tres

11 2 9
                                    

Büyük Salon'a indikleri anda bakışları Hufflepuff masasını taramıştı. Arkadaş grubuyla neşe içinde konuşan kıza baktı birkaç saniye Remus. Neden böyle yapıyordu? Günlerdir ona ayıracak bir saniyesi dahi yok muydu sahi? Aldora'nın yanındaki çocuğun elini kızın omzuna atmasını izledi kanında artan hızlanmayla. Omzuna koyduğu eli yetmemiş, kızın omuzlarına düşen tutamlarla oynuyordu tembel tembel. İçinde yükselen öfke ve kıskançlıkla bir adım atmıştı ki kızın yeşil gözleri kendi mavilerini buldu. Aldora onu gördüğüne fazlasıyla şaşırmıştı. Artık kaçmak için bir bahane bulamayacak diye düşünerek ona doğru ilerlerken kız, arkadaşlarına hızlıca bir şeyler söyleyerek oturduğu sıradan ayaklanmıştı fakat Remus uzun bacaklarının avantajıyla çok geçmeden kıza yetişmişti. Aldora bakışlarını kaçırdı. Remus yaklaştıkça kızdaki farklılığı görebiliyordu. Eskiden kıza attığı her adım ona heyecan getirirdi ki aynı heyecanı Aldora'da görmek onun için her zaman şaşırtıcı olmuştu. Şimdiyse attığı her adım canını sıkan bir belirsizliğe gidiyor gibiydi. Ve kıza yaklaştıkça yüzünde gördüğü ifade hiç de eski heyecanına benzemiyordu. Karşısında durduğunda yaşıtlarına göre uzun boyu sebebiyle masadakilerin dikkatini çekmişti.

"Aldora, konuşabilir miyiz?"

"Remus, benim gitmem gereken-"

"Önemli bir konu. Acil olmasaydı bu kadar ısrar etmezdim."

Kız sıkıntılı bakışlarla arkadaşlarına göz gezdirirken artık Remus'u reddedemeyeceğini biliyordu. Başını kaldırıp yüzünü çocuğa çevirse de tam olarak gözlerine bakamıyordu, hâlâ.

"Tamam, dinliyorum."

"Yalnız konuşmak istiyorum." Remus'un sesi kararlıydı. Sonunda Aldora istemeyerek de olsa ona ayak uydurdu konuşabilecekleri daha sakin bir yere gitmek için. Büyük Salon'dan fazla uzaklaşmamışlardı ki tedirgin tavırlarıyla Remus'u durdurdu bir kenara çekerek.

"Burası iyi."

Remus etrafa göz attı. Birkaç metre ötede öğrenciler görünüyor olsa da konuşmalarını duyacak yakınlıkta kimse yoktu. Kızın özellikle burayı seçmesine anlam veremese de bu konuşmayı bir an önce yapmak istediğinden konuşacakları yerin bu kadar önemli olmadığını düşündü. Kıza yönelttiği bakışlarında merak vardı fakat Aldora bu merakı gidermeye hevesli gibi görünmüyordu. Daha çok Remus'un diyeceklerini duyup gitmek ister gibi bir hali vardı. Remus kızın alttan küçük adımlar atarak aralarına mesafe koyduğunu fark etti. Yanlış anlamış olabileceğini düşündü. Evet, Remus kesinlikle yanlış anlamıştı. Kaç gündür doğru düzgün uyku almayan gözleri onunla oynuyordu. Küçük bir boğaz temizlemesiyle kızın dikkatini çekmek istedi konuşmak için. Kızın bakışları yine onda ama orada olmak istemiyor gibiydi. İçindeki yanma hissini bastırmaya çalışarak konuşmaya başladı.

"Serada konuştuğumuz günden beri sen... Bir şey söylemedin."

Şimdi söz Aldora'daydı ve Remus artık ondan bir şey duymak istiyordu.

"Ben... Son günlerde pek müsait değildim ve sen de konuşmak için müsait olmayabilirsin diye düşündüm. Şeyden dolayı..." Kızın açıkça dile getirmediği şey dönüşümdü. Aldora hiçbir zaman Astronomi dersinde yeterince iyi değildi, dahası ilgisi de yoktu. Ve şimdi Remus sebebiyle ay takvimine bakmıştı öyle mi? Bu Remus'u sevindirmeliydi belki de. Yüzündeki buruk ifadeyi gizlemek için başını eğdiğinde Aldora'nın bu sefer daha da bariz şekilde geriye doğru bir adım attığını fark etti. Hayır, bu bir illüzyon ya da yanılsama değildi. Apaçık şekilde Aldora ondan kaçıyordu. Boğazından geçen zor yutkunuşun ardından zihni bir bulmacayı tamamlar gibi parçaları birleştirdi. Aldora ondan korkuyordu! Aldora Remus'un geçireceği dönüşüm sebebiyle ona zarar vermesinden korkuyordu! İdrak ettiği şeylerle yerine çivilenirken aksi bir cevap arar gibi baktı kızın yüzüne. Hayır, hiçbir cevap yoktu. Gözlerinde hissettiği yanma hissini bastırdı. Şu an olmazdı.

"Peki, ondan sonra? Ondan sonra gelecek misin?" Remus'un içten içe cevabını bildiği ama aksini duymaya muhtaç yanının ağır gelmesiyle çıktı ağzından bu soru.

"Remus ben... Sen çok iyi birisin ama ben bir kurt adamla birlikte olabileceğimi sanmıyorum." Sonlara doğru sesi kısılsa da Remus kızın her bir kelimesini çok net duymuştu. Bir kurt adamla birlikte olabileceğimi sanmıyorum. "Sen çok iyi bir erkek arkadaşsın ama tüm bu dönüşüm ve beraberinde gelenler... Kurt adamlarla ilgili duyduğumuz tüm o şeyler," Bunu söylerken kızın yüzündeki yarı korkar yarı iğrenir ifadenin zihnine kazınmasına izin verdi Remus. "Ben bunları yaşamak istemiyorum. Özür dilerim." Her bir kelime, her bir kelimenin kızın dudaklarından dökülürken çıkardığı tonlama, sözcüklerinin her birinin ardında yatan onlarca duygu ve düşünce... Hepsi zihnindeki perdede kaseti takılı kalmış bir film gibi tekrar tekrar oynuyordu. Konuşmak istese de ağzını açıp tek kelime edemiyordu. Kalbinde yakıcı bir his vardı. Elini göğüs kafesine sokup kalbini sökmek isteyecek kadar yoğun ve acı verici bir his. "Ama sırrın benimle kalacak. Kimseye söylemeyeceğime güvenebilirsin. Yemin ederim." Kızın ikna etmek ister gibi konuşmasına gülmek istedi Remus. Kahkahalarla gülmek ve sonrasında yakasına yapışarak kızı sarsmak. Gerçekten derdinin bu olduğunu mu düşünüyordu? Onu görmüyor muydu? Ona yaptığını görmüyor muydu? Boğazında var olan düğümün elverdiği kadarıyla konuşmaya başladı.

"Sanırım böylesi ikimiz için de daha iyi olacak." Yalan söyledi. Remus için hiçbir şey iyi olmayacaktı.

Kız çocuktan aldığı sakin tepkiyle rahatlar gibi düşürdü omuzlarını. Muhtemelen bu konu vicdanına yük yapıyordu. Aklından geçen her bir düşüncenin zihninden başlayarak tüm bedenini taşlaştırmaya başladığını hissetti Remus.

"Sadece sorunun sen olmadığını bil olur mu? Senin bu ayrılıkta bir hatan yok." Kızın samimiyetten uzak cümlelerine onay verirken bir kez daha yalan söyledi Remus yalandan nefret etmesine rağmen. Aldora içini rahatlatmak için ne kadar bu sözleri sarf etmiş olsa da Remus biliyordu ki gözünde bir canavardı.

Herkese zararverebilecek, tehlikeli ve korkunç bir canavar.

querencia // wolfstar as 505Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin