Hediye

10 0 0
                                    

Bölüm 6
Eve gittiğimde kendimi yorgun hissediyordum o yüzden önce şirkete gitmeden bir kahve yaptım.İçtikten bir saat sonra üstümü şirkete gitmek için değiştirdim.Bir çanta hazırladım.Muhtemelen bugün şirkette sabahlayacaktım çünkü ünlü bir proje üzerinde çalışıyordum ve tatile gideceğim için çalışıp,yarılamak istiyordum.Çantamın fermuarını açtım ve içine kulaklığım,diş fırçam,diş macunum ve ağız bakım suyumun olduğu küçük bir çanta yerleştirdim.Daha sonra belki üzerimdeki kazaktan sıkılırım ne olur ne olmaz diye yuvarlak yaka bir uzun kollu tişörtümü koydum.Mutlaka içinde üç kitap kitap koyduğum seyahat boy çantamı,ipadımi,küçük klavyemi koydum.Imac şirkette vardı zaten o yüzden tekrardan dizüstü bilgisayarımı koymadım.Bu kadarı yeterliydi sanırım.Fermuarı kapatıp,mutfağa gittim.Çantam sırt çantasıydı o yuzden rahatça üzerimi değiştirip en sevdiğim siyah montumu giyebilirdim.İçeriye gidip kahve makinemin cezvesini yıkayıp kurulama yerine koydum.Herşeyi kontrol ettim,açık unuttuğum birşey var mı,dağınık birşey var mı,,tüm ışıklar kapalı mı diye.Daha sonra çantamı,arabamın anahtarlarını ve montumu alarak kapıdan çıktım.Kilitleyip,şifreyi de girdikten sonra herşey tamamdı.Arabama binip,şirkete doğru yola koyulurken bir yandan da müzik dinliyordum.Araba kullanmayı gerçekten çok seviyordum.Şirketin otoparkına geldim ve arabamı kilitleyip ofisime doğru yola koyuldum.Kapımın önünde Evrim'i gördüm ve birbirimize gülümsedik.
''Hoşgeldiniz Tilbe hanım.Nasılsınız?''
''Hoşbuldum Evrim.İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın?''
''Ben de iyiyim efendim.Hazırlıklı gelmişsiniz sabahlayacak mısınız?''
''Evet.Üzerinde çalıştığım projeden bahsetmiştim sana geçenlerde.Onun üzerinde çalışacağım.Biliyorsun tatile gideceğim.''
''Evet efendim.Sizin için çok mutlu oldum.Uzun zamandır tatil yapmıyordunuz.''
''Aynen bakalım.Bu arada ben geldikten sanırım bir ay sonra sende izin kullanacak mısın?''
''Şu an için gerekli bir durum yok efendim.Bakalım eğer eşimle konuşup,onun da işlerini halledebilirsek neden olmasın?''
''Tamamdır.Ben dönünce tekrardan konuşuruz bu konuyu.''
''Tabii ki.Bu arada kahve içer misiniz?''
''Bir saat önce içtim.Bugün yorgun olacağım için muhtemelen içeceğim tekrar zaten zorlamayalım.''
''Nasıl isterseniz.''O masasına geçti ve bende odama geçtim.Üzerimdeki montu askılığa astım ve çantamı dolabıma koydum.Bilgisayarımı açtım ve bugün hangi toplantılar ayarlanmışsa ona göre plan yapmak için işe koyuldum.Bu arada Ahmet'e iyi olduğumu ve şirkete geldiğime dair mesaj yazdım.Ayrıca yarın için randevu oluşturduğumu artık kapak için gelmesi gerektiğini söyledim.Beş dakika sonra cevap geldi.
''Tamamdır canım yarın görüşürüz o zaman.Sen bugün akşam eve mi döneceksin?''
''Hayır şirkette sabahlayacağım..''
''Şaka mı yapıyorsun?''
''Hayır bir sürü işim var tatile gitmeden önce halletmek istediğimi sana söylemiştim.''Kaşlarımı çatarak yazıyordum çünkü kendimi sorgulanıyormuşum gibi hissediyordum.
''Tilbe böyle birşeye gerek yok.Güvenli mi orada kalman?''
''Yedi yirmi dört kapımızın önünde güvenlik var Ahmet merak etme.Şu an gerçekten bu konuşmayı yapacak zamanım yok.Sonra konuşalım.''
''Peki.''Telefonumu yanıma koyduktan sonra online görüşmeleri hallettim.Pek çok yeni yazar ile görüşmüştüm.Bazıları oldu bazıları olmadı.Daha sonra şu yeni proje üzerinde çalışmaya başladım.Yeni bir kütüphane açma projesi ve dizaynını kendim yapıyordum.Eğer hayata geçirebilirsem benim için dönüm noktası olacağı kesindi.Daha acıktığımı fark ettim ve yirmi sushi tabağı ve yanına kola söyledim.Bilmiyorum neden ama japon mutfağına ve çin mutfağına karşı ayrı bir sempatim vardı.Arada yarım saat geçti ve sushim gelmişti.Bir sushimden yiyor bir yandan da kütüphane için çalışırken saatin akşam olduğunu yeni fark ediyordum.Gerçekten buraya bir gibi gelmiştim ve şu an saat sekizdi.Yani sekiz saattir çalışıyordum ve artık beynim patlayacak gibiydi.Sanırım biraz dinlenebilirdim.Kapıyı açıp dışarı çıktığımda Evrim masasında çalışıyordu.
''Evrim?''
''Buyrun Tilbe hanım?''
''Sen neden çıkmadın?''
''Bugün eşim geç çıkacakmış iş yerinden hazır sizde buradayken birlikte kalabiliriz diye düşündüm ama rahatsızlık vermemek için size söylemedim.''
''Ne rahatsızlığı Evrim olur mu öyle şey?Eşin kaçta çıkacak ki?''
''Gece vardiyasına kalmış.Ama ben şimdiye kadar bilmiyordum.Sabah gelecekmiş eğer izniniz olursa eve geçeyim ben de.''
''Tabii ki.Zaten beşte çıkman gerekiyordu.''
''Teşekkür ederim.''Bilgisayarını kapattı ve montunu alabilmek için askılığa doğru yürüdü.Morali biraz bozuk gibiydi.Meraklanmıştım ben de.Bir sorun mu vardı acaba?
''Evrim?Bir sorun mu var?Biraz mutsuz gibisin.Evde mi birşeyler oldu?''
Dalgın bakışlarla bana dönerek,''Hayır efendim.Sadece bu aralar eşimin işinden dolayı fazla görüşemiyoruz ve bunu biraz dert ediniyorum.Zor oluyor yani.''
''Ne iş yapıyordu eşin?''
''Polis efendim.''
''Anladım.Allah kolaylık versin canım.Çok zor meslek gerçekten.Gecesi gündüzü olmuyor bildiğim kadarıyla.''
''Öyle.''diyip başını salladı.Bu sırada çantasını da alarak bana vede etti ve dışarıya çıktı.Arkasından hüzünlü gözlerle bakıyordum.Gerçekten üzülmesini istemezdim.Böyle bir çalışanı bulmak bu devirde çok zordu ve Evrim ile bu işi kurduğumdan beri çalışıyordum.Umarım herşey yolunda gider diye düşündüm.Daha sonra telefonuma baktım ve yarım saattir hiç dinlenemediğim fark ettim.Evrim ile kafam bozulmuştu.Gidip biraz ofisteki koltuğa otursam iyi olurdu.Ayaklarım ayakkabının içerisinde şişmişti çünkü.Koltuğa oturup telefonumu elime aldım.Ahmet ile olan mesajlaşmalarımıza girdim sonunda sadece 'Peki.'yazan mesajı gördüm bu öğlen yazmıştı ve şu ana kadar hiç mesaj yazmamıştım.Trip mi atıyordu yoksa ben mi yanlış anlıyordum acaba?Ahmet'in adına bastım ve arama tuşuyla çalma sesini dinlemeye başladım.Dördüncü çalışta açıldı.
''Efendim?''Sesi buz gibiydi.Gerçekten bana trip atıyordu.
''Hayatım?''
''Efendim?''
''Lütfen efendim demeyi keser misin?Bana trip mi atıyorsun?''
''Hayır sana neden trip atayım ki?''
''Bilmem ofiste kalmaya direttim diye mi kızdın?''
''Hayır.Benim sözümün bir önemi yok nasıl olsa.Benim kızmış olmam seni neden etkiliyor anlamadım şu an.''
Gerçekten.Bana trip atıyordu.Önce kaşlarımı çattım ama sonra komiğime gitti.
''Aman da aman.Bana tripte atarmış.''
''Hiç de bile.''
''Aman da aman Ahmet'im bana tripte mi atarmış?''bu sırada ben gülünce onunda güldüğünü işittim.
''Şu an sinirliyim sana.Güldürmesene.''
''Aman da aman sevgilisine sinirli miymiş?''artık kahkahalarla gülümsüyordum.
''Aşağı gel de beni buradan al bare.Güvenlik izin vermiyor benim içeriye geçmeme.''
''Ne?''
''Aşağıya gel.''
''Ne yani sen bunca zaman bana trip atarken bile aşağıda mıydın?''
''Sokakta mı buldum kızım ben seni?Ölürdüm  meraktan.İşten çıkıp buraya geldim.İki saattir kapıdayım.''
''Ne?!''artık gerçekten içim eriyordu.Seviyordum ben bu adamı yahu.
''Geliyorum bekle.''
Aşağıya indiğimde güvenliğin kapının önünde Ahmet'e sert bakışlar attığını gördüm.
''Selam.''
''Selam.''
Güvenliğe döndüm ve ''Ahmet içeri girebilir sıkıntı yok.''diye gülümsedim.
''Kusura bakmayın Tilbe hanım ben kendisini tanımadığım için almadım.''
''Anlıyorum sıkıntı yok.''
Ahmet'e dönüp elini tuttum ve içeriye aldım.
''Neden daha önce söylemedin geldiğini?''
''Çalışıyordun bölmek istemedim.''Ofisime girdik ve kapıyı kapattım.
''Ahmet?''Ahmet bu sırada ofisimi inceliyordu.Bana bakmadığı için dikkatini çekmek üzere ona doğru bir adım attım.
''Ahmet?''
''Hm?''diyip bana doğru döndü ve onu öptüm.Bir an şaşırsa da ellerini belime sarıp beni kendine çekti.Beni sanki sussuz kalmıştı da suyu sonunda bulmuş gibi öpüyordu.İçim içime sığmıyordu ve ben bu hissi çok ama çok sevmiştim.Bir adım geri çekildi ve,''İşte seni affetmem bu kadar kolay.Kızmıştım sana normalde aklımda binbir türlü azarlama ifadeleri vardı.Ama şimdi...''
''Şimdi?''
''Unuttum ya.''diyip kafasının arkasını kaşıdı.Çok tatlı görünüyordu.Küçük bir oğlan çocuğu gibi.Kahkaha attım ve ona sarıldım.
''Seni kızdırmak istemedim.Sadece işleri halletmem gerekiyor.Şirketin güvenliği benim evin güvenliğinden bile daha iyi merak etme.''
''Hm..''Yüzünü boynuma gömdü ve öptü.Gerçekten küçük bir çocuk gibiydi.
''Yemek yer miyiz?''
''Olur yeriz.''
''Ne söyleyelim?''
''Benim için fark etmez bir iki saat önce sushi yemiştim zaten.''
''Canın birşey istiyor mu?''
''Sanırım sana uyarım sen ne istersen.''diyip masama doğru yürüdüm.Ahmet o sırada telefonunu çıkarmış menüyü inceliyordu.
''Hint yemeği sever misin?''
''Ne olduğuna bağlı.Akşam için çok baharatlı olur.Noodle söylebilirsin istersen aşağı tarafta muhteşem noodle yapan bir yer vardı.Henüz gitmek nasip olmadı.Reklamlardan gördüğüm kadarıyla güzele benziyordu.''
''Bakıyorum.Tamam buldum.Neli söyleyelim?''
''Etli ve sebzeli.''
''Tamamdır.Yanına karides cipsi ve limon soslu çıtır tavuk ekliyorum.''
''Tamamdır.''
''Bu sırada bilgisayardan proje ile ilgilenmeye devam ediyordum.Ahmet siparişi verdikten sonra koltuğa oturdu ve beni izlemeye başladı.Birkaç dakika öyle dalmışım ki Ahmet'in orada olduğunu bile unuttum.
''Tilbe?''Yerimden sıçrayarak,''Hmm?''
''Sen benim burada olduğumu unuttun mu yoksa bana mı öyle geliyor?''
Dişlerimi göstererek ona gülümsedim ve,''Özür dilerim ama projeyle ilgilenmem gerekiyor.''
''Anladım.Bu projenin ne olduğundan bahsetmek ister misin?Belki yardımcı olabileceğim birşey bulurum.''Koltuktan kalkıp yanıma geldi ve yanda tuttuğum küçük sandalyenin üzerine oturdu.Boyu uzun olduğu için bir tık komik görünüyordu.Ama aldırmadım ve ona projeyi anlatmaya başladım.
''Şimdi,bir kütüphane kurmayı düşünüyorum ama içerisinde orjinal ve lüks kitaplar olacak.Özel baskılar.Tabii normal kitaplara da yer vereceğiz ama öncelik özel basımlar olacak.''
''Özel baskı derken?''
''Şimdi normal bir kitaba nasıl bir özel basım yapabiliriz?Görüntüsünü güzelleştirmem.Maksimum görüntü kalitesi yani.Mesela örnek olarak geçen hafta gerçekten çok güzel fantastik romanlar yazan bir yazar ile anlaştım.Kapağı daha uygun olanlar da olacak.Daha lüks,kapağı,sayfaları,yan boyamaları gibi maksimum süsler içeren şeylerde.Zaten anlaştığım çok fazla yazar var ve bunun için ayrı olarak konuştuk.Çizimlerini ben yaptığım ve göze gerçekten güzel gelmesi kaydı ile hepsi kabul etti.''
''Lükse önem veren birisin.''Bunu soru sorar gibi değil de olan bir gerçekten bahsediyormuş gibi söylemişti.
''Tabii ki kim lüksü sevmez ki diymi?''
''Aynen öyle.''Daha sonra yemeğimizi getiren güvenliği kapıda gördüm ve gidip yemeği aldım.
''Teşekkür ederim.''
''Rica ederim Tilbe hanım.''Güvenlik gittiğinde Ahmet ile ortadaki masaya oturduk ve yemekleri ortaya koyduk.
''Seviyorsun japon mutfağını.''
''Çok seviyorum.Japon,Çin,Kore..''
''Bir gün gidelim seninle Kore'ye.Ben gitmiştim bir iki kere.''
''Yaa gerçekten mi?''
''Evet gerçekten.Çok da beğenmiştim.Yemeklerini falan da seviyorsun zaten sıkıntı çekmezsin.''
''Sürekli noodle'da zor ya..''
''Sadece noodle yok canım.Bir sürü şey var.''
''Öyle gerçi.Neyse önce Dubai işini halledelim de.''dedim gülümseyerek ona bakarken.
''İş değil ama bu..''o da gülümsüyordu.
''Biliyoruz herhalde o anlamda söylemedim ben de zaten.''
Kalkıp burnumu sıktı ve gülümsedi.Yemek yedik ve kalan herşeyi çöpe koyup dışarıya götürüp,attık.Daha sonra Ahmet yanıma gelip beni öptü.''Gideyim ben rahat rahat çalış sen de.''
''Yine kapının önünde mi bekleyeceksin?Öyle yapacaksan sana bir oda ayarlayayım orada dinlen bare.''
''Gerek yok.Arabada beklerim.''
''Ya sen beni neden sinirlendiriyorsun bu kadar?Dediğimi yapsana sen.Hatta eve gitsene.''
''Hayır gitmeyeceğim.Ya ben gidince birşey olursa?Gece sabaha karşı bir sürü olay oluyor burada.''
''Yok hayatım olmaz.Güvenlik var.İçeride olduğunu bildiğim alarmımız var.İki dakikada geliyor polis hiç sorun olmuyor valla.''
''Yine de-''
''Ahmet lütfen ama.''
''Off..Tamamdır.Ama bak birşey olursa önce alarma basıyorsun sonra beni arıyorsun ne olursa olsun.Saat kaç olursa olsun.''
''Hayatım neden sanki peşimizde silahlı adamlar varmış gibi konuşuyorsun?''
''Şu an olmayabilir ama belki ileride olur.''Bir iki saniye yüzüne baktım ve ne söylediğinden emin mi acaba diye kontrol ettim.Paranoyak gibi davranıyordu çünkü.
''Şaka mı yapıyorsun sen?''
''Nereden anladın?''diyip bana gülümsedi ve burnuma öpücük kondurup gitti.Bu adam hem deli hem manyak hem de delicesine sevimliydi.Gülerek başımı sağa sola salladım ve işimin başına döndüm.Yaklaşık üç saat daha çalıştıktan sonra gece yarısı olmuştu bile.Kafamı ve omuzlarımı gevşetmek için hareket ettirdim.Biraz bacaklarımı açmak için ayağa kalkıp mutfağa gidip kahve yaptım.Geri gelip balkona çıktım ve bir sigara yakıp kahvemi içtim.Buradan manzara çok güzel görünüyordu.Hava da ılıktı tam mevsimiydi.Umarm Dubai'nin de havası iyidir.Gerçi çok sıcak diye biliyorum ama yine de belki şansımız bizden yana olur.Kahvemi içip fincanımı yıkayıp makineye koydum ve sigaramı çöpe döktüm.Tekrar ofise gittim ve aslında bu kütüphane işini gerçekten hayata geçirmekte olduğuma karar verdim.Çünkü çok çalışmıştım ve bu kadar emeğin boşuna gitmesini istemiyordum.Daha sonra biraz dinlenmek için koltuğuma oturdum.Masaj yapan bir koltuk almıştım bir yıl önce ve hala muhteşem görünüyor ve inanılmaz kullanışlıydı.Biraz dinlenmek için oturdum ve gözlerimi kapattım.Gerçekten yorulmuştum.Kafamı koydum ve biraz uyuyayım dedim.Tekrar uyandığımda saat gece üçtü.Telefonumda bir yeni mesaj vardı.
''Beni müsait olduğunda ara.Önemli bir konu.''Mesaj babamdandı.Normalde fazla konuşmazdık ve o asla bana mesaj falan atmazdı ama demek ki gerçekten önemliydi.Ne olduğunu merak etmiştim.Sabah arardım artık.Daha sonra Ahmet,mesaj attı.
''Canım ben yatıyorum.Dediğim gibi ne olursa olsun saat kaçta olursa olsun beni ara.''
''Tamam canım merak etme.İyi uykular.''
''İyi uykular.Seni seviyorum.''
Biraz dinlendikten sonra sabaha kadar çalıştım artık projeyi bitirmiş sayılırdım ve gidip biraz eve uyumak istiyordum.Saat sabahın altısıydı ama hiç uyumadığım için uyuyabilirdim sanırım.Önce Ahmet'e mesaj attım eve döneceğime dair.Uyurken ararsa merak etmesin diye.Daha sonra bilgisayarımı kapattım.Eşyalarımı çantama koydum ve arabama doğru yürümeye başladım.Araba kullanırken gözlerimin dikkatli olması gerekiyordu o yüzden önce bir şarkı açtım daha sonra yoldan geçerken bir kahve satın aldım.Gerçekten kahve çok iyi gelmişti.Eve girdiğimde saat altı buçuk olmuştu.Ellerimi yüzümü yıkayıp pijamımı giydim ve yatağa uzandım.Artık gerçekten uykuya ihtiyacım vardı.
Gözlerimi açtığımda yatakta olduğumu fark ettim.Yan dönüp telefonumu aldım ve saate baktım.11:40.Altı saat uyumuştum bence yeterliydi.Kalkıp elimi yüzümü yıkadım.Saçlarımı taradım.Ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim.Esnerken bir yandan da telefonuma bakıyordum.Ahmet mesaj yazmıştı.
''Sanırım uyuyorsun.Ben kliniğe geldim.Müsait olunca yazarsın canım bana.Seni seviyorum.''
Gülümseyerek cevap yazdım.''Şimdi uyandım.Bugün evde olacağım.Ben de seni seviyorum.İyi çalışmalar.''
Cevap olarak bir kalp emojisi gönderdi.Daha sonra kahvaltımı hazırladım,çay koydum ve yanına patates kızarttım.İki tane de yumurta haşlayınca mükellef bir sofra oldu.Bir yandan kahvaltımı yapıp bir yandan da televizyonu açıp dizi seyrediyordum.Evde tembellik yapmayı özlemiştim gerçekten.Kahvaltımı bitirp ortalığı topladım ve içeriye geçip koltuğuma oturdum.Canım sıkılmasın diye biraz kitap okudum.Biraz ortalığı toparladım.Temizlik için geleceklerdi zaten.Yarın veya diğer gün gelir diye düşünüyordum.Daha sonra oturdum ve kafamı pencereye çevirerek manzarayı seyretmeye başladım.Kulaklığımıda takıp müzik açtım.Gerçekten kendimi iyi hissediyordum.Umarım bu dizginlik uzun süreli olurdu.Biraz müzik dinledikten sonra sıkıldığıma karar verdim ve üzerimi değiştirip bir kafeye gitmek istedim.Boyama yaparak ve müzik dinleyerek vakit geçirebilirdim.Çantamı da alarak yürümeye başladım.Çevreye bakıyordum.Bir yandan da kulaklığımdan müzik dinliyordum.Güzel bir gündü.Beş dakika sonra sevdiğim bir kafenin içerisine girdim ve her zaman ki yemek siparişimi verdim.Buranın hamburgeri efsane oluyordu.Patates ve kola eşliğinde yerken telefonumun çaldığını duydum.Arayan annemdi.
''Efendim anne?''
''Neredesin Tilbe?''
''Neden soruyorsun ki?Zaten umrunda değilim yine kardeşimin birşeye mi ihtiyacı var yoksa?''
''Hayır.Kardeşinin arabası için kredi çektik gerek kalmadı.''
''Ne diyorsun anne ya?Kim ödeyecek o krediyi?''
''Baban ödeyecek.Söz verdi kızım.İkiside.Baban daha çok çalışacak,kardeşinde sınavlarına çalışıp üniversiteyi bitirecek.''
''Anne dört yıldır üniversite okuyacak zaten.Kaç yaşında bu kız?Yirmi iki değil mi?Hala kazanamadı üniversiteyi.Birde araba aldınız.Artık hiç çalışmaz.''
''Kızım söz verdi diyorum.Neyse sen onu bunu bırakta bana tatil için söz vermiştin ya hani buraya yanımıza gelecektin?''
''Evet.Ne oldu ki?''
''Kızım bir iki ay sonra gelsen olur mu?Babanın küçük halası geleceklermiş kocasıyla birlikte.Senin eski odanı onlara verelim diyorum.Kız bakma çok para var onlarda belki bize de birşey verirler.Ayy ne iyi olur hazır kredi çekmişken.''
''Dilencilik yapacaksınız yani?''
''Kızdırma beni Tilbe.Ne dilenciliği?Gerekirse ben çalışırım yine dilencilik yapmayız.Ama bunlar epey zenginler.Bir sürü hediye falan getirirler şimdi.Biz seni her zaman görürüz.''
''Olur.Benim için fark etmez.Ne yaparsanız yapın.İsterseniz hiç gelmem.Ailecek mutlu mesut yaşarsınız.''
''Bak şimdi.Öyle mi dedim ben?Kızım para-''
''Tamam anne!Anladım.Kapatıyorum.Hoşçakal.''Ne diyeceğini duymak istemediğim için telefonu suratına kapattım.Ve telefonumu koltuğa koydum.Gerçekten annemi anlamıyordum.Para verirler diye resmen bana gelme dedi.Gerçi şaşırmamam gerekiyor.Para için beni hiç çağırmayadabilirdi.Saat öğlene doğru geldiğinde koltukta oturuyordum ve yeni kitabım için yazıyordum.Ben de kitap çıkarmaya karar vermiştim.Ve uygunu kendi yayınevimdi tabii ki.Birkaç saat geçtikten sonra Ahmet aradı.Telefonumu alarak cevapladım.
''Selam.''
''Selam sevgilim.Nasılsın?''
''İyiyim canım.Sen nasılsın?''
''Ben de iyiyim.Ne yapıyorsun?Dinlenebildin mi?Yemek yedin mi?Sana birşeyler göndereyim mi yemen için?''
''Bir nefeste kaç soru sordun öyle?''Gülümsedim.''İyiyim.Evde koltukta oturuyorum ve yazı yazıyorum.Dinlendim.Yemek yedim.Birşey göndermene gerek yok hayatım.''
''Tüh.O zaman az sonra kapına gelecek şey için üzgünüm o zaman.''O sırada kapının çalındığını duydum ve aşağıdaki zilin çaldığını gördüm.Kuryeydi gelen.
''Yaa..Ahmet..Ne aldın?''Kocaman gülümsüyordum ve kapıyı açmıştım,kuryenin yukarı çıkmasını bekliyordum.Kurye asansörden çıkıp kapıma geldi.
''Tilbe Aksun?''
''Evet benim.''
''Buyrun paketiniz efendim.''
''Teşekkür ederim.''diyip kargocunun elinden büyük bir kutu aldım.Ve kocaman gülümseyerek kapıyı kapattım.
''Sen varya canımsın benim.Ne aldın böyle sevgilim ya?Büyük birşey birde.''
''Sen de benim canımsın.Sana laik değil ama senin en sevdiğin şeyler olduğunu bildiğim için süpriz yapmak istedim.Moralin de bozuktu bu aralar.Gül istedim.''
''Çok teşekkür ederim.''
''Eee hadi aç bakalım beğenecek misin?''
Telefonumu masaya koyup hopörleri açtım ve kutuya yöneldim.Makasımı alarak kutuyu açtım.İçerisinde uzun zamandır çok istediğim kutulu set kitap serisi,bir değil iki set almıştı.Yanında en sevdiğim kahvelerden.Onun yanında da fincan takımları,mumlar,postitler ve çok sevdiğim bir markanın kırtasiye ürünleri.Kalemler,silgiler ve süslü bir sürü defterler.O kadar güzeldi ki.Gözümden bir damla yaş aktı ve burnumu çektim.
''Ağlıyor musun sen?''Hıçkarmaya başladım.Gözümdeki yaşlar ufak ufak akıyordu.
''Çok teşekkür ederim.''Bir yandan ağlıyor bir yandan gülüyordum sinirlerim bozulmuştu.
''Tilbem..Tilbe?Ağlama lütfen.Sinirlerin bozuldu değil mi?Herşey üst üste geldi.Özür dilerim.Sadece sen mutlu olasın diye almıştım ama tam tersi bir etki yarattı galiba.''
''Hayır.''dedim başımı iki yana sallayarak.''Çok güzel.Hayatımda aldığım en güzel hediye.Sadece sinir boşalması yaşadım.''Burnumu çektip ve gözyaşlarımı masadan bir peçete alarak sildim.
''Bu serileri istediğimi nereden biliyordun?''
''Gerçekten?Ofisinin her yerinde postitler vardı ve bu iki serinin adının yanına kalpler çizmiştin Tilbe.Ayrıca bilgisayarını gördüm şirketteyken.Serilerin fiyatlarına bakıyordun.''
''Evet bir tık fazla istekliydim galiba..''
''Bir tık mı?''diyip kahkaha attı.Gülüşünü duyunca bende gülümsedim.
''Teşekkür ederim gerçekten.Sadece hediye için değil.Herşey için.''
''Ben teşekkür ederim.''
''Ayarladın mı vize işini?''
''İki gün sonra elimizde olacak.''
''Ne çabuk.''
''Evet,arkadaşım gerçekten sever beni.Ben de zamanında onun için yaptım birşeyler diye böyle yapar benim için.''O sırada kitaplarıma bakıyordum.Hele ki kutulu setli olanı gerçekten çok merak ediyordum.
''Tilbe?''
''Hm?''dedim dalgınlıkla.
''Kitaplara daldın değil mi?''Gülümsediğini duydum.Başımı görmediğini bilmediğim halde aşağı yukarı salladım.Çok heyecanlıydım.
''Hm..hm..''
''Tamam ben kapatıyorum o zaman bugün sana geleceğim.Birşey istiyor musun?''
''Hayır teşekkür ederim.Sen yeterlisin benim için.''
''Seni seviyorum.''
''Ben de seni seviyorum hayatım.''
Telefonu kapattım ve önce kutulu setimi açtım.Çok güzeldi.Bu seri hakkında herkes konuşuyordu.Aynı dolap kapağı gibi büyülü bir evrene açılıyordu.Daha sonra çeşit çeşit kahvelerin,mumların ve postitlerin olduğu sepeti açtım.O kadar çok ve o kadar güzeldi ki gerçekten bayılmıştım.Aslında böyle bir ihtiyacımın olduğunu fark etmemiştim.Ve benim fark etmediğim birşeyi Ahmet'in fark edip yapması beni çok ama çok mutlu etmişti.Hediyelerimi kırtasiye ürünlerimin olduğu masaya yerleştirdim.Ve kitaplarımı kütüphaneme koydum.Çoğu benim kitapevimdendi ve bundan gurur duyuyordum.Benim diyebileceğim,somut olarak elimde bir eser olması beni çok heyecanlandırıyordu.Biraz yorulduğumu fark ettim ve ilk defa benim belki de hayatım boyunca yapmadığım birşey yaptım.Saat öğleden sonra üçtü ve ben biraz uyku istiyordum.Başımın altına elimi koydum ve bacaklarımı kendime çekip,battaniyeyi üzerime çektim.Klimayı açmıştım ama biraz sıcak olduğu için kapatmıştım.Hava tam istediğim gibiydi şu an.Gerçekten biraz uyku iyi gelecekti.Bunları düşünürken birden bire uykuya daldım.
Gözlerimi açtığımda,mutfaktan yemek kokuları geliyordu ve muhtemelen Ahmet olduğunu düşünürken ayağa kalktım,,lavobaya gidip işlerimi hallettikten sonra saçlarımı taradım ve ellerimi yüzümü yıkadım.Artık biraz daha iyi görünüyordum.Son olarak dudağıma nemlendirici sürdüm.Ve mutfağa doğru yol aldım.Gelen Ahmet'ti tabii.Arkası dönük bir şekilde tavadaki neyse onu karıştırıyordu.Aslında gerçekten çok yakışıklı görünüyordu,eline gayet yakışmıştı yemek yapmak.
''Ahmet?''
Arkasına dönerek,''Canım?''
''Naber?Yemek mi yapıyorsun?''
''İyiyim hayatım sen nasılsın?Uyuyordun dokunmak istemedim.Karnın açtır diye yemek yapayım dedim.Her zaman dışarıdan yemeyelim diye düşündüm.''
Yanına gidip yanağından öptüm ve sarıldım.Kollarımı beline sardım ve burnumu göğüsüne yasladım.Biraz uzun boyluydu Ahmet.Gerçekten başım çenesine geliyordu.Gerçekten artık baş başa vakit geçiremiyorduk çoğunlukla iş veya uyumaya geliyorduk eve.Ama öğrendiğim kadarıyla Ahmet,vize işini halletti ve biz Pazartesi günü gideceğiz.Şimdiden çok heyecanlıydım.
''Teşekkür ederim,ellerine sağlık.''
''Afiyet olsun haydi oturalım.''
Masaya koyduğumuz kahvaltılıklarla beraber Ahmet'in hazırladığı yumurta,sosis ve patates kızartmalarını da koyduk.Yanına çay ve canım bugün çay istemediği için meyve suyu koydum.Belki sonra içerdim.
''Biliyorsun,hallettim herşeyi gidiyoruz Pazartesi günü.''sesi iyi geliyordu ve gülümseyerek patatesinden bir çatal aldı.
''Biliyorum gördüm evrakları.''Heyecanlıydım gerçekten.
''Yanına çok kalın kıyafetler alma,tabii sen daha iyi bilirsin ama yine de söylemek istedim.''
''Tamamdır.''kahvaltımızı sessiz bir şekilde etmeye devam ettik,ara sıra birbirimize ufak gülümsemeler gönderiyorduk.Kahvaltımız bittiğinde,masayı topladık ve Türk kahvesi içtik.Beraber içemiyorduk uzun zamandır.Kahvemizi bitirdikten sonra Ahmet ile koltuğa oturup birbirimize sarıldık ve derin bir nefes çektik.Yorulmuştuk ikimizde ve dinlenmeye ihtiyacımız vardı.
''Tilbe?''
''Hm?''
''Ofise de gelemedim kapak için sana gönderdim diymi ben istediklerimin tasarımını?''
''Evet canım,haftaya matbaaya gidiyoruz.''
''Asistanıma söylemişsin zaten,dün söyledi bana da.''
''Sen asistanını mı değiştirdin bu arada?''
''Yok hayatım aynı.Kader hanımla devam ediyoruz.''
''Anladım.Gerçekten iyi bir kadına benziyor.Konuşurken çok ilgiliydi.''
''Evet,Kader hanım iyidir.Profesyonellik bakımından işinde çok iyidir.Uzun zamandır tanıyorum kendisini.Ayrıca kitap basım işinde de iyidir.Editörlük yapıyordu eskiden.Bana yardımcı oldu çok ama şu an emekli gibi.Yanımda çalışıyor ağır bir iş vermek istemedim.''
''Anladım.Evet,konuşurken bana bazı bilgiler verdi.Editasyonla ilgili sorular sordu.Bilgili biri.''
''Aynen.Şu an biraz rahatsız çok ağır işler yapamıyor.O yüzden yoksa emeklilik için daha vakti var.''
''Kaç yaşında?''
''Kırk beş.''
''Bir gün tanışmak isterim,senin için de uygunsa.''
''Tabii ki sıkıntı yok tanıştırırım sizi.Zaten matbaadan sonra satışa çıkmadan önce merak eder o da.''O sırada kapının çaldığını duydum.
''Birini mi bekliyordun hayatım?''
Meraklı bir sesle,''Hayır canım beklemiyordum.''Kapıyı delikten bakmadan açmış bulundum.Karşımda annem duruyordu.Babamla birlikte.

Yıldız Ve GülWhere stories live. Discover now