35㊂Zarilia / 3

52 11 15
                                    

Uyarı alarmları susmuş, yere düşen gemiden çocukların korku dolu nefes alış verişleri dışında bir şey duyulmuyordu.

Sonunda Travis de oturduğu yerden kalkıp ilk başta çocukların durumuna ardından iletişim hattı ile Wini'yi kontrol için dahili sohbetten arama başlattı.

"Travis'ten Wini'ye." diye konuştuğu sırada bir yandan da gözleriyle ormanlık araziyi tarıyordu.

Harper, "Annem nerede Travis?" diye ağlamaklı bir şekilde konuştu. Hayden ise yerde acıyla kıvranırken kolunu tutuyordu.

Travis, ağlayan ve korkan iki çocuğu sakinleştirmek için yanına gitti ve Hayden'ın tuttuğu kolu kontrol etti. "Wini, lütfen cevap ver." diye hala Celesialıya ulaşmaya çalışıyordu.

Fakat onca bekleyişine rağmen herhangi bir cevap alamayınca durdu ve yaralı olan çocuğa bakmanın daha mantıklı olduğuna karar verdi.

Şayet Wini, çocukları ona emanet etmişti. Onu hayal kırıklığına uğratmak ise en son isteyeceği şeydi.

Travis, enkazın olduğu sağlık bölmesinden bir kit çıkartıp Hayden'ın dibine çöktü. "Yaralandın mı?" diye sordu.

"Kolum çok acıyor!" diye tekrardan ağlamaya başladığında Travis, elindeki cihazla kemiğin durumunu kontrol etti.

"Kolunu çıkarmışsın." dedi Travis. "Seni tamir edeceğim."

Hayden, "Hayır yapma!" diye ağladığında Travis onun kendisini engellemesine fırsat vermeden kemiği yerine oturttu.

İki saniyeliğine hem gemide hem de ormanda yerine oturan kemiğin sesiyle acı dolu bir çığlık duyuldu.

Aradan bir iki saniye geçmişti ki Hayden, bu sefer ayağa kalkarak, "Ah, bekle." dedi kolunu sallayarak. "Şimdi iyiyim ya."

Harper ise hala annesini istiyordu. Ağlamaklı bir sesle, Travis'e hüzün dolu bir bakış attı. "Annemi istiyorum ben." diye bir kaç damla yaş aktı gözlerinden.

Travis, ağlayan çocuğa dönerek, "Evet, ben de anneni istiyorum." dedi ve ayağı kalktı. "İlk olarak onu bulmalıyız."

Android gemi enkazında durup zaman kaybetmek istemedi. Yanına sadece fazer silahını alıp gitmek için hamle yaptı.

Ardından elindeki cihaza baktı bir süre ve gemilerinin parçalanmasına sebep olan dağa doğru bir bakış attı. "Gemimizin arka kısmının parçalanma sonrası mesafesi ve süresine bakarsak dört kilometreden daha yakına düşmüş."

"Yani annemi bulabilir miyiz?" diye sevinçle androide sarıldı Harper.

"Evet, amacım bu." 

Hayden, kardeşinin durumunu görünce daha olgun davranmaya çalıştı. "Merak etme Harper, annemiz iyi ve hayatta." dedi kardeşine sarılırken. "Bunu biliyorum."

Travis, arkasına dönüp hiçbir kanıt ortaya atılmadan sadece önsezi olarak söylenmiş bu varsayımı düşündü. "Bu dediğin temeli boş bir varsayım."

Daha sonra bir anda aklına gelmiş gibi tekrardan arkasına dönüp kendinde bulunan iki fazer silahından birini Hayden'a uzattı. "Bunu kullanmasını biliyor musun?" diye sordu.

"Hayır." dedi Hayden yüzünü buruştururken.

Travis, "Bu bir anti madde üreteci silahı. Ayarı bayıltıcı modunda kullanmanı tavsiye ediyorum. Ama," dedi Android güvenlik ayarlarının olduğu noktayı işaret ederken. "Gerektiği takdirde buradan öldürücü moda ayarlayabilirsin. En son da ateşleme mekanizmasına bas."

Hayden, silahı tereddütle eline aldı. "İyi de neden silaha ihtiyacım olsun ki?"

"Bu dünyada ne olduğunu bilmiyoruz. Ben gidip annenizi bulana kadar sen ve kardeşin geminin enkazı içinde bekleyin." diye uyardı ve ilerlemeye başladı.

Uzay YoluWhere stories live. Discover now