"İyi de nasıl?" Başladılar anlatmaya. Hepsi bu anı bekliyormuş gibiydi. "Bak şimdi. Biz zaten senin geç geleceğini biliyorduk. Sonra dedik ki akşam bir şeyler yapalım. Zirveye kadar çıkıp eğleniriz coşarız diye burada arayışa geçtik." Dedi melek. Sesindeki heyecana karşı gülümsedim. Anneğ çok düzgün arkadaşlarım var gözün arkada kalmasın.

Annem demişken onu aramamıştım. Kahvaltıdan sonra onu arasam iyi olacaktı. "Bu katın üst katları da olduğunu biliyorduk zaten. Küçük bir operasyon planladık ve bum." Dedi sevil. Ellerini iki yana açıp olaya daha da aksiyonlu bir hava getirirken gülüşüm genişledi.

"Sonuç güzelim. Evde 8 bira bir şişe, viski ve-" sözünü kestim haziranın. "Ve ne?" Bana tek kaşını kaldırıp sinsi sayılabilecek bir bakış attıktan sonra telefonunun kilidini kapattı. "İki pakette sigara var." yüzümü buruşturdum. Alkol sonuna kadar ama sigara sevmezdim.

"Tamam bakma öyle sen içmezsin. Onu da bir yaşlı dede vardı. Dedeye sorduk sigaran var mı diye? Dede de çıkardı iki paket verdi." Dedi halime. İyi de neden dedeye sigaran var mı? Diye sormuşlardı ki. Allah akıl fikir versin.

"Neden böyle bir şey yaptınız?" Dedim. Haziran omuz silkerken melek söze girdi. "Dede sigara içiyordu manzaraya karşı bizde soralım ne kaybederiz dedik. Sonuç iki paket." Ankara da deniz bizim grupta akıl aranmaz. Hoş bende de aranmaz. Adamı kışkırttım sonucunu da çektim.

"Dur şimdi siz o kadar içkiyi aldınız ve kimse bir şey demedi mi?" Hepsi başka tarafa bakmaya başlayınca bir boklar olduğunu anladım. "Ne yaptınız?"

"Şimdi şöyle. Biz bunları alırken bizi-" diye söze başlayan meleği sevil kesti. "Arsen gördü ve 'bir şey görmedim.' diyerek oradan uzaklaştı." Bir o civciv eksikti zaten.

"Şikayet etmez değil mi?" Dedi melek tereddütle. Az önce lafını kesen sevile sinir olmamıştı. Arsene gelirsek. Açıkçası bilmiyordum. O kendi açısından böyle şeyleri kullanmayı severdi. "Eve nasıl götürdünüz?" Dedim.

"Kapıya kadar çıkardıktan sonra kimse çantamızdakileri sorgulamadı." Dedi haziran. Melek benden bir cevap bekler gibi iki elini de masaya koyup eğilmişti. "O dediğim gibi. İşine gelirse her şeyi yapabilecek biri. Evimize operasyon bile düzenler." Dedim. Melek oflayıp sandalyede geriye yaslanıp elleriyle başını ovdu.

"Sana bir şey olmaz olan bize olur." Dedi yanımdan halime. "Pardon ama ben mi size gidin alın dedim. Bir de yaşlı adamdan sigara almışsınız. Şaşırıyorum size." Dedim sitemle. Hep ben kurtulurum oluyordu yeter da.

"Tamam kızma. Bizim hatamız. Kaşındık işte boşverin hallederiz." Dedi haziran ortamı yumuşatmak için. Gram yumuşamamıştı ortam. Halimeye yandan bir bakış attım. Bu sırada sevil elime uzandı. "Dışarı mı çıksak?" Dedi.

Başımı salladım. Kalkıp sandalyenin arkasına astığım ceketimi alıp giydim. Telefonumu da masadan alınca bizimkilere baktım. "Biz dışarıdayız. Zaten bugün gruplara ayrılmayacağız. Yarın da son etkinlikler yapılacak." Dedi sevil ve o da montunu giydikten sonra bana baktı. Başıyla 'gidelim.' Diyince hareketlendim. Bu sırada telefonuma baktım. Kıraç mesaj atmıştı ama o kahkahalar arasında duymamıştım.

Kırço hoca(dershane): abartıyor muyum?

Kırço hoca(dershane): ciddi olamazsın. Seni önemsiyorum.

Mesajlarına bakarken neredeyse bir bedene çarpıyordum. Son dakika sıyırmıştım. Dönüp bakmama kalmadan yolumu kesmesiyle bakışımı 'hayırdır?' Dercesine kaldırdım. Kesinlikle bu adamı beklemiyordum. Başımı 'ne oldu?' Manasında salladım. Daha sabah birlikteydik. Tamam özlemiştim.

AH BE HOCAM!?+18Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum