Bölüm 12

105 57 1
                                    

Baran Koroğlu. Hiçbir zaman çözemediğim o kişilik...

*

Gece yarısıydı, koltuktan hafifçe doğruldum, etrafa bi göz gezdirdim. Baran hâlâ uyuyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek yerimden kalktım ve Baranın başucunda dikildim. Hafifçe üzerine doğru eğilerek yarasına baktım. Bir sıkıntı görünmüyordu. Hemen yatağın diğer tarafına geçip Baranın yanına oturdum. Yüzünü uzun uzun inceledim. Evet Baran çok etkileyici bir insandı. Kahverengi gözleri kumral saçları ve kaslı bedeniyle hemen hemen her kızı etkiliyordu ben hariç. (Tamam evet kasları ve o gözlerinden biraz etkilenmiş olabilirim.)Barana olan hislerimi hiçbir zaman çözemiyordum. Ondan ne kadar nefret etsemde kalbimin bir köşesinde bir duygu vardı. Tarif edemediğim bir duygu. Konakta son olanlar oldukça tatsızdı kendimden nefret ediyorum. Karıncaya bile zarar gelse acıyan mercan barana o hançeri saplarken acımamıştı gözü dönmüştü adeta. O da herkes gibi korkularının esiri olmuştu. Baranı uzun uzun incelerken Baran birden gözlerini açtı. Hızla gözlerimi başka tarafa doğru çevirdim. Zorlukla yutkunarak kafasını bana çevirdi

"Ne işin var yanımda"

"Doktor yanında olmamı istedi bu gece biraz zorlu olacakmış."

"Gördüğün gibi iyiyim, yanımda olmanı istemiyorum"

"Ama benim yüzümden yaralandın yanında olmak zorundayım" Baran eliyle battaniyeyi sıktı. İçinden sabır dilediğini hissedebiliyordum. İnatçılığım onu sinirlendiriyordu.

"Bana ilk attığım mesajı hatırlıyormusun" Merakla yüzüne baktım kekeyerek cevap verdim.

"E-evet hatırlıyorum"

"İşte ben de sana şuan aynı şeyi söylüyorum Mercan. Sıkıntılarımı kendim giderebilirim senin yardımına ihtiyacım yok"

İşte baranın bu cevabı yüzüme tokat gibi inmişti. Yataktan hızlıca çıktım. Ve koltuğa oturdum. Baran uykuy tekrar dalmıştı ben ise hâlâ halının desenlerini inceliyordum.

*

Sabah olmuştu. Baran hâlâ uyanmamıştı. Ben ise sabaha kadar gözümü dahi kırpmamıştım. Koltuktan doğrulup yatağa doğru ilerledim. Baran daha uyanmamıştı. Fırsat bu fırsat diyerek gömleğinin düğmelerini açtım. Tam kremi sürecekken baran elimi tuttu.

"Ne yapıyorsun sen"

"Ben şey krem yaran-" sözümü kesti araya girdi

"Gerek yok ben hallederim" kremi eline verdim. Ayağa kalkıp onu izlemeye koyuldum. Tek elini kullandığından sürmekte zorlanıyordu. Üzerine doğru eğildim, elindeki kremi aldım. Kahverengi gözlerinin içine baktım.

"Bırak bana lütfen" sesini çıkarmadı bakışlarını kaçırdı. Bende yatağın ucuna oturup kremi güzelce sürdüm. Baranın bana olan bakışlarını fark edebiliyordum. Arada sırada ona bir bakış atıp yarasını sarmaya devam ediyordum. İşlem bittikten eşyaları topladım. Dolaptan bir kazak alıp Baranın giymesi için yardımcı oldum.

"Baran bak iyi değilsin o yüzden dinlen aşağı gelmene gerek yok ben kahvaltıyı buraya getiririm."

"Gerek yok aşağı inicem"

"Baran bak iyi değils-" sözümü yine kesmişti.

"Sana gerek yok dedim bir lafımı da ikiletme" Sinirle ayağa kalktım masanın üstündeki anahtarı aldım. Barana dönerek

"Dediğimi yaparım" dedim ve Baranın arkamdan bağırışlarını umursamadan odadan çıktım ve kapıyı kilitledim. Mutfağa gittiğimde barana çok güzel bir kahvaltı tepsisi hazırladım ve tekrar odaya çıktım. Baranın yanına gelip tepsiyi kucağına bıraktım. Baran kafasını kaldırıp bana baktı.

"Neden yapıyorsun bunu amacın beni öldürmek değilmiydi şimdi neden yardım ediyorsun" şok içinde yüzüne baktım ne saçmalıyordu yine

"Baran ne saçmalıyorsun ne öldürmesi"

"Dün yaptıklarını ne çabuk unuttun. Beni öldürerek benden kurtulabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun Mercan. O yüzden hiç kafanı böyle şeylere yorma"

"Benim amacım seni öldürmek falan değil Baran! Ben sadece kendimi korumak istedim" Baran alaycı bir sırıtışla gözlerini devirdi.

"Bu konakta kim sana zarar verecek, kendini kimden korumaya çalışıyorsun" ellerim titremeye başlamıştı. Cevap vermekte zorlanıyordum. Sustum ve arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim. Tam kapıdan çıkacakken Baranın sesiyle yerimde kalakaldım.

"İşte sen busun suçunu bile kabullenmeyen karaktersiz insan bi de böyle kahvaltı tepsileri falan yapmış. Senin göz boyamaktan başka bildiğin bişey yok" diyerek kucağında ki tepsiyi yere fırlattı. Söyledikleri karşısında öfke patlaması yaşıyordum sinirle arkamı döndüm.

"Nermin anneyle konuştuklarınızı duydum bana dokunmandan korktuğum için kendimi korumak istedim sadece anladınmı!" Sesim konakta yankılandı. Baranın yüzü kızarmıştı. Yataktan zorda olsa yanıma geldi. Gözlerimin içine baktı.

"Sen istemediğin sürece asla seni hiçbir şey için zorlamam, hiç tanımamışsın sen kocanı sana her zaman tanıtmama rağmen."

"Ben seni gayet iyi tanıdım merak etme" diye kulağına doğru fısıldadım. Sonra sözlerime devam ettim.

"Kırıp dökmeden başka bir işi olmayan şerefsiz bir adam"

"Beni sinirlendirmek istiyorsun ama inan umrumda değil bu yaptıklarından sonrada umrumda dahi olmayacak." Odadan çıktı ve ben yine sesizliğe yanlızlığa hapsoldum. Sinirle telefonumu alıp Murat beyi aradım.

"Alo Murat bey işleri hızlandırsak iyi olur dakka bile durmak istemiyorum bu konakta" Kısa bir telefon görüşmesi ardından terasa çıktım. Havayı derin derin içimd çektim

"Bekle Baran Koroğlu çok yakında Mercan Aydoğan kimmiş öğreneceksin" Keyifle kahvemi yudumlarken Mardin'in eşsiz manzarasını izlemeye koyuldum...





Arkadaşlar bölüm nasıldıııı...

Gerçekten emeklerimin karşılığını fazla alamıyorum destek olursanız çok sevinirim teşekkürler :)

Bir Mercan HikayesiUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum