✰ 𝗮𝗰𝘁 𝘁𝗵𝗿𝗲𝗲, 𝒂𝒏𝒅 𝒊 𝒉𝒐𝒑𝒆 𝒊 𝒏𝒆𝒗𝒆𝒓 𝒍𝒐𝒔𝒆 𝒖

53 8 1
                                    






















Eve girdiğinde tanıdık bir kokunun ciğerlerine dolmasının verdiği huzurla rahatladığını ve kaslarının gevşediğini hissetti Dušan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eve girdiğinde tanıdık bir kokunun ciğerlerine dolmasının verdiği huzurla rahatladığını ve kaslarının gevşediğini hissetti Dušan. Alina'nın evi ona iyi hissettiriyordu fakat kalamazdı.

Oturma odasındaki koltuklardan birisine geçmiş kucağına da bir yastık almış bir halde televizyon seyreden kadına göz ucuyla baktı. Her ne kadar odaklanmış görünürse görünsün içinde kopan fırtınları az çok tahmin edebiliyordu.

"Aç mısın, bir şeyler yiyelim mi?"

Maçta yaşadığı olağanüstü gerginlik hâlâ kanında dolaşıyormuş gibi hissediyordu. Adrenalin en üst seviyedeydi.

"İştahım yok ama sen yiyeceksen eğer sana eşlik ederim."

Alina hafifçe omuz silkip "Yemeyeceksen ben de yemem." dedi.

Dušan başını sallayarak onu onayladıktan sonra dikkatini televizyona vermeye çalışsa da orada dönenleri anlayamadığı için Alina'yı izlemeye devam etmek üzere karar verdi.

Onun hakkındaki her şeyi bildiğini fark etti o an. Yüzündeki belli belirsiz çiller güneşte kendini belli ediyordu ancak bunun dışında onları görmenin imkanı yoktu. Mesela belinde, kaburgasının hemen altındaki doğum lekesini biliyordu. Bir şey istediği zaman onu istediğini söylemezdi mesela Alina, yalnızca bir soru sorardı istediği şey hakkında ve asla 'onu istiyorum' demezdi. Sinirlendiğinde yine de nazik olmaya çalışırdı, en ufak şeylere takılır ve alınırdı ancak her seferinde bunu içine atar nihayetinde de dolup taşar, içinde tutamazdı artık.

"Uykun vardır senin." diye ayaklandığında Dušan gözlerini birkaç kez kırpıp onun hareketlerini izlemeye başladı.

Bir süre sonra Alina elinde Dušan'a ait siyah bir eşofman takımı, yastık ve bir pikeyle kapıda belirdi.

"Ben koltukta uyurum, malum yokluğuna alışmam gerekiyor."

Dušan derin bir nefes alıp kadının kendisine uzattığı kıyafetleri aldı.

"Saçmalama, Alina. Ayrı uyuyacaksak bile burada ben yatarım."

Alina bir süre onun yüzüne bakıp ardından yutkunarak başını sallarken "İyi." diyerek arkasını dönüp odadan çıktı.

Dušan yorgun bir halde kendini koltuğa bıraktığında bundan sonrasını düşünmemeye çalıştı. Bir kez olsun düşünmeden ve planlama yapmadan hareket etmek istiyordu. Alina'yı seviyordu -bu sevgiye aşk denir miydi, bilmiyordu çünkü Dušan aşkın ne olduğunu da bilmiyordu; bilmediği çok fazla şey vardı- ancak kendisinden de vazgeçmeye cesareti yoktu. Bir türlü kendisinden de vazgeçemiyordu. İlk defa korku hissi bu kadar içten sarsıyordu onu. Uğruna yıllarını harcayarak inşa ettiği kariyeri mi daha önemliydi yoksa hayatına bir anlam katacak olan kadın mı? Alina ile tanışana kadar hayatının bir anlam barındırdığına inanmıştı ancak o sadece bir amaç uğruna didinmişti bunca sene, bir anlam ifade etmiyordu hayatı yalnızca amaca hizmet ediyordu. Kafasında yarattığı bir konfor alanı vardı ve çıkmak istemiyordu oradan. Dušan, aşık olmak istemiyordu.

O düşüncelere dalmışken Alina tekrar kapıda belirmişti. Dušan onun geldiğini kendisine ismiyle seslenene kadar fark etmemişti bile. Onun sesini duyduğunda başını kaldırıp yorgun gözleriyle Alina'ya baktı.

"Henüz kendine kalacak bir yer bulamadın, değil mi?"

Tırnaklarıyla oynamaya başlamıştı.

"Hayır." Bu birkaç saat önce aldığı bir karardı çünkü.

Alina çekingen bir tavırla başını sallarken "Peki evden ne zaman çıkacaksın?" diye başka bir soru yöneltti.

Dušan bunu düşünmemişti. Ancak o anda kendisine mantıklı gelen bir cevap vardı.

"Üç güne eşyalarımı toplarım, başka bir yer bulana kadar da bir otelde kalırım. Neden sordun ki?"

Alina kapıya yaslanıp tırnaklarıyla oynamaya devam ederken "Bende kal." dedi aniden. Dušan kaşlarını çatıp şaşkınlıkla ona bakarken Alina konuşmaya devam etti.

"Sonuçta seni bir daha göremeyeceğim, en azından birkaç gün daha, Dušan. Seni birkaç gün daha görmeme izin ver."

Dušan'ın kaşları eski halini alırken yüzünde kimsenin görmeye alışkın olmadığı hafif bir tebessüm belirdi.

"Pekala, kalacağım fakat bundan sonrasının olmayacağını bilmeni isterim Alina, bu ikimizin de iyiliği için."






bu kitaba final bölümünü nasıl yazacağım hiç bilmiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bu kitaba final bölümünü nasıl yazacağım hiç bilmiyorum

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

the night we met, dušan alimpijevićHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin