9.Bölüm

12 4 2
                                    

 Bana bakmaktan vazgeçmek istemiyordu ama sonunda pes edip cehennemin merdivenlerinden birkaç basamak aşağıya indi ardından bana bakmadan elini uzattı.

''Ayaz, burası neresi?''

Cevap yok.

''Pekala, sana güveniyorum.''

Cevap isterdim.

Uzattığı elini tuttum ve nazikçe elimi kavradı. Aşağıya inmeye başladık. Her basamakta daha fazla başım dönüyordu. Kulaklarıma uğultular geliyordu. Buranın havası da iyice kirli kokmaya başlamıştı. Üstümüzdeki kapı da kapanmıştı. Atmosfer azaldığından başım dönüyordu herhalde. Bir ara kendimle beraber Ayaz'ı da durdurdum. Merdivene ve Ayaz'ın eline sıkıca tutunmuştum, bayılırsam aşağıya düşmek istemiyordum. Kendimi toparlayıp yine sonsuz merdivenden aşağıya doğru ilerledik ve en sonunda merdiveni bitirdik.

 Ne varmış diye etrafa bakıyordum ki buranın gizli bir üs olduğunu gördüm. Merdiven basamaklarında da yazdığı gibi kocaman olan makinaların üstünde kendi boyutlarıyla orantılı PYHTON yazıyordu. Ayaz da telefonuna beni böyle kaydetmişti ama ne demek olduğunu ne sormuştum ne de araştırmıştım. Fakat tam o an sormak için Ayaz'ı dürtecektim ki etrafımıza insanlar toplanmaya başladı. Gerildim, gerildim, daireyi daralttıkça daraltırlarken gerildim. Ayaz'ı tutup merdivenlerden kaçmayı planlamıştım fakat bu insanlar o kadar da aptal değildi, merdivenin sonunu da otomatik bir kapıyla kapatmışlardı. Bu yüzden Ayaz'ın kolunun bir kısmını tutarken etrafımızdaki insanların bize bir şey yapıp yapmayacağını bilmediğimden yavaşça koluna yapıştım. Öyle çok sıkıyordum ki kolunu parçalayacaktım neredeyse. Bir şey de söyleyemiyordum korkudan. En sonunda değiştirilmiş bir ses konuşmaya başladı, bir anda irkildim.

''Hoş geldiniz.'' Küçük bir sinsi gülüş, ''Ayaz, dediğimi yaptın demek?'' Ayaz'ı tanıyorlar mıydı? ''Nereden buldun acaba bu zavallıyı?'' Zavallı mı? ''Baksanıza nasıl da ürkek ürkek bakıyor etrafına?'' Etrafımızdaki bütün insanlar aynı anda aynı tonda gülmeye başladı. Ben ise sesin nereden geldiğini çözmeye çalışıyordum. ''Her neyse çok uzatmayalım değil mi? Hem ayrılmak zor olabilir uzun sürede. Ama bu işi hızlı yaparsak belki de veda fırsatı bile olmadan sanki hiç var olmamış gibi birbirinizi unutabilirsiniz.'' Sesini en sinsi şekilde sundu. ''Tabii önce şu ürkek bakan göz unutacak seni.'' 

Burada ne oluyordu? Konuşan bu ses neyi ima ediyordu? Ayaz'ın gözleri doldu dolacaktı. Ben ise hala kolunda etrafa bakıyordum. Bir anda etrafımızda daire oluşturan insan topluluğu üzerimize gelmeye başladı. Ayaz'ın arkasına daha fazla saklandım, kolunu da parçaladım resmen. Ayaz ise dimdik duruyordu, yumruklarını sıkmış, sabit bir şekilde önüne bakıyordu. Sanki ben korkmuyorum, o yüzden de kolunu parçalamıyormuşum gibiydi.

 Tam o an ''Ayaz, bir şey yapsana üstümüze geliyorlar.'' dedim fısıltıyla. Cevap vermedi. ''Ayaz, yaklaşıyorlar!'' Cevap vermedi.

İnsanlar iyice yaklaşmıştı ve her tarafımdan bir anda ikişer kişi tutup kaldırdı. Sanki robot gibiydiler. Hareket bile edemiyordum bu demirimsi insanlardan dolayı. Sadece konuşma özgürlüğüm vardı.

Son bir kez ''Ayaz!'' diye bağırabildim ama yine cevap vermedi, işaret dilini kullandıysa da görmedim.

Bu insanlar beni götürürken yine etrafı inceleyip burada ne olduğunu kavramaya çalışıyordum. Beni bir anda hafif yatay bir kapsüle soktular. Ellerimden, ayaklarımdan ve belimden kelepçelediler. Üstüme de kapsülün cam kapağını kapattılar. Ben kapsülde bağırıyordum, çırpınmaya çalışıyordum ama Ayaz'ı göremiyordum. Ona da mı aynısını yapmışlardı? Gözlerimden yaşlar akıyordu, hem kendim için hem de ona da bir şey olacak korkusuyla... 

  Kapsül yavaş yavaş dönmeye başladı. Bu insanların duygularına işkenceydi. Öldüreceklerse eğer beni, diğer insanlara da bunu yapmışlarsa cidden ölüme giderken ki en kötü işkence bu sessizlik ve yavaş yavaş sürüklenme... Gidiyordum galiba artık bu dünyadan, son birkaç şey geçirdim içimden burun çekişlerim ve göz yaşlarım da eşlik ederken: Aylin en iyi arkadaşım oldu umarım her zaman Güney ile ya da onsuz mutlu olur ve benim bu halime üzülüp kahrolmaz, Güney hayatıma daha 1 ay kadar önce girse de onunla geçirdiğim her an çok eğlenceliydi, babam umarım bensiz hayatına devam edebilir ve annemi ben para yollamıyorum diye daha çok çalıştırmaz, annem de buna bir son vermek isteğini yerine getirse güzel olur onun için annemi de çok seviyorum, Ayaz...

Bazen cevap vermemesi çok korkunç, gizemli, anlaşılmaz kılan, utandığını gösteren bir davranış olsa da o sevdiğim Ayaz hep onun içinde olsun ve yaşasın, lütfen yaşasın. Benimle yaşasın. Ben daha yeni bulmuştum onu, daha yeni sahip olmuştum ona, bu kadar kısa sürede bitmemeli.

Bir anda kapsül durdu. Tam karşımda kapsülün camı olmasa burun buruna olduğumuz makine çalışmaya başladı. Hızlı bir şekilde uç tarafı -bana yakın tarafı- dönüyordu, ben ise daha çok ağlıyordum. Ama yavaşladı, yavaşladı, yavaşladı ve durdu makine. Yine ne olduğunu anlamamıştım. Şimdi bana ne yapmışlardı? Ne değişmişti?

Kapsül yine dönmeye başladı fakat bu sefer daha hızlıydı. Yine hareket ediyordu ama ileriye doğru ve yataylığı azaltılıyordu. Neredeyse dimdik bir konumdayken Ayaz'ı gördüm. Yerde dizlerinin üstüne oturmuş ağlamasının yerini hıçkırıklara bırakmış gibiydi. Olayın gerçek ciddiyeti işte şimdi belli oluyordu.

Biraz daha öyle durdu ve daha sonra içinde bulunduğum kapsüle doğru koştu. Kapsülün camına yapışmıştı, bir şeyler diyordu ama anlamıyordum çünkü ses geçirmiyordu. Fakat onu duymak istiyordum. Bunca zamandır zaten neredeyse hiç konuşmamıştı. Şu an sesini duysam belki kapsülden çıkacak güç gelirdi bana. Şu an sesini duysam belki daha güvende hissederdim. Şu an sesini duysam bana bir şey olmayacağını bilirdim ama duyamıyordum işte.

Ayaz, bir şeyler söylemeye devam ederken beni buraya hapseden insanlar ona doğru yaklaştı. Onu uyarmak istedim belki de ona da zarar verirler diye ama onu sadece geriye doğru sürüklediler, benden uzaklaştırdılar. Ayaz da direnmedi, sadece kollarını kurtarıp geldiğimiz merdivenlere doğru koştu.

 Kapı açıldı ve gitmeden işaret diliyle ''Geri geleceğim, endişelenme sevgilim.'' dedi.

Bedenimin hareket edememesi göz yaşlarıma etki edemediğinden umut dolu bir kaç gözyaşı kapsülün içine döküldü. Geri gelmeni bekleyeceğim, senden hiç şüphe etmedim sevgilim. Ama bizi bu noktaya getiren de sensin. Neden?

🚬🎧🚬

Bu bölüm biraz ortaya karışık mı oldu ne? Pek bi duygusallık yok yani ağlatmadı. Düzenlediğimde bunu dikkate alıp tekrar yazacağım. Beklemede kalın, iyi okumalar!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 20 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

PYHTONWhere stories live. Discover now