O an delta dizlerinin bile tutmayacağını sanmıştı sanki. Arkadaşları donakalmış bir şekilde birbirlerine baksalar da delta çaresizce Jisung'a bakmış ve "Ne?" diyerek anlayamamış gibi sormuştu.

Deltanın tepkisiyle birlikte daha fazla dayanamayan Jisung yanındaki arkadaşına sarılarak ağlamaya devam etmişti. Jeongin Jisung'u tutarken bir yandan da bütün duyduklarını sindirmeye, güçlü kalmaya çalışıyordu.

"Jisung ne dediğinin farkında mısın sen?" diye bağırdı delta. Hiddetli bakışları bir doktora bir de Jisung'a uğruyordu. "Ne demek hamileydi?"

"Sakin olun lütfen," dedi doktor deltanın kontrolünü kaybetmesinden korkarak. "Eğer sakin olmazsanız sizi hastamızla görüştüremeyeceğiz."

"Bana burada o hamileydi diyorsunuz, bir de sakin olmamı mı bekliyorsunuz?!" Doktor deltanın değişen gözleriyle birlikte birkaç adım geriye gitmişti.

"Hastanın bilinci açılınca odaya alacağız. Geçmiş olsun."

Hızlı adımlarla doktor oradan ayrıldığında delta ayakta duramıyormuşçasına duvardan destek aldı. Gözleri hiddetle Jisung'a dönerken öfkesi gözlerinden okunuyordu.

"Neden bana söylemediniz?"

"Daha öğreneli birkaç gün oluyor," diye mırıldandı Jisung hıçkırıklarının arasından. "Gyuri teyzenin yanına o yüzden gitmiştik, onun için de her şey çok tazeydi. Sana anlatmaktan korktu."

Delta o an omeganın üzerindeki hanımeli kokusunun bebeğe ait olduğunu kavramıştı. Her şey üstüne geliyormuş gibi hissederken Felix'in "Kapı açıldı," diye bağırmasıyla gözlerini telaşla yoğun bakım kapısına çekmiş, o an sedyede öylece yatan omegasıyla göz göze gelmişti.

O an onun harelerindeki acının içinde boğulacağını sanmıştı delta. Omegası hızla gözlerini kaçırmış, başına üşüşen arkadaşlarına bile bakamadan sadece ağlamaya devam etmişti. Doktorlar mesafe bırakmaları için onları uyarırken sedye öylece deltanın önünden geçmiş, arkadaşları da onun arkasından sadece bakakalmışlardı.

Delta hızlı adımlarla hastaneden çıkarken arkasından gelen Changbin ve Minho'ya sert bir emir vererek onları durdurmuş ve kendi başına oradan ayrılmıştı.

Yapması gereken çok önemli bir şey vardı.

&

Chan'ı görmeyeli tam bir hafta oluyordu. Bir haftadır ne mesaj atmaya ne de aramaya cesaret edebiliyor, kimseye nerede olduğuyla alakalı en ufak bir soru bile soramıyordum.

İçimde acı çektiğine dair oluşan hisler kızgınlığını geçirdiğini söylüyordu fakat yine de onu yanımda istemekten başka hiçbir şey yapamıyordum. Ona ihtiyacım vardı. Ona en çok bu bir hafta boyunca ihtiyacım vardı.

Hastanede iki gün kalmış, ardından annemlerin evine geçmiştim. Alfa annem olayları öğrenir öğrenmez partinin yapıldığı eve giren çıkan herkesi araştırmaya başlamıştı. Arkadaşlarım her gün yanıma geliyor ve bana moral vermeye çalışıyorlardı. Onlara yalan söylememe rağmen vicdan azabımı artıracak derecede hem de.

Bense günlerdir ağlamaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Henüz varlığını kabulleneli iki gün olan bebeğimi kaybetmiş, hanımeli kokusuna yeni alışmışken şimdiyse karnımın boşluğuna alışmam gerekmişti. Sanki o her zaman içimdeymiş gibi şu an kendimi bomboş hissediyordum.

Kasığımdaki yara ise kendini belli etmek ister gibi ara ara sızlıyordu. Sanırım ölen bebeğim kendini bana böyle hatırlatacaktı her zaman.

gasoline | chanminWhere stories live. Discover now