22

466 43 47
                                    

Oldukça uzun bir bölüm olacak. Önceki bölümü okuyup gelebilirsiniz hatırlamazsanız. Belki de fic boyunca yazdığım en önemli bölüm.

Geçmeden okuyunuz. Oy ve yorum yapmayı da ihmal etmeyiniz🍓🍇

İyi okumalarrr

~

Taehyung

Jungkook dediği gibi arkadaşlarıylaydı. Ve beni yine uyku tutmamıştı. Çünkü aklım hâlâ o orospu çocuğunun yazdıklarındaydı. Resmen biliyordu yaşanan her şeyi. Üstelik beni tehdit ediyordu. Benim için önemli olan kesinlikle beni ihbar etmesi falan değildi. Ki zaten yüzümün bile gözükmediği videolarla hiç bir sikim kanıtlayamazdı, orası ayrı.

Önemli olan beni en değerlimle tehdit etmesiydi. İsterse yıllarca dört duvar arasında çürüyeyim umrumda bile değildi. Ama Jungkook'uma bir şey olmasına dayanamazdım.

Demek, gerçekten de topuğunun yarılması o sikik yüzündendi.

Nasıl yaşandığını bile bilmiyordum. Çünkü sikeyim ki -Jungkook ve Eunwoo'nun yattığını zannettiğimden- rahatlamak için zil zurna sarhoş olmuştum.

Keşke içmeseydim de, onun yanında olsaydım. Canı yanmasaydı...

Anlamadığım, Jungkook'un bana neden bundan hiç bahsetmediğiydi. Mahalledeki çocuklar cama taş attılar demişti. Ama öyle değildi. Yalan söylemişti.

Neden?

Düşünce silsilesinden kurtulmak için başımı iyice ovuşturdum ve uyumaya çalıştım. Çünkü oldukça ihtiyacım vardı.

-

Uykudan uyanmamın sebebi dudaklarımın üstünde hissettiğim minik buselerdi. Nerede koklasam tanıyacağım cennet kokusu gülümsememi sağlarken zar zor açtım gözlerimi.

Jungkook ellerini boynuma dolamış, yüzüme eğilmiş bir şekilde dudaklarıma ufak ufak öpücükler konduruyordu tatlı kıkırtıları eşliğinde.

Onun o güzel gülümsemesini görmek bile içimi ısıtırken ellerimi ince beline sarmalayıp onu üstüme çektim. O hamlemle kıkırdaması daha sesli duyulmuştu.

"Günaydın güzelim." dedim burnunun ucuna ufak bir öpücük kondurarak. Elim yanağına gitti ve tenine değen saç tutamını kulağının arkasına yerleştirdim.

"Günaydın sevgilim..."

Sevgilim mi dedi o? Tanrım! Ağzını burnunu yemek istiyorum senin!!

Yüzüme alıcı bir gülümseme yayılırken dudaklarımızı birleştirdim sertçe. Alt dudağını usulca ağzıma çekerek çok uzatmadan bıraktım. Belindeki ellerimden birini kalçasına götürüp şaplak attım.

"Sevgilin yesin seni."

Utanıp yüzünü boynuma gömdüğünde iç çeken bir nefes vermiştim istemeden. O boynuma sokulmuşken, ben mis kokulu saçlarını koklayıp kahvelerinde dinleniyordum.

Umarım hep böyle mutlu olurduk.

Mutluyduk ama huzur kendini şüpheye bırakıyordu. Birbirimizden sakladığımız, aslında daha çok, daha anlatmadığımız şeyler varken tam anlamıyla her şey yerli yerine oturmadığından o huzuru daha yakalayamamıştık. Ama anlatacaktık.

Bugün bu iş son bulacaktı.

Her şeyi anlatacaktım ona. Tüm çıplaklığıyla.

Göğsümde duran sağ elinin işaret parmağını çıplak gövdemde dolandırırken yüzünde tıpkı benimki gibi tuhaf bir burukluk vardı. Sanki benimle aynı şeyleri düşünüyor gibiydi.

starboy |tk| Where stories live. Discover now