Hata

9 0 0
                                    

Bölüm 5
Ertesi gün kalktığımda saat sabah yediydi.Ben tabii alıştığım için ve takıntılı bir insan olduğum için her ne kadar tatil yapacağım desem de yine aynı saatte uyanıyordum.Kahvaltı yapabilirdim ve kahve içebilirdim.Daha sonra arardım Ahmet'i uyuyordur kesin şimdi.Önce banyoya gidip işlerimi hallettim sonra mutfağa gelip kahvaltımı hazırladım.Tek başına yemek biraz kötüydü,çünkü Ahmet'e alışmıştım ama artık ne yapalım.Kahvaltımı ederken bir yandan sevdiğim diziyi izledim.Sonra şekerli Türk kahvemi en sevdiğim fincanda içtim.Siyah bir fincandı.Aslında pembeyi seviyordum ama fincanda siyah renk çok hoş duruyordu.Daaha sonra saate baktığımda dokuz olduğunu gördüm.Ahmet uyandı mı acaba diye düşünürken ondan dün gece mesaj aldığımı gördüm.Sabah nasıl görmemiştim ben bu mesajı acaba?
''Sevgilim,Ali'yi aldım.Eve geldik,uyuyacağım şimdi.Sabah muhtemelen geç kalkarız merak etme diye yazıyorum.Uyandığımda ararım.Seni seviyorum.''
Mesaja gülümseyerek bakıyordum.O yorgunlukta bile beni düşünmesi içimi sıcacık yapmıştı.Daha sonra kıyafet dolabıma giderek bugün ne giyebileceğimi düşündüm.Şık bir kumaş pantolon takımı olur diye düşünüyordum.Siyah gömlek değilde daha iç açıcı bir renk olur muydu acaba iş görüşmesi değildi sonuçta.Benim o sırada geçen hafta aldığım açık mavi takımım gözüme ilişti.İçime siyah bir gömlek,açık mavi kumaş pantolon ve ceket ile gayet güzel görünürdüm diye düşündüm.Ünlü bir mağazadan aldığım açık mavi çantamla çok hoş dururdu bence.Yine bu takımı düşünerek aldığım açık mavi topuksuz botlar çok güzel görünüyordu.Ama gömlek giydiğim için biraz daha uzun bir kolye seçecektim.Bence çok güzel olmuştu.Makyaj olarak pek birşey sürmeyi sevmiyordum.Güneş kremi,parlatıcı ve rimel yeterli olurdu.İşte şimdi içim rahat etmişti çünkü gerçekten ne giyeceğim diye düşünmekten içim çürümüştü.Daha sonra saate baktığımda on olduğunu gördüm.Bir saattir kıyafet seçmeye çalışıyordum.Daha sonra bilgisayarımı açarak maillerimi kontrol ettim.Henüz birşey yoktu sadece gelecek hafta imza atacağımız yazarın sekreteri randevu oluşturmak için soruyordu.Gidip defterimi alarak randevu saatlerime baktım.Sanırım salı günü saat üç olabilirdi.Ya da sabaha mı alsaydık acaba.On birde olabilirdi.Sabah bitirilmesi daha güzel olur diye düşündüm.Kadına mail atarak salı günü saat on bire randevu verdim.Bu aralar gerçekten çok güzel yazarlarla çalışıyorduk.Her türden yazarımızın olması her türlü kitleye hitap ediyordu.Daha sonra Evrim'e mesaj yazarak randevu talebini onun da kaydetmesini söyledim.Ne olur ne olmaz yoğunluktan unutabilirdim.Saat on bir olduğunda telefonum çalmaya başladı.Gülümsedim muhtemelen Ahmet arıyordu.Yerimden kalkarak elektronik şarj etme cihazının yanına gittim ve telefonumu aldım.Tahmin ettiğim gibi Ahmet arıyordu.
''Efendim?''
''Canım.Selam günaydın.''
''Günaydın canım.Nasılsın?İyi uyudun mu?''
''Uyudum canım.Teşekkür ederim.Sen nasılsın uyudun mu?''
''Evet ama sabah yedide kalktım her zamanki gibi.''
''Evet şaşırmadım güzelim.Ben de yarım saat önce kalktım banyo yapıp seni aradım.Ali hala uyuyor.''
''Öyle mi?Gece geç gelmişsiniz ama normal yorulmuşsunuzdur.İyi misin?Çok yoruyorsun bu ara kendini.''
''İyiyim merak etme.Tilbe,bugün akşam yedide görüşüyoruz canım.Alırım seni evden oradan geçeriz mekana beraber.''
''Tamam olur.''
O sırada derin bir nefes çektiğini duydum.''Çok yorgunuz değil mi?''
Hafifçe gülümsedim.Acı tatlı bir gülümsemeydi.''Yorgunuz gerçekten.Keşke bir hafta dinlenebilsek.Ne güzel olurdu..''
''Bakalım ayarlarız belki güzelim.Seni özledim.''
''Ben de seni özledim.''Kısa bir tereddüt yaşadım.Ona kabuslarını sormak istiyordum ama ters cevap verir mi diye endişe ediyordum.
''Ahmet?''
''Efendim yıldızım?''
''Sana birşey soracağım.İstersen cevap verme.Ama gerçekten seni düşündüğüm için ve günlerdir merak ettiğim için soruyorum.''
''Tamam.''
''Kabusların ne durumda?Hala uyumak için ilaç mı alıyorsun?''
Yine kısa bir nefes alıp verdi.Bu sorulardan cevap almak zordu ve stres yaptığını biliyordum.
''Güzelim iyiyim ben gerçekten.''
''Ahmet lütfen.Doğruyu söylemeni rica ediyorum.Biliyorum senin için kolay bir şekilde anlatamıyorsun.Seni anlıyorum ama bana iyiyim diye yalan söyleme.Senden en azından bunu istiyorum.''
''Seni anladım.Ve dediğin gibi kolay bir şekilde anlatabileceğim konular değil bunlar.Zaten telefonda konuşarak da anlatmak istediğim konular değil.Belki bir gün anlatırım ama şu an gerçekten zamanı değil.''
''Ne zaman gelecek peki zamanı?''
''Bilmiyorum Tilbe.Tamam mı?Bilmiyorum.En azından bu kadar anlayışlı olabilirsin diye düşünüyorum.''
''He ben anlayışsız bir insanım yani?''
''Öyle birşey söylemedim.Sadece bu konuda hassasım ve sürekli sorup durman hoşuma gitmiyor.''
''Sürekli sorup durmuyorum Ahmet.Sadece merak etmiştim.Sevgilimi merak ettiğim için kusura bakma!''Sesim yükselmişti ve gerçekten kendimi sinirli hissediyordum.Nasıl beni anlayışsız olmakla suçlardı?Ben ki sırf üzülmesin diye sormamak için kendimi strese sokuyordum.Onun bana söylediği şeylere inanamıyordum.
''Ben sana merak etme demedim.Sürekli bu konuyu öne çıkarma dedim sadece.Bu kadar anlayışsız olmamalısın dedim.''
''Tamam Ahmet anladım ben seni.Kusura bakma anlayışsız bir kadın olduğum için.Artık kendine daha anlayışlı birini bul bence.Hiçbir şeyi merak etmeyen,seni zerre umursamayan birini.Kapatıyorum Ahmet sonra konuşalım.''
''Tilbe-''Sözünü dinlemeden telefonu kapattım.Ve telefonu sakince masanın üzerine koydum.Ellerim titriyordu.Gerçekten kendimi kötü hissediyordum çünkü ben anlayışsız biri değildim.Onu merak ediyordum.Sevgilimin iyi olup olmadığını merak etmek anlayışsız biri olduğum anlamına gelmezdi değil mi?Sakince koltuğa oturdum,bacaklarımı kendime doğru çektim.Ve elimi çenemin altına koydum.Gerçekten üzülmüştüm söylediklerine.Bir süre sonra saate baktığımda bir olduğunu gördüm.Karnım acıkmamıştı.Ne yapsam diye düşünürken kapının çaldığını duydum.Delikten baktığımda karşımda Ahmet'i görmeyi beklemiyordum.Yavaşça kilidi açtım ve kapıyı açtım.Ahmet üzgün görünüyordu.
''Merhaba canım.''
''Merhaba.''
''Girebilir miyim?''
''Tabii.''Kapıyı açtım ve içeri girmesi için buyur ettim.Salona geçip koltuğa oturdum ve gözlerimi televizyona diktim.
''Tilbe bana bakar mısın lütfen?''
Ölü bakışlarımı ona çevirdim.Yüzüm ifadesizdi.Kalbim gerçekten kırılmıştı.
''Bakma bana öyle yıldızım lütfen.''
Bakışlarımı hala ona doğru tutmaya ve tepkisiz olmaya devam ediyordum.Yerinden kalktı ve yanıma oturdu.Kollarını bana sardı ve''Özür dilerim.Özür dilerim.Özür dilerim-''
''Tamam Ahmet.''diyip karşı duvara bakmaya devam ettim.
''Tamam değil.Bana bakar mısın lütfen?''
Ona doğru bakışlarımı çevirdim.''Ben anlayışsız biri değilim tamam mı?Sadece sevdiğim birini çok fazla düşündüğüm için belki de kendimden bile fazla bu arada,merak ediyorum.Özür dilerim seni sıktığım için ama takıntılı biri olduğumu sana söylemiştim.Sana söylemiştim Ahmet.Sen de ben seni her türlü seviyorum dedin.Şu an kendimi kötü hissediyorum çünkü sorduğum şey gayet normal birşey olmasına rağmen kendimi hastalıklı biri gibi hissediyorum.Ben böyle hissetmek istemiyorum.Güçlü biri olmaya devam etmek istiyorum..''
''Sorun bende tamam mı aşkım?Sen hastalıklı veya takıntılı birisi değilsin.Gayet normal birşey merak etmen.Sadece yorgun olduğum için sana patladım.Özür dilerim sevgilim.''
O sırada gözümden bir damla yaş aktı.Sinirlerim bozulmuştu.
''Ağlama.Lütfen yıldızım ağlama.''Gözyaşımı ellerini yüzüme koyarak sildi.Ve alnını alnıma yasladı.
''Özür dilerim sevgilim.Bu şekilde davrandığım için.Özür dilerim.''
''Tamam.''dedim ve bende kollarımı boynuna sardım.Burnumu küçük bir çocuk gibi çektim ve ona sımsıkı sarıldım.
''Sevgilim.''dedi ve o da bana sımsıkı sarıldı.Kendimi biraz hüzünlü biraz da sevinçli hissediyordum.Ona kıyamıyordum.Gerçekten o kadar kalbime işlemişti ki ona kıymam mümkün değildi.
''Bak bana.''
Ona baktım ve gözlerimi gözlerine diktim.Kocaman gülümsedi.
''Canımın içi.''
''Hmm?''
Burnumun ucunu,alnımı,yanağımı öptü.''Özür dilerim.''
Başımı aşağı yukarı sallayarak ona daha da sokuldum.O da bana sarıldı ve bir süre öyle kaldık.Geri çekildiğimizde ona baktım,''Birşey içer misin?''dedim ve o da bana bakarak gülümsedi.''Kahveni alırım.''
Onaylayarak mutfağa doğru gittim.İki fincanı çıkardım ve şekerli kahvelerimizi hazırlayarak yanına lokum ve su koydum.İçeri götürdüğümde Ahmet,telefonuyla ilgileniyordu.
''Bir sorun mu var?''
''Hayır hayatım.Sadece Ali yazmış.Bugün gideceğimiz mekanı soruyor.''
''Anladım.''dedim ve kahvelerimizi masaya koydum.Ahmet önümdeki sandelyeyi çekerek oturdu ve ben de karşısına oturdum.Bir yudum aldı ve gülümsedi.
''Hayatımda içtiğim en güzel kahveyi yapıyorsun.''
''Ben yaptığım için öyle geliyordur.''dedim ve gözlerinin içine baktım.Öyle güzel bakıyordu ki bana sanki hayatımdaki herşey sen olduğun için güzel der gibi.
''Hayatımda herşeyi sen yapsan ne güzel olur.''
''Ne?''
''Ciddiyim,senin elinin değdiği herşey daha güzel oluyor.Biliyorsun ben daha önce başka yayınevleri ile de çalıştım.Bunu sevgilim olduğun için söylemiyorum.Herşey planlı,programlı ve söylediğin zamanı geçen hiçbirşey ile karşılaşmadım.İnanılmaz güzel bir çalışma stilin var ve bu çok hoşuma gidiyor.''
''Beğenmene sevindim.Her zaman herşeyim planlıdır benim.Zaten verdiğim sözleri tutmasam bu kadar başarılı olamazdım.''
''Bu arada kapak çalışması için Evrim aradı beni.Haftaya çarşamba günü senin ofise geliyorum.''
''Biliyorum.Haberim var.Gel bakalım.Kapak tasarımı için aklımda birşeyler var eğer sende beğenirsen grafikerimize vereceğim.''
''Çizimi oluşturdun mu?''
''Evet,tabletimde olacaktı.Bekle getireyim.''İçeriye giderek yaptığım çizimleri göstermek için tabletimi alıp tekrar salona geçtim.Masadaki fincanları kenara çekerek tableti koydum ve kapağını açtım.Yanındaki kalemi elime alarak taslakları göstermek için uygulamayı açtım ve yaptığım çizimleri gösterdim.
''Şimdi,bu bir kişisel gelişim kitabı.Bu nedenle üzerinde çok resim olamaz.Ama renklendirme gibi şeyleri bu şekilde yaptım.Çizimler sade olması için tasarlandı.''diyip taslakları gösterdim.Amet,tableti eline alarak taslaklara baktı.Ve üç gün önce çizdiğim taslağı bana gösterdi.
''Bu harika olmuş.''
''Beğendin mi?Üzerinde çalışmamız gerekiyor tabii ki.Zehra ile de üzerinden geçeceğiz.''
''Zehra?''
''Grafik tasarımcımız.''
''Tamamdır.Çarşamba günü geldiğimde son halini gösterebilir misiniz peki?''
''Tabii ki.Pazartesi günümü buna ayırabilirim.''
''Teşekkür ederim.''
''Ne demek görevimiz.''dediğimde,kahkaha attı.
''Görevini yerim senin.''dedi ve bana aşk dolu gözlerle baktı.Hafifçe kızardığımı hissederek gülümsedim ve gözlerimi gözlerinden çektim.Tableti kapattım ve kalemini yanına koydum.Masaya geri bıraktığımda telefonumun çaldığını duydum.Sandalyemi geriye doğru çekip telefonun yanına ilerledim.Annem arıyordu.Çatık kaşlarla telefona baktım.Neden arıyordu ki şimdi?Açarsam kesin babam hakkında konuşacak ve hiç çekesim yoktu.Neyse belki önemli birşeydir diye açtım.
''Efendim anne?''
''Nasılsın?''
''İyiyim sen nasılsın?''
''İdare ediyorum işte.''Bir kez de iyiyim dese kafamı kırayacağım.
''Birşey mi oldu?''
''Seni illa birşey olduğunda mı arıyorum Tilbe?''
''Genelde öyle.''
''Yani şimdi şöyle ki biraz paraya ihtiyacımız-''
''Neden?''
''Baban kardeşine tablet alacakmış.''
''Alsın o zaman.Beni neden arıyorsun?''
''Parasının hepsine gücümüz yetmiyor.''
''Gücünüz yetmiyor?Siz geçen hafta Sude'ye araba almadınız mı?''
''Evet aldık.''
''Ondan önceki hafta da son model telefon almadınız mı?''
''Evet ama-''
''Sana birşey söylemek istemiyorum ama gerçekten artık size verecek bir param yok benim anne.Kendi ihtiyaçlarımdan kısıp size veriyorum.Durumumum iyi olması,paramı savurabileceğim anlamına gelmiyor.''
''Savurmak değil ki bu.Kardeşin geri mi kalsın arkadaşlarından kızım?''
''Kimin yirmi yaşında arabası var anne?''
''O başka canım bak-''
''Kapatıyorum anne telefonu hoşçakal.''Telefonu kapattım ve masaya koydum.Ahmet dikkatle beni izliyordu.
''Annen mi?''
Başımı aşağı yukarı salladım.
''Kulak misafiri oldum ister istemez.Çok sık senden para istiyorlar mı böyle?''
''Daha yeni iki yüz bin verdim araba alsınlar diye.İstemiyorum artık vermek.Tamam o benim kardeşim ama benim de ihtiyaçlarım var.Her seferinde benden para istemeleri zoruma gidiyor artık.Nasılsın diye bir soruyor o kadar.Hiç merak bile etmiyorlar hayatımı.Varsa yoksa Sude'ye birşey alınıyor.''
''Sude kardeşin mi?''
''Evet.''
''O zaman bence de verme.Madem onlar seni düşünmüyor,sen de onları düşünme hayatım.''
Gözlerimi kapatıp başımı sağa sola doğru oynattım.Artık bazı şeyleri kaldırmam zor oluyordu.Ne yapacağımı bilmiyordum ve gerçekten artık dinlenmeye ihtiyacım vardı.Ahmet yanıma geldi ve bana sarıldı.Başımın üzerine bir öpücük bıraktı.
''Halledeceğiz herşeyi merak etme tamam mı?''
Kafamı aşağı yukarı salladım ve ona sarılmaya devam etti.Ahmet akşama kadar kalamadı.Bir hastası ile görüşmek için kliniğe gitti.Akşam olunca beni almaya gelecekti.Ben de akşama kadar çalıştım.Ahmet'in ve yazarların kapak tasarımları için kendi kendime çizimler yaptım.Eğer beğenirlerse belki bunları da kullanabilirdik.Akşam olduğunda bugün hazırladıklarımı giydim ve makyajımı yaptım.Saat gelip çattığında Ahmet geldiğini belirtmek için beni aradı.Herşeyin yerli yerinde ve düzenli olduğundan emin olduktan sonra kapıyı kapatıp,kilitledim ve şifreyi girdim.Aşağıya indiğimde Ahmet arabaya yaslanmış beni bekliyordu.
''Sevgilim?Harika gözüküyorsun.''diyerek beni yanağımdan öptü ve elimden tuttu.
''Teşekkür ederim.Sen de çok şık görünüyorsun.''Üzerinde beyaz gömlek ve siyah kot pantolon vardı.Üzerinde ona uygun ceket vardı.Mavi gözlerine çok yakışmıştı üzerindekiler.Arabaya binip söylediği mekana doğru yol almaya başladık.Gidene kadar sessizdik.Sadece trafik ışığı yandığında Ahmet elimi öpüyor ve yeşil yandığında elimi bacağının üzerine koyup sürmeye devam ediyordu.Gerçekten ona bakmaktan kendimi alamıyordum.Yüzü,gözleri ve vücudu..Hayatımda gördüğüm en yakışıklı adamlardan biriydi ve ben bunu sadece sevgilim olduğu için söylemiyordum.Dışarıya çıktığımızda herkesin dönüp ona baktığını görebiliyordum.Mekana geldiğimizde arabadan çıktık ve anahtarı valeye uzattık.İçeriye girdiğimizde Ahmet,ismini söyledi ve bizde masamıza doğru ilerledik.Masaya doğru gittiğimizde Ali gelmişti bile.Bizim içeriye girdiğimizi gören Ali,ayağa kalkıp önce abisine sarıldı ve sonra bana doğru bakıp elini sıkmam için uzattı.
''Merhaba sen Tilbe olmalısın.Memnun oldum.''
Ben de bir adım öne atarak,elini sıktım ve ''Merhaba evet Tilbe ben.Ben de memnun oldum.''Ellerimizi ayırdık ve Ahmet sandalyemi çekerek oturmama yardımcı oldu.O da yanıma oturdu ve Ali tam karşımıza geçti.
''Nasılsın Ali?''diye sordu Ahmet,kardeşine bakarak.O sırada masanın altından elimi tutup sıktı.Biraz tedirgin olduğumu görmüştü sanırım.
''İyiyim abi sen nasılsın?''
''Ben de iyiyim.Nasıl dinlenebildin mi?''
''Dinlendim çok şükür.Sen havaalanından almasaydın çok zor olurdu valla.''
''Az ye de kendine uşak tut oğlum sende.''dedi gülerek.
''Aşkolsun abi olur mu öyle şey?Sen varken olur mu?''diyerek kocaman gülümsedi.
''Hadi oradan eşek sıpası.''dedi ve Ahmet de güldü.
''Merhaba Tilbe tekrardan.Kusura bakma Ahmet biraz özlemiş beni galiba.İlgilenemedik senle..''hala gülümsüyordu ve bu benim de gülmeme neden oldu.
''Estağfurullah.Tabii ki birbirinizi görmüyorsunuz ne zamandır özlemeniz normal.''
''Hayatım ben bu sıpanın neyini özleyeceğim?Gene geldi kuruldu evime.''
''Abi sana tessüf ederim.Yengemin yanında oluyor mu böyle konuşmak?''
''Yengen biliyor senin ne halt olduğunu anlattım ben ona.''
''Ne anlattı yenge?Doğru söyle bak kötü birşey söylediyse aynen ona geri iade ediyorum.''
Kahkaha atarak onlara baktım.''Yok Ali,gerçekten sadece seni çok sevdiğini söyledi.''
O sırada Ali,göğsü kabararak Ahmet'e baktı.
''Canım,şımartma şunu gözünü seveyim.''
''Ben de seni seviyorum abi.''
Muhabbet gerçekten eğlenceli bir şekilde ilerliyordu.Siparişlerimizi vermiştik,bir yandan yemek yiyor,bir yandan Ali ve Ahmet'in komik atışmalarını,çocukluk anılarını dinliyordum.O sırada yanımıza doğru gelen adamı gördüğümde,Ahmet'in gerildiğini ve bacağını salladığını gördüm.Ahmet adama öyle bakıyordu ki bıçak saplıyor gibiydi.Adam yanımıza ulaştığında Ali ayağa kalktı ve Ahmet elimi sıkıca tuttu.İster istemez onu seyrediyordum.Neden gerildiğini anlamamıştım.
Ali,,''Hoşgeldin amca.''dedi ve amcası olduğunu öğrendiğim adamın elini sıktı.
''Hoşbuldum Ali,''dedi ve ardından Ahmet'e baktı ve''Hoşgeldin demek yok mu Ahmet?''Ahmet kaşlarını çatarak adama bakmaya devam ediyordu.Adamın gözleri beni fark etti ve ''Merhaba''diyerek elini uzattı.O sırada Ahmet yerinden kalkarak ''Sakın,''dedi ve elimi ellerinin arasına alıp,beni kendine doğru çekti.
Bu davranışı adamı güldürdü.''Sahiplenmişsin bakıyorum Ahmet.Ama bu da uzun sürmez merak etme.Her zamanki hevesin işte.''
Adama gerçekten sinir olmuştum benden bir obje gibi bahsetmesi çok kızdırmıştı tam birşey söylemek için ağzımı açmıştım ki,''Bana bak.Benim sevdiğim kadın hakkında böyle konuşamazsın sen.Buraya gelip huzurumuzu da mahvedemezsin.Burası benim mekanım.Defol git buradan.''Tansiyonun yükseldiğini gören Ali,ikisinn arasına geçti ve,''Tamam abi.Ben kendisine çıkış yolunu gösteririm.''dedi ve amcasını kolundan tutarak çekmeye başladı.Adamın adının hala öğrenemediğim için ismini bilmiyordum ama hiç sevmemiştim ve ben de bir an önce gitmesini istiyordum.
''Serkan Yılmaz'ım ben Ahmet bey kimi nereden kovuyorsun sen?''
''Seni benim mekanımdan kovuyorum.Hala burada durmaya devam eder misin yoksa ben seni zorla mı dışarıya attırayım hatta bizzat kendim atayım?''Adam bir adım öne çıktı ve Ahmet de beni kolumdan yavaşça tutarak arkasına çekti.Kavga edeceklerini anladığım için çok korkuyordum ve bir anda ''Ahmet,''dedim.Anında yumuşuyan gözlerini bana çevirirken,amcası ''Bak nasıl da çağrıyor köpeğini,''dedi ve Ahmet öne çıkıp adamın suratına yumruğunu geçirdi.''Ahmet!''diye bağırdığımda titriyordum.Ali ve diğer görevliler aralarına girdi ve amcayı dışarı attılar.O sırada Ahmet de benim yanıma geldi ve ''gidiyoruz.''dedi.Çantamı ve ceketimi alarak arkasından yürümeye başladım.Ali neredeydi onu bile bilmiyordum.Ahmet valeden arabasının anahtarını aldı ve getirilen arabaya birlikte bindik.Yola doğru çıktık ve eve doğru hızla gitmeye başladık.Çok hızlı gitmiyordu ama sinirli olduğunu beyaz olan direksiyonu sımsıkı tutan ellerinden anlıyordum.
''Ahmet..''
Bana bakmadan yola bakmaya devam etti.Beş dakika sonra yol biraz sessizleşince arabayı sağa çekerek durdurdu.
''Ahmet-''
''Özür dilerim.''dedi gözlerini kapatarak.
''Sen neden özür diliyorsun hayatım?''dedim ve eline uzatıp sımsıkı tuttum.
Bana doğru döndü ve bana sarıldı.
''Özür dilerim aşkım.''dedi ve alnını omzuma yasladı.Derin nefes alıp veriyordu.
Elimle kafasını uzaklaştırdım ve yüzünü ellerimin arasına alıp yüzüne ufak öpücükler kondurmaya başladım.Gözleri hala kapalıydı.
''Sen yanlış birşey yapmadın neden özür diliyorsun?''
''Kendime hakim olamadım.Korkmanı istemezdim.''
''Senin için endişelendim sadece.Özür dilemesi gereken kişi sen değilsin hayatım.''
''Biliyorum ama-''
''Üzülme ben senin nasıl biri olduğunu biliyorum.''
Daha sonra arabayı sürmeye devam etti ve eve gittik.Bu sefer onun evine gelmiştik.
''Yanlış anlamazsan ve rahat olursan bende kalmanı isterim.''
''Olur.''dedim ve birlikte evine girdik.Evi gerçekten çok büyüktü ve iki katlıydı.Kocaman bir bahçesi vardı.
''Ali içeride mi?''
''Sanırım.Gelmiş olması lazım.''
Arabasını park etti ve arabadan inip içeriye girdik.Büyük bir salon karşıladı bizi.Koltukları L şeklinde ve maviydi ama geri kalan herşey siyahtı.
''Çok güzelmiş salonun.''
''Beğendin mi?''
''Çok beğendim.''dedim ve gülümsedim.O sırada Ahmet,Ali'ye bakıyordu..
''Gelmedi sanırım hala.''
''Arayim bir.''Telefonunu alarak Ali'yi aradı.
''Ali neredesin abicim?''
''Neden?''
''Durma orada Ali.Gel abicim buraya.''
''Tamamdır.''
''Görüşürüz.''
Telefonu kapattıktan sonra bana baktı ve çatık kaşlarını düzeltti.
''Birşey mi oldu?''diye sordum endişe içinde.
''Amcam olacak o asalağın yanındaymış.Ortam durulsun geleceğim birazdan diyor.''
''Tamam boşver sende.Takma kafana artık.''Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve bana bir an hüzünle baktığını gördüm.Gerçekten kendini çok yorgun hissediyor olmalıydı.Bakışlarındaki çaresizlik beni çok üzüyordu.Bir süre sonra birlikte salondaki koltuklara geçtik.Televizyonda bir film açıktı ama ikimizinde aklı başka yerdeydi.Boş bakışlarla bakıyordu Ahmet televizyona.Aklında muhtemelen bir ton şey vardı.
''Hayatım..''dedim elimi yüzüne,sakallarının olduğu yere koyarken.
''Hmm?''dedi ve bana doğru döndü.
''İyi misin?''
''İyiyim.Neden?''
''Dalgınsın.''
''Yok iyiyim.''dedi buruk bir tebessüm ile.O sırada yüzünü okşamaya devam ediyordu.Yüzünü elime yasladı ve gözlerini kapatıp beni yanına çekti.Ona sarıldım.Gerçekten sanki yarın kaybedecekmiş gibi sarıldım.Çünkü biliyordum ki çok yorgundu ve ben de ona destek olmak istiyordum.
''Uyumak ister misin?Ali'yi mi bekleyelim mi?Anahtarı var mı?''
''Var hayatım haydi gidip yatalım.''Televizyonu kapattı ve birlikte yukarıya merdivenleri çıkmaya başladık.
''Üstüne giyecek birşeyler vereyim mi?''
''Eğer evinde kadın kıyafetleri varsa fena olur Ahmet.''
Kahkaha attı ve başını iki yana salladı.''Hayır hayatım kadın kıyafetim yok sadece geçenlerde hiç giymediğim bir eşofman takımı almıştım.Onu sana verebilirim diyecektim.''
''Olur o zaman.''dedim ve yürümeye devam ettim.Ahmet kısaca gülümsedi ve elimi tuttu.Odasına girdiğimizde gerçekten büyülenmiştim.Boydan boya cam penceresi vardı ve nefis bir boğaz manzarası bize bakıyordu.Odası o kadar büyüktü ki neredeyse iki odayı sığdırmış gibiydi.Yatağı iki kişilikti ve üzerinde siyah bir nevresim takımı vardı.Bir çalışma masası,büyük bir imac bilgisayar ve rahat bir koltuğu vardı.Yanında da yine büyük üç duvar kalığında bir kitaplık vardı.Çeşit çeşit kitaplar,koleksiyonluk ürünler muhteşem gözüküyordu.
''Ahmet burası harika bir yer.''dedim gülümseyerek.
''Beğenmene sevindim.Çok büyük bir hevesle ve emekle yapmıştım burayı.''
''Kitaplığına bakabilir miyim?''
''Tabii ki.''Yanından geçerek kitaplığına doğru yürüdüm.Gerçekten koleksiyon ürünleri vardı.Bazı edisyonlar ingilizceydi.Yurt dışından getirmiş olmalıydı.Küçük minik heykeller ve figürler de vardı bazı yerlerde.Gözüme bir raf ilişti.Burası kendi kitaplarını koyduğu bir raftı.Daha önce çalışmış olduğu yayınevinden çıkmış olmalıydı.Kitaplık muhteşemdi.Ahmet arkama geldi ve omuzlarımdan tuttu.
''Büyülenmiş gibi bakıyorsun.''
''Büyülendim çünkü.Hayatımın geri kalanında burada yaşayabilirim.''
''Evet benimde planım bu zaten.''
''Efendim?''
''Yok birşey.Haydi gel yatalım.''
Ahmet yatağa doğru ilerledi ve yorganı açtı.''Canım sen yatarsın burada ben de koltuğu açayım.''
''Benimle yatarsın diye düşünmüştüm.''
Kafasını sallayarak,''Şu an için hala tehlike devam ediyor.Riske atmamak en iyisi.Seni incitmek istemiyorum.''Bana bakmadan gözlerini camdan dışarıya çevirdi ve yanımdan geçti.
Kolunu tuttum ve ''Ahmet?Benim için yapma bunu.Biliyorum kendini kötü hissediyorsun ama benimle paylaşabilirsin.Yanında olmak istiyorum.Gerçekten yanında ama.Dertlerini bana anlatabilirsin.Sorunları beraber çözeceğiz diyen sen değil miydin?''Kafasını aşağı yukarı salladı ve bana sarıldı.Kısa bir süre sonra birlikte yatağa girdik ama ondan önce Ahmet ilacını içmişti.Hiç sorgulamadım.Nasıl rahat ediyorsa öyle yapsın diye düşündüm çünkü biliyordum ki eğer daha fazla ısrar edersem ters tepebilirdi.Birlikte uzanırken salırıyorduk.Ahmet,başını başımın üzerine koydu ve saçlarımı öptü.
''Şu bahsettiğin tatil.Yapsak mı onu acaba?''
Başımı kaldırıp ona baktım.''Hm?''
''Tatilden bahsetmiştin ya hani hatırlıyor musun?Ben işten izin alabilirim.Kliniğe iki psikolog daha geldi.Yerime bakabilirler bir hafta.''
''Gerçekten mi?''
''Gerçekten.Buna ihtiyacımız var gibi görünüyor.''
''Ayarlamaya çalışırım.Yarın Evrim ile konuşurum.''
''Yani gerçekten yapıyor muyuz?''
''Yapalım.''diyerek gözlerine baktım.Küçük bir çocuğun gözlerine bakıyormuş gibi hissettim.Bu tatile ikimizinde çok ihtiyacı vardı.
''Nereye gidelim peki?''
''Bilmem.Sanırım önce Türkiye'de mi bir yer seçeceğiz diye düşünmeliyiz..''
''Pasaportun var mı?''
''Var da vize işini nasıl halledeceğiz?''
''Nereye gideceğiz ona göre?''
''Sanırım..Dubai'ye?''
''Ne?''dedi gülümseyerek.
''Gerçekten.Her zaman gitmek istediğim bir yer ama tek başıma zor olur diye gidemiyordum.''
''Olur sanırım.''
''Sanırsın?''
''Yani bir tık zor olabilir ama halletmeye çalışacağım.Vize için tanıdıklarım var bakalım onlarla bir görüşeyim.''
''Hm..hm..olur.''Daha sonra sarılarak yatmaya devam ettik.Ahmet zaten mayışmıştı ilaç aldığı için o yüzden hemen uykuya daldı.Bir süre sonra da ben kokusunu içime çekerek gözlerimi kapattım ve daldım gittim..
Ertesi gün kalktığımda Ahmet hala uyuyordu.Muhtemelen ilacın etkisi hala geçmemişti ve ben saat sabah altıda kalkmıştım.Yine.Her zaman iyi bir alışkanlık diye düşünürdüm erken kalkmanın ama hava karanlıkken uyanmayı pek sevmiyordum.Baktım olacak gibi değil,kalkıp banyoya gittim ve tuvalete girip elimi,yüzümü yıkadım.Üstümde hala Ahmet'in verdiği takımlar vardı o yüzden dün üzerimden çıkardıklarımı giydim.Ama ceketimi giymedim.Zaten kazak ve pantolon giydiğim için çok da rahatsız değillerdi.Mutfağa gidip,çantamı aldım ve içerisinden kitabımı,küçük klavyemi ve mouse'mu çıkardım.Sanırım bugün telefondan çalışacaktım.Çünkü ipad evde kalmıştı.Ahmet kalkmadan bir Türk kahvesi içebilirim diye düşündüm ve lüks makinenin yanına gittim.Gerçekten çok güzel kahve makineleri vardı ama ben Türk kahvesinden vazgeçemiyordum ve bana göre Dünya'nın en güzel kahvesi Türk kahvesiydi.Dolabı açıp fincan takımlarına baktım.Porselen olanlardan bir tane çıkardım ve kahvelerinin olduğu yere baktım.Açık renk bir kavonuzun üzerinde 'Türk kahvesi' yazıyordu.Gülümseyerek onu da aldım ve şeker aradım.Hemen makinenin yanına konulmuş şekerlere bakınca kaşlarımı çattım.Biraz fazla mı kolay bulmuştum sanki herşeyi?Acaba Ahmet sevdiğimi bildiği için bilerek mi böyle kolay yerlere koymuştu?Sanmıyordum ama olabilirdi de.Makine benim evdekiyle aynı olduğu için zorlanmadan yaptım ve kahvemi olması için yerine yerleştirdim.Birkaç dakika sonra hazırdı bile.Kahvemi alarak masaya oturdum ve saate baktım 06:30.Yarım saat olmuştu daha kalkalı.Çok vardı daha sanırım Ahmet'in kalkmasına.
Biraz kitap okudum,kahvemi içtim,instagramda gezdim,yazı yazdım biraz maillerimi kontrol ettim.Evren ile tatil işini konuşup,hallettim.Sanırım Dubai'ye sonunda gidebilecektim çünkü Ahmet'e söylediğim doğruydu.Tek başına gitmek istemiyordum.Onun dışında tekrar lavoboya gittim,iki kez elimi yüzümü yıkadım ve Ahmet'in banyosunda bulunan ve benimle aynı krem markalarını kullandığını öğrendim.Dişlerimi fırçaladım.Kahvaltı hazırladım.Ve saate baktığım dokuz buçuk olduğunu gördüm.Sanırım Ahmet kalkmıştı çünkü bir kapı kapanma sesi duymuştum.
''Tilbe?''
''Mutfaktayım.''diye seslendim.Gerçekten sesinde ufak bir endişe mi duymuştum bana mı öyle gelmişti?Merdivenlerden inen Ahmet,mutfak kapısında belirdi.Gözlerine baktığımda gerçekten endişeli görünüyordu.
''Ne oldu?''
''Gittin sandım..''
''Ne?''
''Gittin sandım.Hiçbir yerde göremeyince gittin sandım.''Yumuşayan gözlerle yanına gittim ve ona sımsıkı sarıldım.
''Nereye gideyim canımın içi seni bırakıp?''
''Gitme.''
''Gitmem.''
Sarılmaya ara verip,yanağına bir öpücük kondurdum.
''Haydi gel.Kahvaltı hazırladım.''
Masaya gerçekten güzel şeyler koymuştum.Ve sırf görüntüsü bile karnımı doyurmama yetmişti.Çayın olduğunu belirten sesi duyduğumda yanına gidip bardaklara doldurdum ve masaya koydum.
Ahmet hala bana bakıyordu.
''Tuhaf oldu böyle değil mi?Özür dilerim hazırlamadan önce sormam gerekirdi ama uyuyordun ve kesintisiz uykunu bölmek istemedim.Yani normalde zor uyuyorsun ya onun için.Yani demek istediğim-''
''Tilbem..Tabii ki bana sormana gerek yok.Benim herşeyim senindir zaten.''
''O kadar değil abartma.Sadece uykudan kalktıktan sonra ilaç insanı biraz sersemleştiriyor ve kahvaltı hazırlamak senin için zor olabilir diye düşündüm.''
''İyi düşündün.''dedi ve sandalyeyi çekip masaya oturdu.
''Haydi gelsene.''
''Geldim.''Tabaktan şekerliği alıp büyük kupanın olduğu çaya üç şeker koydum her zaman ki gibi.
''Üç şeker fazla değil mi?''
''Ben herşeyi üç şekerli içerim.''
''Neden spesifik olarak üç şeker?''
''Öyle işte.''diyip omuz silktim ve tabağıma kahvaltılıklardan koymaya başladım.Ahmet hala bana bakıyordu ama biraz geçtikten sonra konuşmak istemediğimi anlamış olacak ki sessizce kahvaltımızı etmeye devam ettik.Ona takıntılarımdan bahsetmek istemiyordum.Biraz hastalık derecesinde simetri hastalığım ve düzen hastalığım vardı.Mutlaka fark etmiştir zaten ama yine de bu konuşmak istediğim birşey değildi.Özellikle sevdiğim adamla.Kahvaltılıkları bitirip,çaylarımızı içtikten sonra herşeyi toparladık.Masayı da sildim ve çayın altını kapattım.Artık içmezdik sanırım.
''Hayatım uğraşmasaydın Mine abla gelecekti zaten.''
''Yardımcın mı?Olsun canım,biz dağıttık biz toparlayalım dedim işte ayıp olur kadına.''
''İşi o hayatım ama sen bilirsin.''
''Bu arada ben Evrim ile konuşup tatil için bir hafta ayarladım.''
''Sen kaçta kalktın bu arada?''
''Altıda.''
''Sabahın köründe yani?''diye sordu gülümseyerek.
''Hayır.Ben her zaman altıda kalkarım.İstisnalar var tabii ama azdır.Her sabah düzenli olarak altıda kalkarım.''
''Bu da üç şeker gibi takıntılı olduğun birşey mi?''
''Takıntılı derken ne demek istiyorsun?''diyip kollarımı birbirlerine bağlayarak savunma pozisyonuna geçtim.
''Yanlış anlama Tilbe.Sadece bazı rakamlar senin için önemli belli.Onu söylemek istedim.''
''Öyle söyle o zaman.Takıntılısın demek ne?''sesimi biraz yükselterek sormuştum.Ahmet bu arada yanıma gelip kollarımı açtı ve yanağımı öptü.Ondan biraz geriye çekildim ama çok az.Hala istemiyorum ama öpmezsen darılırım modumdaydım.
''Özür dilerim.Seni kırmak istemedim.Sadece yanlış ifade ettim kusura bakma.''
Kafamı sallayarak ona sarıldım ve konuyu uzatmadan kapattık.Takıntılarım konusunda nettim ve kimseye taviz vermeyi düşünmüyordum.Aslında takıntı denilemezdi sadece Ahmet'in de söylediği gibi bazı rakamları seviyordum ve hayatımda yerleri olsun istiyordum o kadar.
''Ahmet..Eve gitmem gerekiyor artık.Üzerimi falan değiştireceğim birde gitmeden önce şirkete uğrayıp tüm işleri halletmek istiyorum.''
''Tamamdır.Ben de kliniğe uğrayıp halledeyim herşeyi.Sen bana kimlik bilgilerini falan ver de şu vize olayını halledeyim.''
''Tamamdır.''
''Kesin gidiyoruz yani?''
''Evet gidiyoruz.Haftaya ayarlayalım mı?''
''Olur ama ben yine önce arkadaşımla konuşayım tam tarihi o zaman netleştiririz.''
''Tamamdır.''diyerek kapıya doğru yürüdüm.Bu sırada Ahmet bana doğru döndü ve ''Sen mutfağı toparlarken Enes abiyi aradım.Beni bazen araba kullanmadığımda götürür kliniğe falan.Rica ettim seni de eve bırakacak.''
''Zahmet etmeseydi keşke.Ben taksiyle giderdim.''
''Olsun birşey olmaz.Enes abi,Mine ablanın eşi zaten.''
''Teşekkür ederim.''dedim ve ona sarıldım.
''Dün olanlar için tekrar özür dilerim.Ali ile de çok sohbet edemedik öyle.Tekrarını yapalım olur mu?''
''Olur tabii.Ali'ye çok selam söyle.Onunla tanıştığıma çok sevindim.''
''Söylerim.''Ben ayakkabılarımı giyerken Ahmet telefonuna bakıyordu.
''Hazır mısın hayatım?Enes abi kapıda.Adresi verdim biliyor yani.''
''Tamamdır.Gidiyorum o zaman ben.''dedim ve ona bakarak kocaman gülümsedim.
''Seni seviyorum.''
''Seni seviyorum.''Arkamı dönüp dış kapıya doğru yürüdüm ve siyah bir arabanın beni beklediğini gördüm.Arabaya binip,''Merhabalar.''dedim ve adının Enes olduğunu bildiğim adam,''Merhabalar efendim.''dedi.Yola koyulduğumuzda yüzümü cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım.Gerçekten kendimi yorgun hissediyordum ve inanıyordum ki bu tatil bana iyi gelecekti.

Yıldız Ve GülOnde histórias criam vida. Descubra agora