Jisung hiçbir şey yapamıyor, şoka giren ve sürekli aynı şeyleri sayıklayarak ağlayan arkadaşının öylece elini tutuyordu. Başka yapabileceği hiçbir şey yoktu. Kendi başına gelmesine en çok korktuğu ihtimal en yakın arkadaşının başına gelmiş, üstelik bu herhangi bir alfayla değil, yüzyılın deltasıyla olmuştu.

Karnına peş peşe giren sancılarla birlikte kasıklarının üzerine elini kapattı Seungmin. "Sikeyim seni de! Günlerce senin yüzünden mi bu kadar ağrı çekiyorum!"

Jisung arkadaşının reddetme aşamasına geçtiğini fark ettiği an kendine gelmek ister gibi gözlerini sildi ve hızla ayağa kalktı. "Bebeğim, gel bir yüzünü yıkayalım."

Omega başını salladı reddetmek istercesine. Karnını deşmek istercesine tırnaklıyor, sancıyı da bebeği de sanki oradan koparıp almak istiyordu.

Hızla tekrardan arkadaşının yanına çöktü Jisung. Ellerini tuttu ve dikkatini kendine çekmeye çalıştı. "Seungmin, bana bak... Bana bak bebeğim," Omeganın odaksız bakışları arkadaşının gözlerine çıktığında Jisung gördüğü yorgunlukla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamaktan korkmuştu. Bu yüzden seri hareketlerle arkadaşının gözyaşlarını silerek mırıldandı.

"Gyuri teyzenin yanına gidip karnındakine baktıralım." Kullandığı yersiz kelimeyle birlikte dilini ısırdı. "Yani bebeğin... bebeğin durumunu öğrendikten sonra kararını ver, istersen deltaya söyle istersen hemen aldır. Kararın ne olursa olsun ben senin yanındayım."

Arkadaşı bilinç akışından konuşurken Seungmin sanki onun konuştuğu dili bilmiyormuşçasına boş gözlerle ona bakıyor, donuk gözleri sadece sıcak gözyaşları döküyordu.

Tam da o an karnına giren ani sancı iki büklüm olmasına neden olmuş, acı içinde bağırmasını sağlamıştı. Akabinde midesinden yükselen mide özsuyu ağzına gelmiş, çöktüğü banyo mermerine boş midesindeki safrayı çıkartmaya başlamıştı. Hem fiziken, hem ruhen hayatının en acılı gününü yaşıyordu.

O dakikalardan sonra onun için her şey silikti. Arkadaşının ağlayarak kendisini banyoya soktuğunu ve onu üstünkörü onu yıkadığını hatırlıyordu. Yerleri bulduğu rastgele bir bezle silmiş, üstünü giydirerek karnındaki sancını geçmesi için ağrı kesici vermişti.

Seungmin'in parça parça hatırladığı anlardan biri de taksiye bindiği andı. Yeni kustuğu için midesi rahatlasa da kasıklarındaki sancı yerini korumuş, o acı bilincinin açık kalmasındaki tek etken olmuştu.

Arabadalarken nereye gittiklerini bile bilmiyordu. Öylece camdan dışarıya bakıyor, sessizce gözyaşı döküyordu. Arkadaşının yüzünü maske ve kapüşonluyla örtmesine çok minnettardı. İşin içine bir de basın girerse bu durumun altından nasıl kalkacağını gerçekten bilmiyordu.

Bir buçuk saatlik yolculuğun ardından tanıdık yapıları görmesiyle annesinin evine geldiklerini anlamıştı. Jisung her şeyi annesine anlatırken o öylece boşluğa bakıyor, annesinin tepkisini bile kestiremiyordu.

Tam bir kaosun hakim olduğu o gün annesinin arkadaşının kliniğine gizlice götürmesi ve Jisung'un deltaya Seungmin'in durumu hakkında yalan söylemesiyle bitmişti. Yalanları hazırdı, Seungmin'in manevi annesi olarak gördüğü dadısı ölmüş, bu yüzden birkaç gün annesinin yanında kalması gerekmişti. İçindeki bu büyük üzüntü hissininin nedeni deltayı ancak ölüm gibi bir haber kandırabilirdi.

Annesi Seungmin'in bir an olsun yanından ayrılmamış, zaten bildiği fakat korundukları için endişeli olmadığı bu konu onu da hazırsız yakalamıştı. Fakat bir anne olarak her zaman çocuğunun yanında güçlü kalarak onu desteklemesi gerektiğinden ona sadece her şeyin geçeceğini söylemekten başka bir şey elinden gelmiyordu.

gasoline | chanminWhere stories live. Discover now