17.bölüm

370 26 11
                                    

Arkadaşlar biliyorum arayı çok açdım ama bazı sebeblerim vardı.
Geçikme için özür dilerim dilerim.
Şimdiyse bölümümüze geçelim.
Keyifli okumalar..

------------------------------------------------------------

1 gün sonra:
"Gonca Alaeddinin mezarından gece gelmişti. Ertesi gün ise her kes sanki yaşamıyor, yani ölü gibiydi. Hiç kimse gitmek istemesede mecbur divana gitmişdi. Orda önemli konular konuşulurdu."

"Divanda sadece erler vardı."

Divan:
Orhan: baba gardaşımı defn etdik. Peki kanı yerde kalmayacak hemi ? Onun intikamını alacaz.
Osman bey: üzgünüm oğul.
Orhan: ne üzgünü baba ? Ne dersin sen ? Gardaşımın intikamını almayacağızmı ?  Baba bir şey diyesin.
Osman bey: inan bana oğul ben de en az senin kadar Alaeddinin intikamını almak isterim. Ama yapamayız. Biz şimdi ona savaşırsak yenilen biz oluruz
Orhan: niye ?
Osman bey: çünki bizans moğolun tarafında eh zaten moğol tekde pek güçlüdür. Biz ise yanlızız. Diğer beyler de arkamızda durmaz.
Mehmet: biz varız ya Osman bey
Yakup bey: varız amma biz yetmeyiz. Yani iki beyliğiz sadece. Onlarsa bizans, moğol güçlü bir ordular. Eğer bir savaşa girersek galib olmamız imkansızdır.
Orhan: kendiniz bilirsiniz. Ben tek olsam dahi gidip gardaşımın intikamını alacam. Sonunda ölüm varsa bile!

"Orhan bir hışımla divandan ayrılır. Mehmetde müsade isteyip hemen Orhanın yanına gider."

Osman bey: ben ne yapacağım Yakup bey ? Oğlumun kanını yerde koymak istemezim. Ama hemde kaybedeceğimiz bir savaşada giremezim. Kendi canımdan korkmam. Ama ahalimin canını tehlikeye atamam.
Yakup bey: sen doğru olanı edersin Osman bey. Bundan emin ola bilirsin.

Saray bahçesi:
"Orhan koşarak bahçeye çıkar Mehmetde ardından gelir."

Mehmet: durasın Orhan nereye gidersin ?

"Mehmet sonunda Orhana yetişmişdir ve kolundan tutup onu durdurur."

Orhan: bırakasın Mehmet bey.
Mehmet: bırakmam. Sana nereye gidersin diye sordum ve sualime cevap isterim.
Orhan: sana ne Mehmet bey SANA NE ?!
Mehmet: moğola gidersin demi. Güya Alaeddinin intikamını alacan. Ama bilmezsin ki eğer şimdi böyle gidersen alabileceğin tek şey ölüm olur.
Orhan: varsın bu yolda öleyim Mehmet bey. Ama yinede gardaşımın intikamını alacam.
Mehmet: alamayacaksın. Eğer gidersen Alaeddinin intikamını alamadan ölürsün. O vakit ne olacak he ? Hem Alaeddinin intikamı yine alınmayacak. Ondan daha kötüsüde arkandan ağlayacak insan vardır senin. Anan vardır hatunun vardır. Kendini düşünmessen hiç olmasa onları düşünesin.
Orhan: hayır Mehmet ben bu yükle yaşayamam zaten. Benim gardaşımı öldürmüşler ve ben onlara hesap soramazım.
Mehmet: kendine gelesin Orhan. KENDİNE GELESİN!

"Sesleri duyan Nilüfer oraya doğru gelir."

Nilüfer: ne olur burda ? Ne diye bağırıp durursunuz ?
Mehmet: şu deli kocana söyle böyle hiç bir yana gidemez.
Orhan: sana soracak değilim Mehmet bey.
Nilüfer: Orhan nereye gider ki ağabey ?
Mehmet: ölüme!
Nilüfer: sen ne dersin ağabey ? Yoksa-
Mehmet: evet bacım sözde Alaeddinin intikamını alacak. Düşünmezki eğer giderse intikam alamayacak. Ya esir düşüp moğollar Osman beyden büyük bir şey isteyecek ya da ölecek.
Nilüfer: Orhan ağabeyim doğrumu der ha ?

"Mehmet ikilinin rahat konuşması için ordan gider."

Nilüfer: sana derim Orhan
Orhan: ya ne yapsaydım ha ? Babam Alaeddinin intikamını alamayacağız der. Onlara gücümüz yetmez der.
Nilüfer: peki ya senin gücün nasıl yetecek ?
Orhan: gerekirse ölücem ama yinede intikamımı alacam.
Nilüfer: Orhanım etme. Bak zaten hepimiz Alaeddin için yas tutarız. Sende bizi daha da üzmeyesin.
Orhan: Nilüferim beni anlayasın. Lütfen. Gitmeliyim
Nilüfer: öylemi ? Git o zaman GİT! GİTSENE NEYİ BEKLERSİN HAYLA GİTSENE! GİTDE KENDİNİ ÖLDÜR DE BİZDE SENİN ARKANDAN GEBERENE KADAR AĞLAYALIM. (Nilüfer ağlamaya başladı.)
Orhan: Nilüfer ben-
Nilüfer: sus Orhan sus!

"Nilüfer Orhanın konuşmasına izin vermeden ordan uzaklaşır. Ama Orhanıda ikna ede bilmiştir. Orhanda Nilüferi üzdüğü için pişman olmuşdur. Ve Mehmetinde dediğinin doğru olduğunu düşünür ve hemen saraya gider."

"Orhan hemen Nilüferin peşinden gider ve onu durdurur."

Orhan: Nilüfer dur. Nilüfer bekleyesin
Nilüfer: ne var Orhan. Hem sen gitmedinmi ? Gitseydin ya!
Orhan: etme Nilüferim. Bak tamam benim yapmak istediğim yanlışdı. Ama yapmadım. Gitmedim.
Nilüfer: gitseydin ya
Orhan: (ağlamaya başladı) Nilüfer bak ben gardaşımı, bu hayatta en güvendiğim kişiyi kaybetdim. Sende şimdi bana böyle davranıpda beni daha fazla üzmeyesin. Lütfen Nilüferim

"Orhanın böyle konuşması Nilüferi etkilemişdir. Onunda gözleri dolmuştur."

Nilüfer: ben özür dilerim Orhan. Ben seni çok seviyorum
Orhan: bende seni çok seviyorum.

"İkiside dolu gözlerle bir birine sarılırlar"

AlGon oda:
"Gonca çok kötü haldedir. Alaeddini çok özlüyordur. Onun kılıcını ve hançerini eline alıp hüzünle bakıp ağlıyordur."

Gonca: (ağlayarak) Alaeddinim, medreselim ben seni çok özlüyorum. Nolur geri dön.

"Gonca kendi kendine konuşup ağlarken içeri Nilüfer girer."

Nilüfer: bacım müsade varmı ?
Gonca: var abla gelesin.
Nilüfer: nasılsın bacım ?
Gonca: nasıl olayım abla kötüyüm. Onu çok özlüyorum abla. Heran gözümün önüne gelir. Bana "hileci hatun" diyişini özlüyorum. Ben Alaeddini çok özlüyorum abla (gitdikçe daha da çok ağlıyordur). Abla ben onsuz yaşayamazım.
Nilüfer: sakın böyle şeyler demeyesin. Hem Allah büyüktür. O en iyisini bilir. Böyle uygun görmüş sizin kaderinizi de böyle yazmış. Sen bundan sonra sadece sabr etmelisin ve kabullenmelisin. Aleddinin öldüğünü kabullenmelisin bacım.
Gonca: yapamıyorum abla.
Nilüfer: yaparsın. Zamanla her şey geçecek İnşAllah. Bu acılarda geçecek.

Moğol karargah:
Olcaytu han: ne yaptılar ? Gömdülermi ?
Karacelesun: evet hanın gömdüler. Her saniyesine şahit oldum. Çok acı çektiler.
Olcaytu han: güzel. Ama bizim şimdiki asıl zor olan işimiz Alaeddini mangurtlaştırmakdır.
Karacelesun: onuda yapacaz hanım. Zaten az kaldı olucak gibi.

FLASHBACK:
Karacelesunun kılıcını kaldırıp Alaeddini öldürmek istediğini an:
"Karacelesun tam kılıcını indirip Alaeddini öldürecekdi ki Olcaytu han buna izin vermez."

Olcaytu han: Karacelesun DUR!
Karacelesun: niye hanım. Bu it bizim içimize sızmış bir çaşıtdır. Hemide Osmanın oğludur. Eğer bunu öldürürsek Osman gücü gider, zayıflar.
Olcaytu han: onu öldürmicez. Ona daha da kötüsünü edecez.
Karacelesun: ne edecez peki hanım ?
Olcaytu han: onu mangurtlaşdıracağız.
Alaeddin: NE!
Karacelesun: (gülerek) demek mangurtlaşdırmak ha. Eyiymiş.
Olcaytu han: böylece Alaeddin gerçektende bir Moğol olacak ve vakti geldiğinde Osmanı ve hanesini kendi elleriyle öldürecek.
Alaeddin: hayır bunu yapamazsınız HAYIR HAYIIIR!

FLASHBACK SONU:

Olcaytu han: peki ya bir irelileme kaydede bildinmi ?
Karacelesun: ona her an işgence ederim. Bu onun bize karşı koymasını engelleyecek ve verdiğimiz zehri içmesini kolaylaşdıracak. Zehri ona her saat başı zorda olsa içiririm. Zaten 1,2 günden sonra kendi isteğiyle içecek. Bu zehirde onu mangurtlaşdıracak. Bu zehir onu bize itaet etmesini sağlayacak. Şimdi Osman bey oğlu Alaeddin ola bilir. Ama en uzak 1 aya gerçek bir moğol olacak. Acımasız ve güçlü bir moğol.
Olcaytu han: güzel güzel. Şimdi git ve ona işgence etmeye devam et. Ben onu çok yakın bir zamanda gerçek bir moğol gibi görmek isterim.
Karacelesun: emrin olur hanım.

"Karacelesun çıkar ve kafesli çadıra gider."
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Hoşcakalın👋










VAZİFEWhere stories live. Discover now