14.BÖLÜM: KAPANMAYAN YARALAR

19 6 2
                                    

Parla Aydın

   Uyandığımda Rüzgar'ın kollarında yatıyordum. Hızla toparlanıp etrafa bakarken mutfaktan da sesler geliyordu. Gözümün ucuyla saate baktığımda gece saat on ikiyi geçiyordu. Rüzgar'ı koltukta bırakıp içeri geçtim.

Mutfağa girdiğimde göz göze olan Yankı ve Sera ile karşılaştım. Öksürerek kendimi göstermeye çalıştığım gibi ayrıldılar. Sera konuyu değiştirmek için "Parla nasıl oldun güzelim? " diye sordu. İmalı bakışlarımla "iyiyim siz? " diye sordum.

O sırada Yankı ayaklandı. "Saat geç oldu gideyim ben zaten Rüzgar'da uyanmaz artık" dedi. Sera hemen atılıp "Sende kal" deyince bıyık altı bit gülüş ile onları seyrediyordum. "Yok ya yerinden etmeyeyim" deyince bu sefer gülmemi tutamadım. "Koyun koyuna uyumayı teklif etmiyor zaten Yankıcım Rüzgar'ın yanındaki koltuğa kıvrıl diye söylüyor" dediğimde afalladı.

Yüzüne şapşal bir gülümseme takınıp "Şakacı seni güzel laftı" dedi. Ne dediğini de bilmiyordu ki. Gülerek "Neyse benim çok uykum var uyuyorum ben. İyi geceler ikinizede" diyerek odama yöneldim. Sera'nın ifadesini boş bit vakitte alacaktım.

Bu düşüncelerle odama girdiğimde telefonumda birkaç cevapsız çağrı ve mesaj görmem ile birlikte yatağa oturdum. Aras mesaj atmış ve defalarca aramıştı. Saat geç olmuştu ama uyumadığını varsayarak aradım.

"Beni aramışsınız Aras bey uyuyordum kusura bakmayın" Telefon açılır açılmaz açıklama yaptığımda. "Merak ettim seni, iyi misin? " diye sordu. "İyiyim Aras bey çok sağ olun" dedim. O sırada bir anda "Ben yarın şirkette olmayacağım. Yarın iş çıkışı şöförü göndereceğim ona bin ve götüreceği yerde ol" dedi.

Anlamayarak "Neden, nereye gideceğim? " diyerek sorduğumda "Az laf çok iş Parla Hanım. Yarın görüşürüz iyi geceler" diyerek kapattı telefonu. Deli miydi ne! Kendi kendine ayarlıyor kendi kendine bir şeyler çeviyordu. Anlaması zor bir adamdı.

Merak ve anlamayışım ile yatağa uzandım. Koskoca bir gün içinde birçok duyguyu beraberinde yaşamıştım. Bir güne bir ömür sığdırmak gibi bir durumdu bu. Bu düşüncelerle birlikte kendimi uykuya teslim ettim.

  Sabah herkesten önce uyanmış olmalıydım ki ses çıkmıyordu. Hızla bir duş alıp kendime gelmişken saçlarımı yapmaya başladım. Şimdiden bugünün yorucu olacağı hissi yakamı bırakmıyordu. Saçım bittiğinde üzerime bir beyaz crop gömlek ve altımada siyah kumaş bir pantolon giydim.

Saçlarım omuzlarımda dalgalanırken hafif bir makyaj yaptım. Hazır olduğumu düşünerek aynada kendime bakarken içeri bir anda Rüzgar girdi. Ben kapıya şaşkın şaşkın bakarken o bendede şaşkındı. "Noldu? " diye sorduğumda hemen telaşla "uyuyorsun sandım" dedi. Bu hali güldürüyordu.

"Hayır uyandım işe gideceğim" dedim. Beni baştan aşağı süzüp "Bende eve uğrayacağım bırakayım istersen? " dedi. Saate baktım ve sonra hayır diyemeyeceğimi anlayıp kafa salladım. O odadan çıkarken bende hemen parfümümü sıkıp çizim çantamı yanıma aldım.

Rüzgar'da salonda oturmuş beni bekliyordu. Hazır olduğumu söyleyince çıkmaya karar verdik. Seradan ses yoktu Yankı'da gece burda kalmış koltukta iki büklüm uyuyordu. Arabaya doğru ilerlerken ikimizdende ses çıkmıyordu.

Kemerimi takıp arabaya yerleştiğimde hemen elim radyoya uzandı. Müzik sabahımıza eşlik ederken aklıma bir anda Yiğit geldi. "Rüzgar" dedim bir anda. Rüzgar merakla bana döndüğünde "Yiğit evleniyor ya hani birkaç gün sonra, acaba sende mi gelsen Yiğit çok mutlu olur" dedim.

Bir anda sert bir şekilde yutkundu. Uzun zamandır görüşmüyorlardı. En iyi arkadaş olmalarına rağmen bu kadar uzak düşmek onlar içinde üzücü bir durumdu. Rüzgar bozuntuya vermeden "Ne zaman gideceksiniz ki? " diye sorunca "Normalde yarın gidelim diyorduk ama gece çıkalım dedik. Bir gün bir gündür sonuçta. Bugün Aras beyden üç günlük izin alacağım" dedim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 03 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Aşk Kalpte TutsakWhere stories live. Discover now