🪷16 ve 17🪷

0 0 0
                                    

Zhao Jiangui nasıl açıklaması gerektiğini bilmiyordu.

Tahmin ettiği bu anın bu kadar çabuk geleceğini düşünmüyordu.

Xiao Lin, Ji Han'a açıklamak için büyük çabalar sarf ediyordu, " Jiazhou, bu alt birimden kişi ve Zhao Jiangui sadece sohbet ediyorlardı, sadece istiyorlardı ki... "

Ji Han soğukça konuştu, " Sana sormadım! "

Xiao Lin zorla ağzını kapattı ve yana çekildi.

Ji Han bakışlarını bir kez daha Zhao Jiangui'ye çevirdi, " Sana sordum. "

Zhao Jiangui zaten şu an açıklamanın bir olasılığı olmadığını biliyordu, ancak bu nihai hamleyi ciddi olarak düşünmüyor değildi.

Kitapta onunla arasında bir duvar olması gerektiği yazıyordu.

Ji Han kapanın yanında duruyordu ve arkasında iki tane zarif görünümlü hizmetçisi vardı. Zhao Jiangui'nin duvar olarak kullanacağı kişinin yanına gitmesi gerekiyordu, ancak o zaman planları ise yarayacaktı.

Zhao Jiangui dedi ki, " Buraya gel, sana neler olduğunu söyleyeyim. "

Ji Han yerinde kıpırmadan kasvetli bir şekilde ona bakıyordu.

Zhao Jiangui biraz düşündü, sonra konuşmaya devam etti, " Küçük bir mesele var. Bence başkalarının duymasını istemezsin. "

Ji Han, " İşleri açık ve samimi bir şekilde yürütüyorum, başkalarının bilmesine izin veremeyeceğim hiçbir şey yok. "

Zhao Jiangui konuştu, " Yaşam ve ölüm birbirini takip eder. "

Ji Han anında üzerine gelmişte.

Zhao Jiangui'nin arkasında bir duvar vardı.

Ji Han, öfkeyle dişlerini gıcırdattı ve:

" Sen, gerçekten ne söylemek istiyorsun! "
Güzel, attığı ilk adımı zihnime kaydettim.

İkinci adımında ise, onu hazırlıksız yakalamalıydım.

Zhao Jiangui Ji Han'ı yanına çağırdı, " Gelmelisin ki kulağına fısıldayabileyim. "
Ji Han, "......"

Zhao Jiangui, " Hayat ve ölüm... "

Ji Han'ı yüzü, kulağına fısıldayacak kadar yaklaştığı için ifadesidir, " Çabuk söyle."

Konuşması henüz bitmeden Zhao Jiangui onun bileğini tuttu ve onu duvara itmek için elleriyle tutarak bileklerini kavradı.

Ji Han'ın sırtını duvarın yüzeyine sertçe vurdu, bu son derece acı vericiydi. Kalbindeki öfke bir anda fışkırmıştı, bu kişiyi önüne alıp parçalara ayırmak istiyordu. Vurmak için elini kaldırmak üzereyken, Zhao Jiangui çenesini parmağıyla, başparmağının arasına alıp tuttu, gözlerinin önüne doğru yaklaştı.

Ji Han hareket edemiyordu.

Ona gözlemlerini göre, ona bu kadar yaklaşmaya cesaret eden kimse olmamıştı.

Dahası bu..bu yetişkin bir adamdı.

Sadece Ji Han da değil odadaki herkes aptallaşmıştı.

Zhao Jianguide buna dahildi.

Kitapta yazılan, bir sonraki adımda....onu öpmek olmalıydı.

Onu nasıl ölmeliyim, ah. Yüzünü öpebilirim, dudaklarını öpebilirim hatta alnınıda öpebilirim. Basit bir öpücük aynı zaman eğik olarak verilen bir öpücüktür! Onu ne kadardır öpüyordu!Sadece bir saniye ve bir süreliğine mi! Öpuştüklerinde onu öpmeye devam ediyor muydu yoksa hareket etmeyi bırakıyor muydu! Ama durmak ve kıpırdamamak o kadar kötü ki, yaa!

Neden bu kısmı yapmadılar!! Sana ne faydası var!!!

Zhao Jiangui'nin kalbindeki heyecan bir fırtına yükseliyordu. Ancak yüzünü ger çekilip Ji Han'ın ciddi yüzünü bakarak ciddileştirebiliyordu.

Ji Han'ın yüzü gözlerinin önündeydi.

Zhao Jiangui, Ji Han'ın görünümünün tatsız bir hale geldiğini farketti. Ancak yüzünde her zaman kasvetli bir ifade vardı. Gülümserse daha da yakışıklı olabilirdi.

Sonuç olarak Zhao Jiangui, Yue Qingqing'in kendisine söylediği sözleri hatırladı.

Dudaklarının kenarlarını zorlukla kıvırdı ve Ji Han'a gülümsedi.

Ji Han, "......"

Zhao Jiangui, "......"

Ji Han, "......"

Zhao Jiangui, "......"

Zhao Jiangui kalbini kaybetti, gitmesine izin verdi ve arkasına dönerek:

" Önce yavaşça gideceğim ve bir dakika sonra döneceğim. "

Ji Han, "......"

Ji Han, " Sen hastamısın veya değil misin!!! "

~*~*~*~*~*~*

Ama Zhao Jiangui çoktan kapıdan çıkıp kaçmıştı.

Ji Han uzun süredir şaşkınlık içindeydi, aniden odada halen birkaç kişinin öldüğünü hatırladı.

Xiao Lian'e ve o iki hizmetçisi bakmak için yine o kasvetli yüz ifadesine geri döndü.

Biraz daha yaşlı olan hizmetçi göğsünü örttü ve panikden dukaları uyuşmuş bir şekilde, yere düştü.

" Ah bu sabah bu hizmetçi yemek yemeyi unuttu ve aniden tüm vücudum zayıfladı ve gözlerim karardı hiçbir şey göremiyorum "

Ji Han, "...... "

Biraz daha genç olan hizmetçi zaten paniklemişti.

Herkese bir yenilgiyle bakıyordu, sonunda gozlerini kapattı. Ablasının yanına gümbürtülü bir şekilde çöktü.

Ji Han, "......"

Xioa Lin son derece gergindi,

" Jiazhou bu mesele gerçekten düşündüğün gibi değil. "

Ji Han, " Hangi yol önemsiz olursa olsun. "

Herkes öpüşme anlarını anlarını gördüğünden beri sessiz kalmaları için onları öldürmesi gerekiyordu.

Xiao Lin alarma geçmişti,

" Zhao Daxia o...o sadece...o sadece bize ne yemeyi sevdiğinizi soruyordu, ah."

Ji Han, " Ne yemeği sevdiğimi mi? "

Xiao Lin tekrar ve tekrar başını sallıyordu,

" Zhao Daxia size özel olarak yemek pişirmek istiyor. "

Ji Han, "......"

~*~*~*~*~*~*

~ Umarim bebeğim zehirlenmez.🧡 ~
~ Bebeğimiz aşık oluyor 🧡~

🪷The Wrong Way To A Demon Sect Leader/ İblis Sekt Liderine Giden Yanlış Yol 🪷Where stories live. Discover now