15.( Kelebeğin Kanatları )

15 2 0
                                    




Bu hikayede olay ve durumlar tamamen hayal ürünüdür.

Keyifli okumalar dilerim...

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum... Hayatınız Kelebeklerin hayatı kadar mucize dolu olması dileğiyle...






Bir çiçeği büyüten sevgi, insanı değiştirmez mi sanıyorsun?

~ Küçük Prens ~

İnsanı acı büyütürdü, insanı sevdiklerinin acısı büyütürdü...

Bir masal vardı... Sonu mutlu son ile bitmeyen... Bir masal vardı külkedisi ayakkabısını düşürdükten sonra unutan...

Bir masal vardı rapunzel saçlarını kesmeyi  ve evinden kaçmayı unutan...

Bir masal vardı kurbağayı öptükten sonra yine herşeyi unutan bir masal... Bir masal vardı kadın aşık ama aşık olduğunu unutan, bir de adam vardı unutulup tekrar tekrar tanışan...

Bu bizim masalımızdı. Bu bizim yaşıyacagımız,  kül kedisi ya da rapunzel olmadan, kendi hayatımızda bizim yazıcagımız bir masaldı...

Masalar çocuklara anlatılırdı ama bizim masalımız, Yağız sadece bana anlatacaktı, unutacaktım silecektim hafızamdan o gelip sanki bir masal anlatıyormuş gibi anlatacaktı...

Evimizin hemen önünde ki bankta oturuyordum arabalara bakıyordum onları sayıyordum, ya da hayal ediyordum. Burnuma nergis çiçeği kokusu gelmişti sağıma bakmıştım yoktu, soluma bakmıştım yoktu...

Derince nefesimi çekmiştim ciğerlerim nergis çiçeği kokusu ile dolmuştu. Gözlerimden çığlık gibi ama sesiz gözyaşlarım dökülmüştü. Bankta sakince oturuyordum ama dünyayı yakacak kadar içimde yangınım vardı ama ben bir bankta oturmuş önümdeki arabaları sayıyordum...

Bir sessizlik öldürürdü, birde veda edememek... Veda edememiştim, etirmemişti...

Babam gelmiş yanıma usulca oturmuş "hangi arabayı göz koydun bakalım" ona bakmış "neden alacak mısın?" kaşlarını çatmış "tabiki hayır senin çalışıp alabilmen için herşeyi yapıcam"

gökyüzüne bakmıştım "ya alamazsam, o zaman ne olucak" o da gökyüzüne bakmış "o zaman da kaybetmeyi ögrenirsin, kaybetmek kazanmaktan daha değerlidir bazen" başını bana çevirmiş ben hala gökyüzüne bakıyordum "bir kelebek düşün, rengarenk kanatları var, ama tırtılken simsiyahlar bu onlar için kaybedilmiş bir savaş gibi" ona bakmıştım, o anlatmaya devam etmiş "yani güzellikleri keşfedebilmek için tırtılken kendini sevmen gerek, yoksa muazzam bir kanatların olduğunu asla göremezsin "

Omuz silkmiştim beni kendine çekmiş saçlarımı okşamaya başlamıştı. "hem senin kanatların çok güzel, çünkü birisi annen biriside ben, cimcime" ona bakmıştım, işaret parmağını bana doğru sallayarak "kanatlarına sahip çık yoksa başkasının babişi olurum haa " gülmüştüm ellerim kirli sakallarına gitmiş "sadece benim babişimsin, benden başka kimse sana babiş demez"

Göğsünü şişirmiş kapı açılmış annem çıkmıştı babam ona bakmış sonra bana bakmış gülümseyerek "hayatımda yaptığım tek doğru şey var o da annen ile evlenmek" annem bize bakıp gülümsüyordu babamın yanına gelmiş ellerini babamın boynuna sarmış ve "benim de yaptığım tek doğru şey bu, birde bunu doğurmak tabiki" yanıma gelip oturmuş ben aralarında kalmıştım...

Bir ona bir babama bakmıştım babam "bende senin ne kadar güzel bir kadın olduğundan bahsediyordum, dimi kızım" ona gülmüş ve ikisinin ellerini tutarak anneme dönmüş "kelebekleri mi daha çok seversin tırtıları mı?"

Geçmişten Uzak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin