu.

Travis, çocuklara basit kodlamayı öğretmek için oturduğu masada başını Wini'ye çevirdi. "Hiç sorun degil." dedi ve çocuklara döndü. "Onlar oldukça ilginç varoluşlar. Üzerlerinde çalışmaya değiyor. Öyle ki Cygnus raporumda onlardan oldukça sık bahsediyorum."

Wini tatmin olmuş bir şekilde gülümserken hafif fısıltı ile Travis'e doğru eğildi. "Şu konuyu sen mi söylersin ben mi?" dedi başıyla çocukları işaret ederken.

"Şu konu?" başını anlamaz şekilde hafifçe sağa eğdi.

Wini de başını aynı şekilde eğdi. "İki gün önce kararlaştırılan konu."

Travis anlamış şekilde başını olumlu anlamda bir tur aşağı salladı. "Olumlu, Wini." 

"Harika." dedi gergin bir şekilde gülerken genç. Çocuklarına dönüp sanki her şey o an için çok güzel bir şekilde sonuçlanacakmış gibi neşeli bir ses tonuyla konuştu. "Hadi şu koltuğa oturun bir dakika." dedi ikizlere. "Travis ve benim sizinle konuşmamız gereken önemli bir konu var."

İki çocuk karşısında dikilen ikilinin ne yapmak istediklerini anlamasa da annelerinin dediği yere itiraz etmeden oturdular. Wini, "Bunu söylemek kolay değil ama birazdan söyleyeceklerim sizin de onayınızı almam gereken bir konu." dedi boğazını temizlerken. Bir saniyeliğine Travis'e yandan bakış attığında tekrardan lafa girdi. "Travis ve ben uzun zamandır çıkıyoruz aynı zamanda evlenmeye de karar verdik."

Wini, söyleyeceklerini tek seferde söylediğinde gergince nefesini tuttu. Hayden, heyecanlı bir şekilde kollarını kaldırdı. "Sonunda!"

Harper ise sanki bu olanlardan haberdar gibi bir tavır takınırken oldukça umarsızdı. "Zaten biliyordum." dedi kollarını birbirine dolarken.

"Biliyor muydun?" dedi Wini şaşkın bir şekilde.

"Herkes biliyor. Yani benim bilmemem imkansızdı." Harper, onay istercesine kardeşine döndü. 

Hayden onu onaylarken konuştu. "Doğru, tek bilmediğimiz şey bunu bize ne zaman söyleyeceğindi."

Travis, olanları anlamaya çalışıyordu. "Ne zamandan beri biliyordunuz?" dedi. "Evleneceğimiz haberini?"

Harper, göz devirdi. "Senin akıllı olduğunu düşünürdüm." diyerek kendince bilmiş bir ses tonu ile konuştu. "Burası devasa bir gemi değil. Buck, koşarak yanımıza geldi ve söyledi."

Wini, yüzüne kondurabildiği en samimi gülüşü kondurmaya çalıştı ama gözlerinin seğirmesine engel olamadı. "Buck, dedi demek..." dedi histerik bir gülüşle. "Doğru..." Bunu tahmin etmeliydi çünkü Travis ile çıktığı haberi de Buck sayesinde yayılmıştı. Ağzında bakla ıslanmayan herifin teki, diye geçirdi içinden Wini.

Android, Wini'nin üzerindeki gerginliği anlamış olacak onun önüne geçerek çocuklarla konuşmaya devam etti. "Peki siz bu konuda nasıl hissediyorsunuz?"

Hayden, aynı heyecanla atıldı. "Seni seviyoruz Travis'" dedi.

Wini'nin, az önceki siniri Hayden'ın neşeli halleriyle saniyeler içinde gitmişti. "Peki sen Harper?"

"Sen mutluysan güzel." dedi genç çocuk.  "Hem Travis oldukça havalı, zeki ve güçlü de."

Travis, Wini'ye döndü. "Gördüğün üzere endişelenmeni gerektirecek bir şey yokmuş, öyle değil mi?"

Wini, gözleri sevinçten yaşardığı sırada çocuklarına döndü. "Sizlere sahip olduğum için gerçekten çok şanslıyım." dedi, elinin tersiyle akmak üzere olan gözyaşlarını silmek için hamle yaptığı sırada.

Hayden ve Harper ağlamamak için direnen annelerini teselli etmek için ayağa kalktılar fakat o anda Travis'ten duyulan cızırtı sesiyle oldukları yerde kaldılar. Üçü de androidin olduğu tarafa dikkatlerini verdiğinde robotun yüzü ani, titrek bir değişimle dalgalandı. 

Travis'in gözleri önce parlak bir beyazla yanıp sönmeye başladı sonra bu ışık, cızırtılı ve düzensiz bir şekilde titreyerek soluklaştı. Gözlerinin içindeki noktalar, enerji seviyesi düşen bir pil gibi her an biraz daha zayıflayarak sönükleşti.

Wini, durumun ciddi olduğunu saniyesinde anlarken robotun kendisine şaka yapmadığından emindi. O şaka yapmazdı... "Travis?" dedi Wini, endişeyle robotun yanına koşarken. Travis'in metalik bedeni yavaşça çökmeye başladı, dizlerinin üzerine düşüp ardından yere yığıldı. Yeşil ışıkları, anlık olarak bir yanıp sönmenin ardından tamamen kapandı. 

Çocuklar ve Wini, öylece sistemi kapanmış bir şekilde yere yığılan androidin yanına koşarken endişeyle adını haykırdılar. Wini, "Travis! Beni duyabiliyor musun?" dedi yerde öylece hareketsiz yatan androide çaresizce seslenirken. 

Gencin arkasında korku dolu gözlerle bekleyen çocuklar ise endişelerini daha fazla saklayamamış annelerine dönmüştü. "Anne, Travis'e ne oldu?"

Wini, gözlerinden akan yaşları silmeye çalışırken, "Bilmiyorum," dedi, sadece. Korku ve endişe tüm bedenini uyuşturmuştu sanki. Gözlerinden akan yaşlara engel olamadı. Travis'in cansız bedeni, odada yankılanan sessizliğin ortasında öylece yatıyorken nasıl tutabilirdi ki gözyaşlarını? 

Travis ise gözleri ışığını tamamen kaybetmeden önceki son anda, kendi içinde tarif edemediği bir şekilde ve noktada kırıldığını hissetti. Wini ve çocukların, hareket sistemi kapatılmış bedeninin başında çaresiz ve üzgün, sadece boşlukta yankılanan ismini söylemeleri... "Travis..." Bunun onu hiç de huzurlu hissettirmediğini biliyordu, ta ki sisteminin tamamen kapandığı o son ana kadar...

Umarım güzel olmuştur. Yazmayalı o kadar uzun zaman oldu ki umarım mahvetmemişimdir fdssdfdsffd şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederimm

Uzay YoluWhere stories live. Discover now