yirmi beş

25 6 0
                                    



Bir anda ağzımdan çıkan sözlerle ikisi de sessizleşmişti. Ne söylediğimin daha yeni yeni farkına varıyordum ama zerre pişmanlığım yoktu.

Aksel bu gece Elifay'ın yalanını öğrenecekti.

Elifay bunu beklemiyormuş gibi hızla kafasını bana çevirdi. "Ne diyorsun be sen?!" Kaşlarımı çattığım anda Aksel'in de yüzü yavaşça bana çevrildi. Bakışları dümdüzdü, ne hissettiğini anlayamıyordum.

Elifay'a geri döndüm. Gözlerim dolmuştu, birazdan konuşursam sesim titreyecekti ama umrumda değildi. Aksel'in artık beni öğrenmesini istiyorum.

"Yalan mı Elifay?" diye sordum. Tahmin ettiğim gibi sesim zangır zangır titriyordu. Vücudum gibi. "Kazadan önce Aksel'le sevgili olan sen miydin?"

Elifay yenilmiş gibi bir adım geriye sendeledi. Artık benim susmayacağımı biliyordu. Artık Aksel'in yanında olan o değil ben olacaktım.

Gülmeye çalıştı. Beni alaya aldı. "Ta-tabii ki bendim. Sen neyden bahsediyorsun?"

"Sen değildin, Aksel'in unuttuğu kişi bendim!" diye bağırdım. Sabrım kalmamıştı. Bu kızın yalanlarına da, beklediğim beş yıla da sabrım tükenmişti.

Elifay Aksel'e döndü. Aksel yerinde sabit kalmış bir şekilde boşluğa bakıyordu. Ağır gelmişti söylediklerim.

"Aksel yalan söylüyor, bana inanıyorsun değil mi?" Aksel öylece dururken gözyaşları içinde ona bir adım attı. "Beni bilmiyor musun sen? Gözlerini açtığında ilk gördüğün kişi ben değil miydim? Beş yıl boyunca seninle ben ilgilenmedim mi? Bunları gözlerinle gördün, ona mı inanacaksın?"

"Aksel," diye fısıldadım. Gözleri bana da dönmedi. "Aksel o kazada yanında olan kişi bendim. Sürekli rüyalarında duyduğun o kız çığlığı benimdi!"

"Yalan söylüyor-"

"Yanında ben oturuyordum Aksel. Sen beni seviyordun. Unuttuğun kız Elifay değildi, bendim!"

Aksel bir anda ellerini başının iki yanına koyup gözlerini kapattı. Acı çeker gibi yüzünü buruşturduğunda ona doğru bir adım attım. "Aksel.."

Dizlerinin üzerine çöktüğünde korkuyla ona ilerledim ve ben de dizlerimin üzerine çöktüm. Elifay da yanımıza gelmişti. "Ak-aksel.."

Restaurant çalışanlarının birisi yanımıza geldi. "Beyefendi iyi misiniz?" Aksel cevap veremeden kollarıma yığılıp kalmıştı.

"Biliyorsunuz ki Aksel Bey kazadan sonra tramvatik bir beyin hasarı geçirdi. Uyandığında ona unuttuğu her şey anlatılsaydı beyni o kadar yüklenmeye dayanamazdı ve durumu çok daha kötü olabilirdi. Bu yüzden beklemenizi istedim." Doktor bana döndüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım. "Dolunay Hanım size kendinizi hatırlatmanızı istemiştim, ona her şeyi anlatmanızı değil. Siz eskilerden bahsedince şiddetli baş ağrısı onu ayakta duramayacak bir hâle getirdi. Fakat şu an durumu daha iyi merak etmeyin. Bu gece müşahede altında kalsın yarın taburcu ederiz. Geçmiş olsun."

Doktor son kez benimle göz göze gelerek yanımızdan geçtiğinde ayaklarım beni taşıyamayacak bir hâle geldi. Kendimi en yakın bekleme koltuğuna attım. Aksel benim yüzünden bu hâldeydi.

Selma Teyze yorgun adımlarla gelerek yanıma oturdu. "Dolunay daha fazla kendini suçlama lütfen, senin hiçbir suçun yok." Akan gözyaşlarımla kafamı iki yana salladım. "Benim yüzümden oldu, ben o anda kendime hakim olsaydım şu an Aksel içeride yatmayacaktı."

Ellerimi yüzüme götürüp ağlamaya devam ettiğimde Selma Teyze'nin sıkıntılı nefesini duydum. "Dolunay şu an sana laf anlatamayacak kadar yorgunum." Başımı omzuna yasladı ve geriye yaslandı. "Aksel iyi ya buna şükür."

Başım omzunda dururken gözyaşlarımı sildim ve tam karşıma baktım. Elifay ellerini göğsünde bağlamış bir şekilde ikimize bakıyordu. Göz göze geldiğimizde bakışlarını kaçırdı. Onun da gözleri dolu dolu, yanakları ıpıslaktı.

O da Aksel'i seviyordu.

Fısıldadım. "Selma Teyze, Elifay'ın ailesi yok mu? Neden Aksel'i ziyarete gelmediler?" Selma Teyze bakışlarını karşımıza çevirip bir süre ona baktı. Elifay sakinleşmiş ve sessizleşmiş bir şekilde öylece oturuyordu.

"Hayır yok," dediğinde gözlerimi Elifay'dan çekip ona çevirdim. O da benim gibi kısık sesle konuşuyordu. "Elifay yetimhanede büyümüş ve altı sene önce reşit olunca arkadaşıyla bir eve çıkmışlar. Bizim komşumuzdu ve Aksel'e her zaman bir hayranlığı vardı. Bunu ne Aksel ne de sen biliyordun. Size sürekli imrenerek baktığını görürdüm. Kazadan sonra," diyerek konuşmayı kesti.

Doğruldum ve ona doğru döndüm. Bu arada Elifay yerinden yavaşça kalktı ve koridorun sonuna doğru ilerledi. Gözden kaybolunca tekrar Selma Teyze'ye baktım. "Devam et lütfen."

O da doğruldu ve derin bir nefes üfledi. Artık o da yorulmuştu. Eskiden yaşına göre çok genç gösterirdi fakat artık yaşlanıyordu.

"Kazadan sonra Aksel gözlerini açtığında karşısında Elifay vardı. Sen yoğun bakımdaydın. Seni görmüyordu, seni unutmuştu. Aksel yanında sürekli beni ve onu gördüğü için Elifay'a kim olduğunu sormuş ve Elifay da kız arkadaşı olduğunu söylemiş. Aksel onu sen sandığı için yakınlık gösterdi. Bunu öğrendiğimde doktora gerçekleri anlatmak için defalarca sordum fakat Aksel'in durumunun kötüleşeceğini söylediği için elimden hiçbir şey gelmedi. Sen uyandın ve onları gördüğünde çektin gittin. Kendini hatırlatmak için hiçbir şey yapmadın. Sadece bekledin, Aksel'in bir anda seni hatırlamasını ve gelmesini beş yıl boyunca bekledin. Elifay da senin yokluğunu fırsat bildi ve onunla evlenmek istedi. Durdurmaya çalıştım ama Aksel onu sevdiğini sandığı için bana karşı geldi. Seni aradım, numaranı değiştirmiştin, evine geldim, başka yere taşınmıştın, sana hiçbir şekilde ulaşamadım. Onu artık unuttuğunu ve kendi yoluna baktığını düşündüm ama sen beklemediğim bir anda çat kapı çıktın geldin. O gün Aksel'in seni seveceğini biliyordum Dolunay, sen sevilmeyi hak ediyorsun güzel kızım..."

Elini yanağıma koyup okşadığında sol gözümden bir yaş yavaşça aktı. Eğer onun yanında kalsaydım belki de Elifay değil beni sevecekti, belki de tüm her şeyi hatırlayacaktı.

"Ben onları öyle görünce beni bir daha hatırlamayacak sandım," diyerek burnumu çektim. "Elifay'ı sevecek sandım."

Selma Teyze gülümseyerek yüzümdeki elini saçlarıma götürdü. Okşarken, "Seni seviyor," dedi.

Tam bu anda Aksel'in odasından çıkan hemşire yanımıza geldi. "Aksel Önal'ın yakınları siz misiniz?" diye sorduğunda telaşla yerimizden kalktık. "Evet, bir sorun mu var?"

Gülümsedi. "Hayır sakin olun bir sorun yok. Elifay kim?"

"Benim," Elifay'ın yanımıza aceleyle geldiğini gördüm. Nefes nefese durdu. "Elifay benim. Ne oldu?"

"İsterseniz içeri girebilirsiniz. Hasta geldiğinden beri sizin isminizi sayıklıyor."

gökyüzündeki hatırlarजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें