Hold You In My Arms

19 4 15
                                    


"Bu notlar ve fotoğraflar da ne böyle?"

Odasına gizlice girmiş ve anı kutusunu karıştırmaya başlamış olan arkadaşı sormuştu merakla. Sanha, arkadaşının sesini duyar duymaz nereye baktığını anlamış ve hızlı adımlarla arkadaşının yanına koşarak kutuyu elinden almıştı.

"Hey! Sana eşyalarımı karıştırmamanı söylemiştim."

Arkadaşı dudaklarını büzerek göz devirmişti Sanha'ya.

"Tch! Merak etmiştim yalnızca."

Sanha iç çekerek aceleyle yere eğildi ve dağılmış olan notları teker teker toparlayıp düzenli bir şekilde kutuya geri koydu. Normalde bu kutuyu uzun bir süre açmayı düşünmüyordu çünkü notları ve fotoğrafları her gördüğünde dayanamayıp ağlamaya başlayacağını ve terapi gördüğü o birkaç ayın boşa gideceğini düşünüyordu.

Tabii kutuyu toparlarken ister istemez gördüğü polaroid fotoğraflarla birlikte gözlerinden akan o birkaç damla yaşı engelleyememişti.

"Sevgilin miydi? Hiç bahsetmedin bunlardan."

Sanha gözlerini iyice silip burnunu çekti ve başını kaldırdı.

"Öyleydi. Bahsetmedim çünkü daha kutuyu açıp da yüzünü yeniden görmeye cesaret dahi edemezken bahsetmek çok zor olurdu."

Yeniden başını eğip önünde duran sevgilisiyle birlikte en mutlu anlarından birinde çekindikleri fotoğrafa baktı.

"Binnie! Geç şuraya fotoğrafını çekeceğim."

Sanha, sevgilisiyle birlikte sırf romantik anlar geçirebilmek için geldikleri lavanta bahçesini göstererek konuşmuştu.

"Neden yalnızca beni çekiyorsun? Birlikte çekinmek istiyorum."

Bin ise tek başına değil de sevgilisiyle birlikte biriktirmek istiyordu anıları. Sevgilisini hızla kendine çekmiş ve kamerayı eline almıştı. Sevgilisinin yanağına bir öpücükkondururken kamerayı ters çevirmiş ve hızlaca bir fotoğraf çekmişti sevgilisikaçmadan. Sonrasında tatmin olmuşçasına gülümsemiş, sinirlenen sevgilisinitakmadan çektiği fotoğrafa bakmıştı.

"Şimdi mutluyum işte."

"Keşke o an daha fazla fotoğraf çekseydim."

Anıları düşündükçe gözlerinden akan yaşlar daha da şiddetleniyordu. Arkadaşı ise kutuyu ortaya çıkardığına pişman olmuşçasına bakıyordu Sanha'ya.

"Ağlama. Eminim ki sevgilin bunu istemezdi."

Evet istemezdi.

Bin, odaya girdiğinde gördüğü manzara karşısında endişeyle gözlerini büyütmüştü.Sevgilisi ağlıyordu. Hızla sevgilisinin yanına koşup oturdu ve sevgilisini kollarınınarasına aldı. O an en iyi gelecek şey bir sarılma olabilirdi.

"Neden ağlıyormuş benim biricik sevgilim? Kim üzmüş onu, hm?"

Sanha, sevgilisinin kolları arasında rahatça ağlamaya devam ederken gözlerini Bin'in tişörtüne silmişti.

"Ağlamıyorum.."

"Sevgilim, hadi ama. Sence ne kadar inandırıcı olabilir bu dediğin şu anda?"

Sanha iç çekmiş ve başını kaldırarak sevgilisinin gözlerine bakmıştı. Ne kadar endişeli olduğu gözlerinden bile anlaşılıyordu resmen. Sevildiğini hissetmek böyle bir şeydi demek ki.

"Bana almış olduğun bir peluş vardı ya hani, sana benzetmiştim o yüzden almıştın?"

"Hmhm."

Hold You In My ArmsOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz