4.BÖLÜM

7 3 0
                                    


"Hadi, Mavi. Daha hızlı." Diyerek bağırdı, Cesur.

Daha hızlı mı? Bundan daha hızlı koşmaya çalışmak benim için ölüm demekti.

"Ben daha fazla hız yapamam!" Diye bağırdım ve gölün etrafında koşturmaya devam ettim.

"Yaparsın!"

"Yapamam!"

"Yapacaksın!" Diyerek emir verdiğin de ağlamamak için kendimi o kadar çok sıktım ki biraz daha hızlanmak için kendimi zorladığım da bacaklarım beni terk edip gittiler sandım.

Hayır, cidden terk edip gidiyorlardı galiba.

"Cesur!"

Bağırışım, boş arazide yankılanarak dağılırken, Cesur, eve yakın bir kısım da ayakta durmuş beni izliyordu.

"Söyle!"

Ona doğru yaklaşıyordum. Yaklaşana kadar bekledim ve suratına baktım. İki elini beline koymuş beni izliyordu. Yanına geldiğim de "Bacaklarımı hissetmiyorum!" Dedim ve sonra yanından geçip gittim.

"Niye bağırıyorsun kızım yanımda. Dibimdesin zaten."

"Alışkanlık! Dediğimi duydun mu!?"

"Duymamam imkânsız!"

"Eee!?"

"Ne eee?!"

"Bir şey demeyecek misin!?"

"Ne dememi bekliyorsun, Mavi! Asıl koşu bacaklarını hissetmediğin zaman başlar!"

"Ne!?"

Şok içerisinde kalarak aniden durmaya çalıştığım da bedenim durmadı ve saçma hareketler içerisin de bacaklarım bir o yana, bir bu yana sallanırken dengemi koruyamadım ve göletin dibine yüz üstü düştüm.

Boş arazide Aslan'ın kahkahasını duyduğum da yüzüm suya girmişti ve kendimi çevirecek halim bile yoktu.

Her şeyimden vazgeçip orada ölümü beklerken, omuzlarımdan biri tuttu ve çevirdi. Cesur, yüzüme merakla bakarken, derin nefesler alıp vermeye başladım.

"Hadi şanslısın." Dedi ve gülerek yanıma oturup bağdaş kurdu. Beli, bağdaş kururken bile dimdik duruyordu. "Burnun kanamamış."

"Sence... pro...blem... bu mu?" Dedim zar zor nefeslerimin arasından.

"Kızım, o kadar hızlı koşarken aniden durulur mu? Ucuz sıyırdın. Ya kasların falan yırtılsaydı, bacakların birbirine dolanıp burksaydın. Şükret bence haline."

"Beni 4.30 da uyandırdınız." Dedim sinirle konuşmamak için kendimi sıkarken, ama sinirlenmemek el de değildi. "Uyanmadım aslında, yatıyordum ki kapı çaldı, Cesur ve 5'e kadar yürüttünüz. O saatte daha kargalar uyanmamış, horozlar ötmemişti. Ben saat 5'ten beri koşuyorum!" Dedim ve gökyüzüne baktım.

Burnumun kanaması olayından sonra üç gün geçmişti. Kibarlık yapmam hala yasaktı. İlk gün çok zorlanmış ve Baran'dan fazlasıyla azar işitmiştim. İkinci gün de konuşmamak için çeşitli yollar aramıştım ama Baran ne yapmaya çalıştığımı fark etmiş, beni yine azarlamıştı. Şimdi susmam da yasaktı.

Üçüncü gün ise, ekip ona alışmam için çabalamıştı. Bu beni çok mutlu etmişti.

"Gece uyumaya alış." Dedi, Cesur ve gözlerini eve doğru dikti. "Bizi izliyorlar."

AZULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin