Bölüm 3: İsyancıların Doğuşu

5.6K 529 1K
                                    

BÖLÜM 3

▪──── ⚔ ────▪

İSYANCILARIN DOĞUŞU

İlk isyanların çıktığı zamanlar, Golding ve Tahir aileleri ön plandaydı. Diğer aileleri toplayıp kendilerini isyanın öncüleri ilan etmişlerdi. İki isyancı grubunun başının da yargılanması için peşlerine düşenler biz olmuştuk. O zamanlar şimdiki kadar tecrübeli olmadığımız için yanımıza küçük çaplı bir ordu da almıştık. Hatta Nyx ve Tarrent bile bizimle gelmişti. İki ailenin yargılanmasıysa kısa sürmüştü. Cezaları ve infazları Irithel ve Drystan'dan beklenmeyecek kadar şiddetli ve zalimce gerçekleşmişti. Sanki o zamana kadar tanıdığım arkadaşlarımın altından birer diplomatik canavar çıkmıştı. Onların doğasına aykırı davranışlar olduğunu düşünmüştüm. Oysaki düşüncemde büyük bir eksiklik vardı, o da içlerindeki merhametli kalbin iyi bir hükümdarlığın temeli olamayacağıydı. İyi birer hükümdar olabilmek, doğru kararlar verebilmekten geçiyordu. Stratejilerini düzgün seçmeleri gerekiyordu ki bunu benim bile onlardan beklemeyeceğim kadar ustaca gerçekleştirmişlerdi. Kalplerinden geçenleri umursamadan, yalnızca akıllarının dinlemişlerdi. İki isyancı başının da acımasız infazından sonra isyancı toplulukları fark edilebilir şekilde azalmıştı. Tabii bunda, isyanlar durdurabilmek adına isyancı başlarının ibretlik olsun diye şehir şehir dolaştırılması da vardı. Karşılarında kendilerinden kat kat daha güçlü hükümdarlar olduğunu anlamışlardı.

Yine de isyancıların kökünü kurutmak sandığımız kadar kolay değildi. Onlar yalnızca soylulara karşı değil, sivil halka karşı da vahşice davranan topluluklardı. İmparatorluğun kuruluşunun başında binlerce olan isyancıların yarısından fazlası etkisiz hale getirilmişti ama hala Wisteria'nın çeşitli noktalarında kendi aralarında örgütlenip ayaklanmaya devam ediyorlardı. Bazıları kendilerini neye adadığını bile bilmezken bazıları İmparatorluğu ortadan kaldırmaya yemin ediyordu. Ayaklanmaların birçoğu biz veya Kalistarlar tarafından bastırılmıştı. Zafer üzerine zafer kazanmamıza rağmen, ara sıra isyanlarla karşılaşmaya devam ediyorduk. Özellikle de doğudaki savaşın ardından isyancılar hepsi bunu birer fırsat olarak görmüşlerdi. Savaş kanatlarındaki kargaşaya kargaşa katıyorlardı ve olan İmparatorluğun askerine oluyordu. Kızıl Ordu'ya ise kimse bulaşmıyordu.

Şu anda karşımızdaki isyancıların damgasından, ortasından bir çizgi geçen, J harfi Jaheer'in damgasıydı, hangi lideri izlediklerini kolaylıkla anlamıştım. Jaheer isimli bir adamın komutası altındaydılar. Jaheer ne yapacağını bilmeyen, kararsız isyancılardan değildi. Birkaç kere komuta merkezini bulmaya çalışsak da adamlarını o kadar parçalı şekilde bölüştürmüştü ki, tek bir adres almak imkansızdı.

Jaheer, isyancı ordularının hatırı sayılır bir kısmını avucunda tutuyordu. Karanlık ve tehditkâr bir adam olmasına rağmen emri altındaki adamların öyle olduğu söylenemezdi. Kıyafetleri kötüydü, kullandıkların silahların hiçbiri pahalı silahlardan değildi. Üstüne üstlük, iyi organize olabilen zeki adamlar da değillerdi. Deneyimsizlerdi. Bir avuç kafasızdı. Jaheer'i ortadan kaldırsak ne yapacaklarını bilemezlerdi bile.

Ancak tüm bunları bir kenara bıraktığımızda Zaiden, ben ve içi geçmiş bir gezgine karşı ucu sivri aletlere sahip beş sarhoş isyancı vardı.

Ortamın gerginleştiğini fark eden insanların hepsi birbirlerini iterek alt katın yolunu tuttu. Sekiz kişi, birbirimize bakıyorduk şimdi.

''Eee?'' dedi isyancılardan birisi. Karşımdaki adam silahını havada döndürmeden önce üç adım geri çıktı. ''Hodri meydan.''

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt