16. ( Nergis Çiçekleri Şahidimiz )

12 2 0
                                    















Bu hikayede olay ve durumlar tamamen hayal ürünüdür.



Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum...

Keyifli okumalar dilerim... :)


Şarkılar ;
Bana ellerini ver ~ Özdemir Erdoğan









Boşuna değil
Her dakika seni hatırlayışım
Boşuna değil her akşam
İçime bir galipligin çökmesi
Bu şehrin bütün sokaklarında
Yana yıkıla seni aramam, boşuna değil...

~Ümit Yaşar Oğuzcan ~

Bir akşam üzeri hüzünleniyorum, bir akşam üzeri yaram kanamaya başlıyor...

Bir akşam üzeri gözyaşlarım dökülüyor, ve bir akşam üzeri ben özlemimin cefasını çekiyorum... Bir akşam üzeri sen geliyorsun ama sarılamıyorum... Çünkü sen artık bir akşam üzeri sadece hayallerime geliyorsun...

Okuldan çıkmıştım eve gelmiş ama evde durmamıştım evden çıktığım gibi çiçekli, renkli evlerle dolu sokağa gelmiştim. Bir akşam üseriydi evlerin yavaş yavaş ışıkları yanıyordu beli belirsiz...

Günlerden perşembe, saatler 19;05, evleri orda bırakıp deniz kenarına gitmeye başladım. Bir bank vardı bankın üstünde ellerinde çiçekler ile bekleyen bir kadın... Hüngür hüngür ağlıyordu...

Neden o kadına doğru çekiliyordum, usulca gitmiş yanına oturmuştum. Ben neden banane diyip yoluma devam edemiyordum. "çiçekler çok güzelmiş" başını eğmiş bana bakmıştı "kendime aldım, ödül olarak" kıvırcık simsiyah saçlarını geriye atmış sonra göz yaşlarını silerek denize bakıyordu...

"ödül mü? Ne kazandınız" denizdeki gözlerini kapatmış "kendimi" geri açmıştı. İyice salak olmuştum bana dönmüş "beni yok sayan tüm insanları hayatımdan çıkardım" gözlerim dolmuştu "bir deniz gibi dalga dalga  kıyıya vurdum, ama o dalgalara tek başıma savaştığımı kıyıya vurunca anladım" yanımdan kalkmış denize doğru yavaş yavaş yürüyordu...

Üzerinde uçuş uçuş bir elbise vardı, yavaşca onu takip etmeye başlamıştım. "bana hiç çiçek almadı biliyor musun? Ama hep sevdiğini söylerdi. Yoldan bir çiçek koparıp bana verseydi ben ona da razıydım, önemli olan çiçek de değildi zaten" yavaşca ayaklarımız ıslanmaya başlamıştı "sen hiç veda etmeden, veda edildin mi? Sen hiç kalmak istediğin yerden kovuldun mu?"

Onun tam yanına gelmiştim "kovulmadım, ama veda etmeden geride bırakıldım ama o benim için yanında hep nergis çiçeği taşıyacak" bana bakmış elindeki çiçekten bir tane çıkartmış ve bana uzatmıştı "ben kendimi seçiyorum sende kendini seç" gülümsemişti ve arkasını dönmüştü...

Ben elimdeki çiçeğe bakıyordum, kafamı denize sonra o kıza çevirmiştim bana bakıyordu "görüceksin kendini seçersen denizde sana ayak uyduracak" buradaki deniz benim hayatımdı ona dönmüş "Ahu Karaca ben, ilerde görüşürsek anlarız dalgalar beni yutmuş yoksa ben mi dalgaların ta kendisi olmuşum" Aslında kararımı vermiştim 'Ahu Karaca' diyerek, canım yanmıştı içimden senin adın 'Yeşim' diyen sesi kısmıştım ve Yağız tekrar karşıma çıkana kadar ondan başka bana kimsenin 'Yeşim' demesine izin vermicektim. Kendi iç sesimin bile...

Yağız geri dönene kadar 'Ahu Yeşim Karaca'
'Ahu Karaca' olmuştu...

Kız gülmüştü elindeki çiçeği kaldırmış "tüm kendini seçen, seçebilen kadınlara."

Geçmişten Uzak Where stories live. Discover now