Ama seni varlığımla daha fazla kıramam, cezalandıramam. Yanındayken sana düşman olamam.

Sana birini gönderdim. O geldiğinde onu geri tepme, kızım.

Ona güven, çünkü bu hayatta bana bile güvenemezsin.

Kader elbet bir gün sizi karşılaştıracak ve o gün geldiğinde birbirinizi bırakmayın.

O seni bırakmayacak, sen de ona ayak uydur, Peyda'm.

Seni seviyorum.

Bunu benden hiçbir zaman sesli olarak duyamayacaksın belki ama seni seviyorum kızım.

Sevmemek için direndiğim, kendimi kandırdığım her günün hatrına seviyorum.

Ama keşke sevmeseydim. Senin için, seni sevmeseydim.

Bir daha seni gördüğümde kocaman gülümsüyor ol, ama Zalim'e değil.

Bana, babana...
📜

Göz yaşları içerisinde elimdeki mektubun her bir satırını okumuştum. Birazdan gün doğacaktı, başım çatlıyordu ama ben mektubu her seferinde yeniden okuyor ve bir şeyleri anlamaya çalışıyordum.

Babam bana veda etmiyordu, babam benden özür diliyordu. Olan ve olacak her şey için.

Ve babam ilk defa birine güvenebileceğimi söylüyordu.

Bu kişi Zahir'di.

Onunla elbet bir gün karşı karşıya gelecektik ve karşı karşıya geldiğimiz gün birbirimizin miladı olacaktık.

Bunu fotoğrafına baktığım ilk an anlamıştım.

Ama o gün Zahir'in kalbimin de aklımın da miladı olacağını bilmiyordum.

🎀

28 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

Elbet bir gün kaderlerimiz onunla bir noktada birleşecek ve belki de yoldaş olacaktık fakat bunun bu kadar çabuk olmasını ve de bu mekanda olmasını beklemiyordum.

Zahir aynı fotoğraftaki gibi karşımda dikiliyor beni inceliyordu. ikimizin de anlık boşluğuna geldiğinde şaşırmıştık fakat bu kimse tarafından fark edilmediği gibi yüz ifademizi de anında normale döndürmüş çıkan kavgayı izliyorduk.

Dans pistinin bir tarafında Zahir ve birkaç çocuk, diğer tarafında ise biyolojik kardeşlerim ve Ceyda vardı.

Ceyda elimi bırakıp ikizinin arkasına saklandığında bakışların hedefi olmuştum çünkü şu an tam olarak iki tarafın arasında, biraz uzakta duruyordum.

İçimden gelen şey Zahir'in yanına koşup babamın mektubundan bahsetmek olsa da sakince yavaş adımlarla geriye çekildim yalnızca.

İki tarafın da arasında kalmak istemiyordum.

"Peyda, buraya gel!" Alparslan'ın emir verici sesine karşılık bakışlarım ona döndü.

Sert bakışlarının hedefi ben değildim, karşıdakilerdi fakat onun tüm kızgınlığı banaymış gibi yutkunmuş ve ardından sessizce onun yanına geçmiştim.

Şu an burada gerip şeyler döndüğü aşikârdı ve ben de zorluk çıkarmak istemezdim. Beni burada bırakıp gidebilirlerdi. Benim nazımı çekecek kimse yoktu.

Onlardan biraz uzakta da dursam tarafım belliymiş gibi Alparslan'ın tarafında duruyordum.

"Alparslan, sen önce kendi yaptığın pisliğe bak!" Karşıdaki yaşı diğerlerinden daha büyük duran adamın konuşmasıyla birlikte bakışlarım Alparslan'a döndü. Kaşları çatılmıştı ve sinirli olduğu her halinden belliydi.

PeydaΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα