"Değerli çalışanımız Sehun

Geçirdiğin küçük çaplı operasyon için Lowill Kimyasal ve Pazarlama Departmanı adına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşup işinin başına geri dönersin

Pazarlama Departmanı Müdürü

Na Sung"

Ve öylece nota bakakaldım. Hatta baya uzun süre baktım, en sonunda Chen bacağımı tekmelediğinde kendime gelebildim.

"Hasta olduğum için şirkete gitmediğimi sanıyorlar." dedim hayretle, bu gerçekten ilginçti.
"Zaten hastasın fakat bu konu üzerinde durabilmem için psikiyatri dalında uzmanlık almalıyım." Dediği şeyi duymamış gibi yaptım, ilgimi çeken başka şeyler vardı. Mesela kovulmamıştım, hatta üstüne bir de çiçek göndermişlerdi. Ve Sung'ın bunu isteyerek göndermeyeceğini bilecek kadar fazla tanıyordum onu. İşin içinde başkalarının olduğu barizdi.

"Kutuda ne vardı." Chen incelediği tırnaklarından kafasını kaldırıp elini cebini soktu, sonunda çıkardığında elinde duran telefonumu görüp yüzümü buruşturdum. O gece apar topar oradan kaçarken unutmuştum ve onsuz gayet mutluydum ben.

Telefonu yatağımın üstüne fırlattıktan sonra "Şimdi kalk." dedi Chen. Oturduğum yere biraz daha yayılıp kalkmak istemediğimi belirtmeye çalıştım.

"Kalk!"

Odamdan çıkmak istemiyordum, haklı sebeplerim vardı üstelik. O geceden sonra evdeki kime baksam bana acıyan gözlerle bakacaklarını düşünüyordum. Acınacak haldeydim ve bu beni hem sinirlendiriyor hem de utandırıyordu. Odam, berbat anılarla süslü olsa da, kendimi saklayabildiğim tek yerdi. Bu yüzden bir kere daha omuz silktim.

"Kalk diyorum sana!" Chen'in elleri ben daha ne olduğunu anlayamadan kollarımı kavradığında sağlam bir çığlık savurdum, "Seni göt kafalı çürüyeceksin burada!"

Debelenerek ondan kurtulmaya çalışsam da nafileydi, benim çığlıklarımı bağırarak savuşturuyordu. Öyle sıkı kavramıştı ki kollarımı beni sürüklerken az daha kollarımdan birinin çıkacağını düşündüm. Sonunda  ondan kurtulup kendimi odanın içine attığımda -evet kendimi odanın içine attım, hatta balıklama atladım öyle ki Chen bacaklarımdan tutmasaydı büyük ihtimal beynimi falan patlatacaktım- bu defa bacaklarımı kavradı.

"Hayır!" dedim o beni çekmeye çalışırken, "Gelmek istemiyorum!"

"Zorluk çıkarma bebeğim. Sen de istiyorsun biliyorum." Büyük bir kahkaha savurdu bunu söylerken, ellerimle son bir umut kapımın kenarlarına tutundum o ise yılmadan bacaklarımı çekmeye devam ediyordu.

"Sehun!" O bunu söylerken onu tekmelemeye çalıştım fakat başarılı olduğum söylenemezdi. "Sehun yeter!"

"Rahat bırak beni!"

"Sehun eğer biraz daha debelenirsen!" -tam bu anda bir tekme girişimi daha- "Seni öyle bir döverim ki belediye otobüslerine bedava binersin!"

Sonunda Chen'den kurtulamayacağımı anladığımda yapabildiğim en iyi şeyi yaptım, "Zaten." dedim debelenmeyi bırakıp. "Hiç kimse beni sevmiyor."

Derin bir iç ardından birazdan ağlayacakmış gibi burnumu çektim.

"Baksana şu halime," dedim dudaklarımı büzerek "annem bile benden daha az menapoz belirtisi gösteriyor. Jongin gitmeyeceğine dair söz verip gitti, Lay beni aldattı."

Hayali göz yaşlarımı silmek için ellerimi yüzüme götürdüm. Halk arasında buna duygu sömürüsü denirdi bense Oh Sehun'un gizli silahı diyorum.

Secrets // sekaiWhere stories live. Discover now