Bölüm 7: Miath Kralı

3.9K 412 1.1K
                                    


BÖLÜM 7

▪──── ⚔ ────▪

MIATH KRALI

''Yarım günlük bir yolu bu kadar kısa sürede gelmiş olamayız,'' dedi Kairon. Haritasını açmış bir tepenin eteklerindeki taş duvara, bir ellerimizde aşınmış haritaya bakıyordu. Kirli haritayı kendi etrafında döndürdü. Bir de ters çevirdiği haliyle kontrol etti. ''Bakın övünmek gibi olmasın ama, ben çok iyi harita okurum. Çok iyi,'' diye tekrarladı üstüne basa basa. Ses tonu endişeliydi. ''Bu kadar mesafe kat etmedik.''

''Hayır,'' dedim ona dönmeden şehri izlemeye devam ederken. ''O kadar yolu gelmedik zaten. Fawn'ın işi bu.'' Gücünün sınırlarını bilmediğimiz biri daha, diye düşündüm. En azından bizim tarafımızda. Şimdilik.

''Kendine Orman Muhafızı diyen kızımız bizi sihirli bir şekilde ormanın alt sınırına mı gönderdi yani?'' Zaiden inkâr edercesine başını iki yana salladı. ''Eğer bizi bir anda gönderseydi anlardık. Yolu kısaltmış olmalı.''

''Teşekkür etmemizi beklerken bundan bahsediyormuş,'' dedim derin bir nefes alarak. ''Önemli olan buraya varmış olmamız.''

''Eh hadi o zaman.'' Zaiden, Kasırga'nın dizginlerini sıkı sıkı kavradı. ''Gidip konuşalım şu Miath Kralı'yla. Bakalım ne diyecek.''

Tam harekete geçecekti ki elimi bileğine yerleştirerek durdurdum onu. Teni kumaşın üzerinden bile sıcacık geliyordu. ''Gecenin bir yarısı şehre elimizi kolumuzu sallayarak giremeyiz.''

''Tabii ki gireriz,'' dedi kaşlarını çatarak kibirli bir ifadeyle. ''Biz İmparatorluğun Elçileriyiz.''

Gözlerinin içine baktım. Zaiden'ı ikna edebilmek ve sözümü dinletebilmek için başvurduğum yollardan biriydi bu. Eğer gözlerinin içine uzun süre bakarsam, ikna olması kolaylaşıyordu. ''Elçi de olsak kralı yatağından kaldırmak için iyi bir zaman değil. Adam zaten aksi herifin teki. Onu daha da sinirlendirmeye niyetim yok.''

Kairon boğazını temizledi. ''Hani Miath Kralı hakkında kötü konuşulmamalıydı?'' diye sordu üstten üstten.

Derin bir nefes aldım. Bu gece sabrımı korumak gittikçe zorlaşıyordu. ''Sen konuşamazsın, ben konuşurum,'' dedim gözlerimi Zaiden'ın gece kadar siyah gözlerinden çekmeden. Kalın kaşlarının altındaki bakışları kararsızlıkla parlıyordu.

Bir süre duraksayıp düşünmesine izin verdikten sonra elimi bileğinden çektim. Gözlerini kaçırdı. Kasırga'yı yönlendirerek birkaç adım geri çıktı ve durduğumuz alanı kontrol etti. ''O halde sahip olduğumuz vakti dinlenerek geçirebiliriz.''

Gülümsedim. Her ne kadar aynı fikirde olmasa da beni dinlemesi hoşuma gidiyordu. Başımla onaylayarak atımdan indim. Bacağımdaki yarayı tamamen unutmuştum. Yere sertçe basarken bacağıma yüklendiğim için ilk adımımda tökezlesem de hemen toparlandım.

Kairon'un çantasını boşaltmaya koyulduğunu gördüğüm anda elimi hayır dercesine kaldırdım. ''Yalnızca birkaç saat Kairon. Güneşin ilk ışıklarıyla şehre ineceğiz.'' Şehrin girişiyle saray arasında ne kadar mesafe olduğunu bilmiyorduk. Üstelik saraya girerken de zaman kaybedecektik. Erken gitmek en iyisiydi.

''Tamam o zaman,'' diyerek yeniden toparlandı. ''İlk nöbeti ben alabilirim.''

Zaiden'la birbirimize bir bakış atarak imalı imalı sırıttık. Biz gözlerimizle anlaşırken, Kairon kaşlarını çatmış şaşkın şaşkın gözlerini kırpıştırıyordu. ''Ne dedim ben şimdi?''

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin