5. Bölüm / 15

272 42 11
                                    

Yorum sınırı:10

"Olay olmadan iki gün önce Jimin ile kavga ettiğin görülmüş. Tanıklarla desteklendi. Belki ona çok öfkelendin ve için soğumadı. Öyle mi bay Kim?" Taehyung elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. "Yemin ederim ben yapmadım." Savcı yumruk yaptığı ellerini masanın üzerine koydu ve "O zaman kim yaptı? Oradaydın ve her şeyi gördün Taehyung. Bize gerçeği söyle." Dedi. Taehyung baskı altında başını eğdi ve gözyaşlarıyla "Yapamam." Dedi.

Bu savcı ve polisin birbirine bakmasına sebep oldu.

Flashback Jimin'in gözünden:

Oldum olası her zaman erken öleceğimi düşünüyorum. Nedense içimden bir ses çok yaşamayacağımı söylüyor yaşadığım her dakikanın kıymetini bilmemi sağlıyordu. Yaşamayı seven insanlardan biriyim ve bununla övünebilirim çünkü eğer bu hayat bize bahşedildiyse bir şekilde devam etmeliyiz. Bunu kendime zehir edemem sadece keyfini sürebilirim.

Jungkook'un doğum gününü güzel bir şekilde geçirdik. Gece sonunda ise sevişmeyle taçlandırdık o günü. Onu bütün vücudumda hissetmek bana gerçekten iyi geliyordu. Zevki iliklerime kadar hissederken kulağıma fısıldadığı benimsin lafı ruhumu her seferinde iyileştiriyordu sanki.

Şimdi ise duştaydı ve bende okula geçmek için onun duş keyfinin bitmesini bekliyordum. Kapıyı kilitlememiş gelmem için açık bırakmıştı ama benim oraya gitmem bu duş alma işinin daha da uzaması demekti.

Duştan beline gevşekçe bağlanmış havluyla çıktığında sırıtarak baktı yüzüme. Ben ise ellerimi göğsümde bağladım o buna karşı dudaklarını büzüp kafasını salladı ve ıslak saçlarının benim yüzümü ıslatmasını sağladı. Bu hoşuna gitmiş olacak ki keyifli bir şekilde güldü. Onu keyiflendirmek benimde hoşuma gittiğinden bende gülerken buldum kendimi.

"Sen gelseydin güzel şeyler olabilirdi hayatımın anlamı." Dedi iğneler bir şekilde. Elini saçlarımda gezdirdi ve yatağının üstündeki telefonunu alıp bir fotoğrafımı çekti. "Bu tatlılık ne!" Dediği gülmeme sebep olurken birkaç hamlede çektiği fotoğrafı duvar kağıdı yaptı.

"Kalbimdeki kelebekleri uçuruyorsun." dedi. Buna güldüğümde hafif bir bozulmayla "Seninkiler uçmuyor mu?" Dedi. Ben onun çıplak göğsüne elimi koydum ve "Bizim kelebeklerimiz karnımızda uçuyor. Seninkisi konumu şaşırdı herhalde." Dediğimde gülmeye başladı.

"Off karıştırmışım işte ya. Uğraşma sende. Ne olur bir kere şu sevgiline tamam kocam sen ne dersen o desen." O yatağa dönüp üstünü giyinmeye başladığında bende yatağa uzanıp onun biçimli vücudunu izlemeye başladım.

"Tamam kocam sen ne dersen o." Dediğimde muzip bir gülümseme ile indirdi havlusunu. Ben onu izlemeye devam ederken "Güzel mi?" Diye sordu. Boş bulunarak "Ne?" Diye sorduğumda gözleriyle altını işaret etti.

"Küçük Jeon." Dedi muzip bir gülümseme ile.

——

Günümüz:

"Merhaba sevgilim. Özledin mi beni?" Jungkook tozlu mermere oturdu. Tozlu olması pek umrunda değildi. Uzaktan kendisini izleyen savcıyı fark etmemişti. Ellerini her zamanki gibi toprakta gezdirdi.

"Seni o kadar çok özledim ki... Gülüşünü, kokunu, gözlerini çok özledim. En çok bana bakışını özledim. Gözlerindeki o parlamayı özledim. Sevgilim o kadar çok korkuyorum ki sesini kokunu unutacağım diye." Gözleri dolmaya başladığında başını gökyüzüne çevirdi. "Her gece videolarını izliyorum. Sesini aklıma kazıyorum. Kıyafetlerinden aldım. Kokunu içime çekiyorum ama yavaş yavaş gidiyor kokuları." Savcı onun dediklerini duyduğunda üzülmesine engel olamadı. Genç çocuk çok acı çekiyor gibiydi. Onun katil olmadığına emindi ama prosedür gereği diğerlerine ne yapıyorsa ona da yapmak zorundaydı.

"Senin parfümünden aldım beş tane ama teninin kokusu geçmeyince o bile çok yabancı." Dedi Jungkook.

The End • JikookWo Geschichten leben. Entdecke jetzt