2.BÖLÜM

15 3 0
                                    


"Kararını değiştirmek için geç değil." Dedi, Annem ve sulu gözlerle yüzümü inceledi. "Bu işlere bulaşmak zorunda değilsin, güzel kızım."

"Anne..." diyerek gülümsedim ve ona sarıldım. Adı gibi Gül kokusunu içime çekerken onu sakinleştirmek için sırtını sıvazladım. "Kendimi çok güzel eğittim. Bırak da ülkeme bir katkım bulunsun."

"İçim hiç rahat değil."

Annem, sarsılan omuzlarını saklama gereği duymadan bana daha çok sarıldığın da derin bir nefes aldım.

Savcı olan bir kadın, nasıl olurda bu kadar duygusala bağlayabilirdi?

"Baş savcım! Kendinize gelin artık." Dedim ve onu kendimden uzaklaştırdım. "Altı üstü İstanbul'a geldim. Manisa kaçmıyor ya? Geri geleceğim merak etme."

"Babanı Allah bildiği gibi yapsın." Dedi, Annem ve burnunu çekerek gözlerinin altındaki yaşı sildi. "Emekli oldu kurtulduk askerlikten dedik şimdi ise kızım asker oluyor!"

"Anne, ben asker değilim!"

"Tamam, Gül." Dedi, Babam ve koca cüssesini üstüme yüklemeden beni kollarının arasına aldı.

"Şimdi ben kızım askerden gelsin diye mi bekleyeceğim bir de. Yusuf, askere tekrardan alırlarsa seni beklemeyeceğim. Ceza olsun sana!"

"Sen beni her zaman beklersin." Dedi, Babam. İkisinin yüzünde ani bir gülümseme oluştu ama gülümsemeyi Annem hemen sildi.

"Baba, anneme tatlı tatlı bakacağına ona benim gerçek bir asker olmadığımı belirtir misin?"

Babam, gülerek beni tekrardan kucakladı.

"Orada kendine dikkat edeceksin duydun mu beni?"

Oflayarak kendimi babamdan geri çektim.

"Baba, İstanbul'a kadar getirdiniz beni. Bak gideceğim ev ileride. Lütfen, daha fazla nutuk okumayın bana."

"Sanki okula gidiyor!" Dedi, Annem ve bana kızarak baktı. "Sence de endişelenmemiz normal değil mi? Nelerle karşılaşacağını bilmiyorsun bile. Evde bilgisayar başında oturduğun gibi olmayacak bu işler! Ben sana doktor ol dedim ama beni dinleyen kim!"

Haklılık payı olduğu için susmayı tercih ettim ve tekrardan ileri de gözüken eve doğru baktım. 3 katlı, bahçeli bir evdi. Dışarıdan gayet temiz gözüküyordu. Açık kahverengi olan ev, dışarıdan varlıklı ve mutlu bir ailenin oturduğu evlere benziyordu.

"Ne biçim evler var." Dedim ve etrafındaki ağaçlık alanlara baktım. Karşı tarafta da büyük bir göl vardı. Şehir merkezinden uzakta bir yerdeydik.

"Mavi."

Babamın bana seslenmesiyle, ona doğru döndüm.

Masmavi saçlarım, rüzgârın esmesiyle yüzüme doğru geldi. Ellerimle kabaran saçlarımı düzelttim ve Babamın bana benzeyen gözlerine dikkatlice baktım.

"Onlarla anlaşamamaktan korkma tamam mı? Senin çocuksu tavırlarını anlamayabilirler belki ama bu seni üzmesin. Onlarla anlaşmanın bir yolunu bulacağına eminim."

Annem, gülümsedi ve saçlarımı sevdi.

"Endişelenme, onları üzecek bir harekette bulunmayacaksın. Ve merak etme, onlar sana alışacak. Senin iyi kalpliliğin karşısın da kimse sert duramaz."

"Sert mi?" Dedi, Babam ve suratı buz kesti. "Kimse benim kızıma sert yapamaz."

"Oooo!" Diyerek onlardan biraz uzaklaştım ve iki bavulumu da peşimden sürükledim. "Size kalırsa, ben eve giremeyeceğim. Hadi gidin artık!"

AZULWhere stories live. Discover now