11.( Eski Anılar )

20 3 41
                                    



Bu hikayede olay ve durumlar tamamen hayal ürünüdür.

Keyifli okumalar dilerim

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum...

Şarkılar ;
Maran Marangöz ~Aşık oldum ben sana













Bir gün seni unutmak zorunda kalırsam aşkımın küçüklüğüne değil, çaresizliğimin büyüklüğüne inan...

          ~ Atilla İlhan ~

Unutmak... Tek kelime ve o kadar acı. İstemsizce unutmak bu nasıl? En büyük felaket...

Felaket unutmak mıdır? Unutulmak mıdır?

Günler birbirini kovalıyordu, onunla geçirdiğim vakitler bir su gibi akıp gidiyordu hayatımdan, tutsam tutamazdım, bıraksam artık bırakamazdım...

O öyle bir kızdı ki, ahh demiştim buldum, nergis çiçeğimi buldum. Benim tek değerlim, tek sırdaşım, tek arkadaşım bu olsun isterdim onun için herşeyi yapardım... Herşeyi

Annemden sonra beni seven tek kadın olmuştu...

Evinin önündeydim ben Yağız Karan Göktaş, sevdiğim kadının evinin önündeydim. Gelmesini bekliyordum havada ilk bahar havası vardı, ağaçlar yavaş yavaş çiçekler açıyor güneş artık içimizi ısıtabiliyordu. Zaten güneş ısıtmasa bile önümde bir kapı açılınca benim içim hemen ısınıcaktı...

Kapı açılmış asık suratlı bir kız çıkmıştı, çantasını takıyor ama düşüyordu eğilmiş bağcıklarını bağlamaya çalışıyordu, ben koşarak yanına gitmiş "Günaydın Güler Surat'm" asık suratı gitmiş yerine benim Güler suratım gelmişti.

"Günaydın" onun tam karşısına diz çökmüş ve bağcıklarını bağlamaya başlamıştım, elleri iki de birde omzuma dokunuyor sonra başımı kaldırdığımda kafasını başka taraflara çeviriyordu... Untanmış bir Güler Surat...

Gözleri bendeydi her haraketimi dikkatli bir şekilde izliyordu. Saçları şapkanın içinden dökülmüş bana bakmış tokasını gevşetmeye çalışıyordu, "toka takmayı sevmiyorum" ayağa kalkmış saçlarını iki yana ayırmış tokayı çekip almıştım. "toka takmayı mı sevmiyorsun, saçlarının dalga dalga dağılmıyor olmasına mı?" bana bakıp gülümsemişti.

Başını yere eğmiş "saçlarımı çok seviyorum, onların uçuşuyor olmasını da çok seviyorum, ve ben hep uzun saçları çok seviyorum" saçları uzun, dalga dalga ve simsiyahdı kahverengi gözleriyle, hafif dolgun dudaklarıyla çok güzeldi... Mükemmel bile diyebilirdim...

Yürümeye başlamıştık.  Ben ona bakıyor o yoldaki yeni açmaya başlamış agaç çiçeklerine bakıyordu ara da bir gökyüzüne başını çeviriyor sonra tekrar yola dönüyordu.

Aniden durmuş "ben en çok ilkbahar da ne severim biliyor musun" bilmiyordum onun hakkında bilmediğim her şey için kendimden utanıyordum. Onun her zerresini, bilmek istiyordum.

"dans etmeyi, başımı gökyüzüne çevirip o çiçeklerin rengarenk görünümü ile baharı yaşamak" tam karşısına geçmiş ve "sevdiğin herşeyi yapmaya hazırım" dişlerini göstererek gülmüştü bu kız gerçekten kalbim olduğunu unutuyordu.

Telefonu elime almış hemen müzik açmıştım "ne yapıyorsun?" bana şaşkınlıkla bakıyordu, ellerini almış "dans edicez" kocaman kahkaha atmış "hep bugünü bekliyormuş gibisiniz" gözlerinin içine bakmış elimi yavaşca beline koymuş ve onun elleri omzuma çıkmıştı.

Geçmişten Uzak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin