~6~

13 3 96
                                    

Havalar ısınmış, kış havasını bir kenara bırakmıştı.

Yani kısmen.

En son büyük yarismayi kazanmış ve Türkiye de ismimizi duyurmuştuk. Bir kaç ay sonra yurtdışında yapılacak olan yarışmalara katılmak için bütün ekip olarak ülke dışına çıkacaktık.

Utku yerine tamamen Kenan geçmişti. Utku Dilara'nın da dediği gibi dansı tamamen bırakmış ve kendi içine kapanmıştı. Yurtdışına çıkmadan önce onu görmem gerekiyordu. O dansı bırakacak bir insan değildi. O dans için büyümüştü dans için yaşıyordu.

Yeni değişiklikler de vardı. Sertap bizim eve gelip gidiyordu. Annem ve ben hariç herkes bu durumu normal karşılıyordu. Sanki hiç ortadan kaybolmamis gibi, sanki bir kızı olmamış gibi.

Sanki Körpe için çalışmıyormuş gibi.

Birden bire her şey normale dönmüştü. En azından şimdilik.

"Beth mutfağa gelir misin tatlım?"

Annemin seslenmesiyle balkondan içeriye yöneldim. Tam mutfağa girecekken kapı çaldı. Kapıyı açmak için dönecekken çalışanımız Hatice abla "Ben bakıyorum hemen." Diyerek kapıya gitti. Kimin geldiğine bakmadan annemin yanına gittim.

"Efendim anne?" Sabah dolaplardan indirip, büyük temizlik yaptığımız bardakları geri yerine yerleştiriyordu. "Kim geldi?"

"Bilmiyorum Hatice abla kapıyı açmaya gitti."

Kafasını sallayarak işine devam ederken bir yandan da konuşuyordu. "Akşam Sertap ve ailesi gelecekmiş. Az önce baban arayıp söyledi. Senin haberin var mıydı?"

"Hayır yoktu." Annem de bende düşünceliydik bu konularda. Hâlâ daha Sertap'ın gelişi bizi etkiliyordu. Ortaya çıkışı, bir kızı olması, Körpe adına çalışması, babamın tüm bunlardan haberdar olup hatta ona yardım etmesi. Ama annemin haberi yoktu Körpe meselesinde. Annem bunu öğrenirse kıyameti koparır, Sertap'ın yüzüne dahi bakmazdi.

"Gerçekten baban yillardir bizden bunu saklamış mi Beth? Sertap yalan söylüyor olmasın?" O da ben de Sertap'ın yalan soylemeyecegini biliyorduk ama bunun olmasını, babamın gizlediklerindense daha çok istiyorduk.

"Hayır Sertap yalan söylemiyor." Gelen ses ile mutfağın kapısında bizi izleyen babamı gördük. Sanırım gelen oydu. "Ben ona yıllarca yardım ettim. Sonuçta o da benim kızım sayılır. Ona ben sahip çıktım. Tabikide böyle olmasını istemezdim ama ailesinin ne kadar sıkıntılı olduklarını biliyorsunuz. Onların hiç bir şekilde duymaması ogrenmemesi gerekiyordu. Ben de manevi bir baba olarak ona yardımcı oldum."

Aslında babamı da anlıyordum. Daha doğrusu anlamak istiyordum. İlk defa bizden bir şey gizlediği için beni tereddütte bırakıyordu sadece. O yüzden yorum yapamiyordum.

"Seni anlamaya çalışıyorum canım. Bizden bir daha bir şey gizlemedigin takdirde bu olayın üstünü kapatabiliriz ama emin olmak istiyorum. Bizden sakladığın her hangi bir şey daha var mı?" Annem de tereddüt ediyordu.

"Bana güvenebilirsiniz. Bu konu haricinde sizden sakladığım her hangi bir şey yok, olmayacakta." Babam kollarını bize doğru açınca annem de bende birbirimize bakıp koşarak onun kollarının arasına girdik. "Siz benim her şeyimsiniz. Ben sizsiz naparim?" Babam bize sıkıca sarıldığı zaman yuzumu onun boynuna gömdüm.

"Bensiz aile saadeti yaptığınıza inanmıyorum." Bir erkek sesi geldiği zaman kafamı hemen babamın boynundan kaldırdım. "Sizi küçük hainler ."

Gözlerim sevinçle parladığı zaman annem benden önce davranıp abime koşarak ona sarıldı. "Oğlumm." Hem ağlıyor hem de gülerek abime daha sıkı sarılıyordu. "Güzel yüzlüm." Saçlarını, yüzünün her zerresini öperken abim gülerek ona engel olmaya çalışıyordu.

KÖRPE ~Ölüm Getiren~Where stories live. Discover now