Bölüm 18

53 9 11
                                    

Sabah gözlerimi açtım. Kucağımda uyuyan Baran'ı gördüm. Gece hiç kımıldamamıştı bile. Şimdi ise hâlâ uyuyordu. Kısa bir süre sonra hareketlendi. Gözlerini açıp bana baktı. Sonra aniden yerinden kalktı. Yanlış bir şey yapmış gibi.

"İyimisin" Gözlerini bana çevirdi.

"İyiyim" diyerek yataktan kalktı dolaba yöneldi.

"Dün gece-" dolabın kapağını sertçe kapattı. Üzerime doğu geldi işaret parmağını sallayarak bana doğrulttu.

"Dün geceyi unut" bu adamın kafasında varmıydı gerçekten.

"N-nasıl unut iyimisin sen ya. Ben senin kullanacağın oyuncağın değilim! Gece koynuma gir sabah bağır çağır bu ne ya"

Derin nefesler alıp verdi.

"Daha fazla zorluk çıkarma unut. Bir daha böyle bir şey yaşanmayacak!" Arkasını dönüp kapıdan çıkacakken tekrar bana döndü.

"Haa bu arada dün sofrada yaşadıkların" iki adım atıp yanıma kadar geldi.

"Bak buraya senin evine benziyormu. Burası Koroğlu konağı hareketlerine dikkat et. Ayrıca abimle konuşmanı ne olursa olsun istemiyorum"

Bir adım daha atıp tam dibime girdi.

"Canını yakarım" Odadan çıkmıştı. Aklımda ise tek bir soru vardı abisi ile derdi neydi. Neden herkesten farklıydı ismini bile bilmediğim abisi...

*

Aşağıya indiğimde herkes sofradaydı. Selam verip baranın yanına oturdum abisi ise tam karşımda oturuyordu.

"Oğlum yiğit bugün şirkete gelicekmisin"

"Gelirim baba"

İsmi Yiğitti. En azından bunu öğrenebilmiştim.

"Yiğit" abisi bakışlarını bana çevirdi. Hafifçe boğazımı temizleyip devam ettim.

"Dün olanlardan ötürü özür dilerim." Yiğit alaycı bir sırıtışla bana baktı.

"Hayırdır Baran mı tembihledi seni maşallah kocanın sözünden de çıkmıyorsun"

Ukala herif....

"Hayır kimsenin beni tembihlediği falan yok. Kendimi ifade edebilirim kimsenin bana ne yapacağımı söylemesine de gerek yok. Sana olan saygımdan ötürü özürümü diliyorum gerisi sana kalmış"

Baran sinirle ayağa kalkıp gittiğinde Nermin annenin gözleri üzerimde dolaştı.

"Gelin kocanı yolcula"

Ayağa kalkıp barana doğru yöneldim. Askıdan aldığım kabanını ona doğru uzattım. O ise kolumdan tuttuğu gibi dışarı çıkardı beni.

"Ne yapıyorsun"

"Sana o adamla konuşmayacaksın demedim mi"

"Adam dediğin senin abin baran farkında mısın. Hem koroğlu konağına yakışır davran demiyor muydun sen al işte" beni daha çok kendine çekti

"Bak son uyarım konuşma onunla bı lafımı ikiletme mercan!" Gözlerimi uzun uzun inceledikten sonra kolumu bıraktı elimden kabanını alıp üstüne geçirdi. Arabasına binip gitti. Neydi abisiyle olan bu derdi neydi...

Konağa doğru yürüdüm. Odama çıktım. Televizyonu açıp biraz izledim, sıkıldım kitap okudum, Teresa çıkıp güzel manzarayı izleyip kahvemi yudumladım. Bir kaç dakika sonra kapı çalındı. Gülçin içeri girdi.

"Mercan baran telefonda seni istiyor" merakla yanın doğru yürüdüm telefonu aldım.

"Alo?"

"Napıyorsun" Baran beni mi soruyordu yoksa ben hayal falan mı görüyordum.

"Odadayım"

"At binmeye gidicem gelmek istermisin"

"E-evet yani şey olur" heycandan sesim titremişti

"10 dakikaya ordayım" telefonu kapattıktan sonra telefonu Gülçine uzattım.

"Mercan seni önemsiyor" yüzüne karamsar bir şekilde baktım.

"Baran kendinden başkasını düşünmez gülçin" Gülçin üzülerek odadan çıktıktan sonra bende üzerimi giyinmeye başladım. Siyah dar bir pantolon ve beyaz gömlek geçirdim üzerime. Ayağıma siyah çizmelerimi giyip boynuma bir fular bağladım. Hafif bir rimel ve fularımla uyumlu olsun diye bordo bir ruj sürdüm dudaklarıma. Abartmışmıydım. Her neyse temizlemekle uğraşamazdım. Çantamı alıp odadan çıktım. Baran konağın önünde arabasıyla beni bekliyordu. Kapıyı açıp arabaya bindim. Koltuğa oturdum. Baran beni inceledi. Ama baya fazla inceledi. Evet bence biraz abartmıştım.

"Fazla mı abartı olmuş" baran bedenini bana doğru çevirdi. Elini kaldırıp parmağını dudağımın üstüne koydu.

"Hayır sadece ruju biraz taşırmışsın"

Parmağı ile temizlemeye çalıştığında oldukça gerilmiştim kafamı hızlı bir şekilde çevirdim.

"Ben hallederim"

Bir yarım saat sonra çiftliğe gelmiştik. Baranı beklemeden arabadan indim. Gece' nin yanına doğru koştum. Kafasını okşadım yerdeki havuçlardan birini alıp ağzına doğru götürdüm. Baran arkamda durup beni izlemeye başlamıştı bile. Gecenin üzerine bindim. Ve atı sürmeye başladım. Baran ata binmemişti banklardan birine oturmuş beni izliyordu. Biraz geceyle gezindikten sonra attan indim. Baranın yanına doğru yürüdüm. Oturduğu bankın bir köşesine de ben oturdum. Derin bir iç çekip tenimde rüzgarın hafiften esişini hissettim.

"İstedin mi bu evliliği" baran yüzüme bile bakmadan kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Neden borcu ödeyip kurtulmamı engelliyorsun" sırıttı

"Ödeyebileceğini mı zannediyorsun"

Sustum haklıydı. Ömür boyu çalışsam da bu miktarı ödeyemezdim.

"Peki neden istemediğin birinin bu kadar çok peşine düşüyorsun defalarca kaçtım senden defalarca buldun beni"

"Beni tabiatım da kaybetmek yok hayatıma giren girmiştir. Bir daha çıkış yok"

"Ömür boyu birlikteyiz yani"

"Ömür boyu birlikteyiz" kısa bir iç çekti. Sonra ayağa kalktı.

"Gidelim geç oldu" peşine takılıp arabaya bindim. Konağa geldiğimizde bahçede oturan yiğide takıldı.

"Baran sen git ben bı çiçeklere su vereyim Gülçin unutmuştur" Baran kafasını sallayıp konağa doğru yürüdü. Bende Yiğite doğru ilerledim.

"Oturabilir miyim" Yiğit kafasını kaldırıp bana baktı. Beni beklemiyordu karşısında.

"Otur" soğuk sesiyle cevabını verdikten sonra yanına oturdum.

Boğazımı hafifçe temizledim

"Mercan seninle bir anlaşma yapalım mı ben sana bir soru sorayım sende bana ama cevaplamak zorundayız" merakla yiğite döndüm ilk defa bu kadar sakindi.

"Olur " onay verdiğimde tamamen bana döndü gözlerimin içine baktı.

"Mercan sen" sesi titriyordu "sen barana âşık mısın"

Şaşırmıştım böyle bir soru beklemiyordum. Çok derin bakmıştı gözlerime gerçekten gerçeği duymak istiyordu.

"Hayır değilim olmayacağım da" derin bir nefes verdi. Cevabım onu rahatlatmış gibiydi.

"Tamam sıra sende sor sorunu" aslında merak ettiğim o kadar çok şey vardı ki...

"Yiğit bana bilmediğim bir gerçek söyle ama öyle bir gerçek olsun ki bildiğime pişman olayım."

Merakla yiğitin cevabını bekliyordum oldukça gerilmişti.

"M-mercan" sesi çok titriyordu. Dudakları bir aralanıp bir kapanıyordu. Söyleyip söylememek arasında kararsızdı.

"Mercan babanın bize borcu yok"

Bir Mercan HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin