Tuttuğu telefonla birlikte yavaşça yere çöktü. Çıplak dizleri zemine değdiğinde yerin soğukluğu hiçbir şey hissetirmedi. Kalbi delicesine hızlı atarken korku değil, hayal kırıklığının tadını alıyordu zira kendi yaptığı şey ona başka hiçbir duyguyu hissettiremezdi.

Tam o anda ağzından bir hıçkırık kaçtı. Saçları arasındaki eli dudaklarının üzerine kapandı ve telefon zemine sertçe düştü. Ekranı çatladı. Zaten kaç senedir aynı telefonu kullanıyordu.

Ardından ekranda bir isim belirdi. Zil sesi evinin içini doldururken bakmak istemedi Isa. Ama ya önemli bir şeydi ise? Ya Taehyung'un bir aramasıydıysa? Ekrana bakmak için ekranı çatlak telefonunu eline aldığı an bir batarya işareti belirdi. Kırmızı bir simge gördü ve telefon aynı anda kapandı. "Zaten bakmayacaktım," dedi. "İyi ki bakmadım."

Yaşlı gözlerini avcunun içiyle sildi bir çocuk gibi. Şimdi de gözleri ağrımaya başlamıştı. Biliyordu, dün de kesin çok ağlamıştı ve onu susturan kişi yine çocukluk arkadaşı olan Taehyung'du ancak Taehyung şu an neredeydi? Her şeyi öğrendiyse yanına gelmesi gerekmez miydi?

Yanında duran cam sehpaya tutunarak ayaklandı. Elini fazla bastırmış olacak ki sehpanın camından çok tiz bir ses geldi ve ortadan ikiye ayrıldı. Cam kırıkları her yere saçıldı. Kırıklara baktı Isa dikkatle ve sağ gözünden aşağı bir yaş süzüldü. Yorulduğunu iliklerine dek hissediyordu. Yaşlarının sebebi artık dayanamadığını göstergesiydi vücudunun. Kalktığı yere yavaşça çökerken dizlerini cam kırıklarını üzerine yerleştirdi ama hiç oralı olmadı. Kanayacağını bile bile o camlara bastı. Oysa Isa kan görmeyi sevmezdi.

Bir keresinde Taehyung ve Isa küçükken dışarıda oyun oynuyorlardı. Elerinde kum kovaları vardı ve oradan oraya koşturuyorlardı ikiside. Taehyung birden elindeki kovayı yere düşürüp yerdeki kaldırım taşına takıldı ve kumların üzerine devrildi minik bedeniyle. Anında ağlamaya başladı ve sulu gözleriyle karşısında ona doğru koşan Isa'ya baktı. Isa'nın da gözleri dolmuştu ama ne yapabilirdi ki şu an? Nasıl yardım edecekti arkadaşına?

Dizlerindeki kana baktı ve avuç içinde kanın kırmızısıyla bütünleşen kum tanelerine göz gezdirdi. Taehyung hıçkırıkları arasından "Bakma," dedi. "Sonra kusuyorsun, bakma sen." Isa yanında yaklaştı ve dizlerinin üzerine çöktü. "Kalk," dedi o da ağlamaya başlarken. "Kalk hadi, şuradaki çeşmenin yanına gidelim."

Çeşmenin yanına vardıklarında Taehyung'u sakince oradaki bir kaldırım taşına oturttu. Elindeki kovayla küreği bir yana bırakıp arkadaşının şortunu biraz yukarı kaldırdı ve kanayan yarasına baktı. Midesi bulanmaya başladığında daha çok ağladı Isa ama yapacak bir şey yoktu. Yardım etmek zorundaydı.

Suyu açıp küçük avuçlarına suyu doldurdu ve Taehyung'un dizinden aşağı döktü. Eliyle kumların geçmesi için ovaladı ve kırmızı kanın biraz da olsa dizlerinden geçmesine izin verdi ancak kanamaya devam ediyordu yara. Daha çok su döktü ve parmaklarıyla sildi dizlerini. İkiside ağlamaya devam etti bu temizleme işi boyunca. 

Isa o an hayatında ilk ve son kez bir yaraya bakıp temizlemişti. O andan sonra kendine bile yardım edemeyeceğini bilemeden Taehyung'a yardım etmişti.

Aklına gelen anıyla gözyaşlarının şiddeti arttı Isa'nın. Dizlerine batan cam kırıklarını kendi eliyle silkeledi ama yapamadı. Sanki kırıklar yaranın içine gitgide batıyordu. "Ben yapamam ki," dedi korkuyla. "Kendime yardım edemem." Şimdi olduğu gibi kendine yardım edemediğinin farkındalığı göğsüne bir taş gibi oturdu. Oysa o hep kendine bir yerinin yaralamamaya çalışırken farkındalık doluydu fakat ilk kez bunu becerememişti. Daha çok ağladı, ciğeri çıkacak kadar ağladı ama hiçbir şey yapamadı kendine.

toy boy | taekookWhere stories live. Discover now