KAYIP GEZEGEN 16. BÖLÜM: KIVILCIM

1.6K 128 50
                                    

"Bir mum yakıyorduk ve o mum giderek azalıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Bir mum yakıyorduk ve o mum giderek azalıyordu. Yandığı kadar eriyordu, eridiği kadar azalıyordu ve en sonunda mum tamamen bitiyordu. Tıpkı aşkı tadan kalbimiz gibi..."

KAYIP GEZEGEN 16. BÖLÜM: KIVILCIM

Gözlerim telefon ekranımda ve Barlas'ın kapısında gidip gelirken kapıya ulaşan motor sesiyle arkasına saklandığım duvara iyice sindim. Çağırdığım pizzacı sonunda gelmişti! Pizzacıyı karşılayan ise çatık kaşlarıyla kapıyı açan Barlas olmuştu. Pizzacıya ne söylediğini duyamasam da kapıyı kapatıp içeri girdiğinden pizzayı reddettiği anlaşılıyordu. duvarın arkasından hafifçe çıkarak bir iki adım atıp pizzacıya doğru dudaklarımı araladım.

"Pişt!"

Pizzacı etrafına bir bakış attıysa da duvarın arkasına sinmiş bedenimi fark edememişti. Fısıltımı biraz daha yükselttim.

"Sana diyorum! Sağa bak sağa."

Elinde pizza kutusuyla şaşkın bakışlar atan çocuk siyahlar içindeki bedenimi nihayet fark edebilmişti.

"Bana mı dedin abla?"

Panikle parmağımı dudağıma bastırarak "Şışt." Gibi bir ses çıkarttım. Fısıltılarıma neredeyse bağırarak cevap verecekti. İçimden sabır dilenerek başımı salladım.

"Evet sen. Buraya gelir misin?"

Pizza kutusunu taşıyan çocuk dehşete düşmüş gibi şaşkınlıkla başını sallayarak saklandığım duvara doğru adımladı.

"Bu pizzanın ücretini ben ödedim. Yani ben sipariş verdim."

"A-Afiyet olsun."

Derken pizza kutusunu tutarken titreyen elleri, kutuyu ellerim arasına bırakmıştı.

"Sağ ol ablacığım. Bu aramızda tamam mı?"

Çocuk başını salladıktan hemen sonra koşar adım yanımdan uzaklaştı. Omuz silkip umursamaz bir ifadeyle internetten bulduğum tavuklu pilavcının numarasını arayarak yarım porsiyon  tavuklu pilav siparişi ve büyük boy ayran siparişi verdim. Tabii yine aynı adrese. Sipariş verdikten hemen sonra duvarın kenarına kurulup kucağıma pizza kutusunu almış ve iştahla yemeğe başlamıştım. Bugün yemekten çatlamazsam bir daha çatlayacağımı sanmıyordum. Biliyorum şu an delirdiğimi düşünüyor olabilirsiniz ama yapamadım. Evde durup onların karşımdaki evde baş başa ve huzurlu olmasına dayanamadım... Batu'ya sabah gelmesine karar verdiğimi söyledikten hemen sonra soluğu telefonum ve cüzdanımla birlikte ardına saklandığım bu duvarda almıştım. Duvarın köşesi kör noktaydı ve yalnızca kapıyı görebiliyordum. Gerçi kör nokta olmasaydı da siyahlar içindeki bedenim pekte fark edilir bir halde değildi. Son kalan pizza dilimini dudaklarıma götürürken başımı iki yana sallayıp sessizce kıkırdadım. Ah aşk ah! Sen nelere kadirsin? Hatta Barlas Korhan nelere kadir demek daha doğru olabilirdi. bundan beş yıl önce Güneş'le tek derdimiz ödeyeceğimiz kira ve okuduğumuz bölümken birde aşk çıkartmıştım başıma. Beş yıl önceki Adel karşıma geçse ve sen beş yıl sonra seni unutmuş sevgilinin evinin duvar kenarına saklanıp karısıyla kaldığı için buz gibi havada geleni gideni arayıp onları rahat bırakmayacaksın dese sanırım koca bir kahkaha patlatırdım. Zira aşktan bir haber Adel Rana Arın bir erkek için uykusuz kalmayacağı gibi donmayı da göze almazdı. Tabii o bir erkek değildi yalnızca. O Barlas Korhan'dı Adel Rana Arın'a aşkı tattıran Adam, acıyı, kaybedişi, hissedişi tattıran adam. O sıradan bir adam olmak için fazla sıra dışıydı. Aşkta sıra dışı değil miydi zaten? Düşüncelerimin arasında ellerimi birbirine sürtüp ısıtmaya çalıştım ve o sırada bir motor daha bahçeye yanaştı ardından yeni bir kurye elindeki sıkı bağlanmış poşetle kapıya doğru adımladı. Kapı yeniden çaldığında Barlas'ın uyku mahmuru ve yüksek sesi kulaklarıma doldu. Biraz önce sessiz konuştuysa da bu kez sesi yüksek çıkmıştı.

SİRİUSWhere stories live. Discover now