Dinlenmek

6 0 0
                                    

Ertesi gün,her zaman ki gibi saat tam 06:00'da kalktıım.Genelde her zaman bu saatte uyanıyordum ancak bazen bir saat sarkabiliyordu.Üzerimi değiştirmek ve günlük bakımlarımı yapmak için önce lavobaya daha sonra da giysi dolabıma gittim.Bugün üzerime siyah bir pantolon ve üzerime yapışan pembe kazağımı giydim.Daha sonra üzerinde altın halkalar olan kolyemi taktım ve en sevdiğim vanilyalı parfümümü sıktım.Dudaklarıma biraz parlatıcı sürdüm ve işte hazırdım.Bugün starbucks'tan alacaktım kahvaltımı o nedenle evden biraz daha erken çıkmıştım.Kahvemi ve yumurtalı sandviçimi aldıktan sonra ofise girdim.Bugün kendimi enerjik hissediyordum.Umarım güzel şeyler olacaktı.Odama girerken Evrim yanıma geldi.
''Günaydın Tilbe hanım.''
''Günaydın Evrimcim.Bugün ne yapıyoruz?''
''Bugün saat on birde toplantınız var online üzerinden.Bana hatırlat demiştiniz sanırım online kursa kayıt olmuşsunuz.''
''Evet,teşekkür ederim hatırlattığın için.''Bu sırada masama sandviçimi ve kahvemi koydum ve yemeye başladım.
''Saat öğleden sonra ikide anlaşma yaptığınız Ahmet beyin kitabının kapağı yayınlanacak bu nedenle hazırlık yapacaktınız.''
Ahmet diyince kulaklarım açıldı ve yemeği kesip Evrim'e baktım.
''Evet doğru.Onun dışında Emre bey ile toplantımız vardı diymi?''
''Evet saat üçte.''
''Tamamdır.Teşekkür ederim Evrim.Çıkabilirsin.''dedim yemeye devam ederken,bir yandan da bilgisayarıma bakıyordum.Ahmet için kitabından özel bir alıntı seçmiştim bunu paylaşacaktım kapağı ile birlikte.
''Çıkmadan bu arada bir saat sonra röportaj için size mail gönderecekler.İstediğiniz zaman yanıltlayabilirsiniz ancak iki günü geçmesin dediler.''
''Tamamdır.''dedim mail kutumu açarak.
Bakalım ne sormuşlar..Birinci soru:başarınızı neye borçlusunuz?bu soru şaka mı?Gözlerimi devirdim sorunun yaratıcılığı karşısında.İkinci soru:En sevdiğiniz kitap nedir?Bunu cevaplayabilirim sanırım.Stefan Zweig bir kadının yaşamından yirmi dört saat.Üçüncü soru:En sevdiğiniz yemek nedir?Ne alaka anlamadım.Bu soruları kim hazırladı yahu diye düşünmeden edemedim.Sanırım en sevdiğim yemek kremalı makarna ve sushi.Dördüncü soru:En sevdiğiniz yazar?Ve en son okudunuğunuz kitabı hangisidir?Stefan Zweig.Bilinmeyen bir kadının mektubu.
Ve son soru:Sizin yayınevinizinden kendinize en yakın hissettiğiniz yazar kimdir?Bu soru etik değil bir kere.Gözlerimi çatarak bu soruları kimin sorduğunu merak ettiğim için soruyu cevaplandırmadan kapattım ve daha sonra Evrim'e sormak için not defterime not ettim.Daha sonra diğer toplantıları ve online görüşmeyi hallettim ve akşam geldiğinde telefonuma gün boyunca hiç bakmadığımı hatırladım.Ahmet'ten beş meseaj vardı.
''Selam nasılsın?''
''Meşgulsun galiba.Mesajımı gördüğünde bana dönebilir misin?''
''Seni özledim.''
''Anlaşılan bugün baya yoğunsun. :(''
''Tilbe lütfen mesajımı gördüğünde bana dön.''
Kibarlıkla başlayıp emir verme durumuna nasıl geçtiğini anlamasam da haklıydı bugün yoğundum ama telefonuma bakabilirdim.Tamamen unutmuştum.Ahmet'e mesaj yazmaktan vazgeçtim ve aradım.İkinci çalışta açtı.
''Neredesin Tilbe?Saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum.''
''Ahmet.Sana da merhaba.İyiyim teşekkür ederim.Yoğundum bugün.Telefonuma bakamadım o nedenle.''
Ahmet sinirlerini yatıştırmak istercesine derin bir nefes aldı.
''Üzgünüm.Seni gerçekten merak ettim.Ulaşamayınca korktum.''
''Neden korktun?''
''Sana ulaşamamaktan.''
Gözlerimi kapattım.Bu adamdan gerçekten hoşlanıyordum.
''Bana ulaşamama gibi bir durum söz konusu değil Ahmet.Merak etme.''
''Sen öyle diyorsan.''
''Evet öyle söylüyorum lütfen dediğimi dikkate al.Bana ulaşamazsan ofisimi de biliyorsun ayrıca.Sana kapım her zaman açık.''
''Canım.Biliyorum.Sadece telefonu açmayınca merak ettim.Özür dilerim fazla ilham yaptım galiba.''
''Hayır.Özür dileme.Bundan sonra bende dikkat etmeye çalışıcam.''
''Teşekkür ederim.Nasılsın bu arada?Neler yaptın bugün?''
''Bugün toplantılar vardı onlara girdim.Kitap okudum.Biraz yazı yazdım.İşlerimi hallettim ve seni aradım.''dedim gülümseyerek.Ahmet ile konuşmak bana kendimi iyi hissettiriyordu.Gerçekten kendimi daha az stresli hissediyordum.Ve bu benım için çok büyük birşeydi.
''Sen neler yaptın?''diye sordum.Bende toplantılara girdim ve hastalarıma baktım.''
''Yeni işin hayırlı olsun bu arada.''
''Çok yeni sayılmaz aslında.Biliyorsun eskiden de psikoloji alanında çalışıyordum.''
''Hem kitaplarınla ilgilenmek hem de hastalara bakmak zor olmayacak mı?''
''Sanmıyorum.İkisini de severek yapıyorum çünkü.Birine yetişemezsem sevgilim yardım eder diye düşünüyorum.''
''Hmm..''dedim bir yandan gülümseyerek.''Bence eder ama tabii kendisine sormanız gerekiyor önce yardım edip etmeyeceğini.''
''Sorayım o zaman.Tilbe.Sevgilim.Eğer yardıma ihtiyacım olursa yardım eder misin?''
Kocaman gülümseyerek,''Ahmet,sevgilim.Tabii ki yardımcı olmaktan zevk duyarım.''
Telefonda kahkaha attığını duyduğumda içim sıcacık oldu.Gerçekten Ahmet'e aşık mı oluyordum?Kendimi bu fikre çok alıştırmamaya çalıştım çünkü benim mükemmeliyetçi huyum herşeyi bozabilirdi ve bunun olmasını istemiyordum.Ahmet ile vedalaşarak telefonu kapattım.Şu an gerçekten bir kahveye ihtiyacım vardı ve Türk kahvesi içmek istemiyordum bu kez.Sevdiğim bir kafe vardı orada soğuk böğürtlenli Türk kahvesi içmek istiyordum.Gerçekten çok farklı değildi ve içinde yine Türk kahvesi vardı ama böğürtlen tadı çok güzeldi gerçekten.Aslında Ahmet de mi gelseydi?Belki müsaitse gelirdi.Keşke telefonda sorsaydım ama o zaman hastası gelecekti.Şimdi mesaj yazmaya karar verdim.
''Selam.Biraz geç oldu ama önce yemek yemek için daha sonra da soğuk böğürtlenli Türk kahvesi içmek ister miydin?''
''Selam.İlk defa duyuyorum.Soğuk Türk kahvesi?Böğürtlenli?Eğer bana yarım saat verirsen işlerimi halledip istediğin yerde görüşebiliriz.''
''Evet.Kesinlikle denemelisin.Tabii ki yarım saat sonra benim evin karşısında bir kafe var hani geçen gün önünden geçerken göstermiştim orada buluşalım.Ben erken gidicem seni orada bekliyor olacağım..''
''Tamamdır yıldızım.''
Telefona bakarak kocaman sırıttım ve montumu giydim ve çıkarken hher yerin düzgün olup olmadığını kontrol ettim.Evrim'e çıktığımı söyledim ve kendisinin de çıkabileceğini ekledim.Arabaya bindikten sonra yirmi dakika içerisinde kafedeydim.Bugün çok trafik vardı.Kafeye girdiğimde en sevdiğim cam kenarına oturdum.Burayı çok seviyordum.Hem deniz kenarıydı hem de sessizdi.Tam istediğim şey yani.Yaklaşık yirmi dakika sonra Ahmet kafeden içeri girdi.Üzerinde siyah bir gömlek altında da yine siyah bir pantolon vardı.Kolundaki saatle birlikte gerçekten inanılmaz yakışıklı görünüyordu.Ve ben bu adama sevgilim diyordum.Kim inanırdı diymi?Ahmet gülümseyerek bana doğru geldi ve yanağımdan öperek kocaman sarıldı.Mis gibi kokuyordu.Vanilya kokuyordu.Benim gibi.Aynı şekilde.
''Selam Yıldızım.''
''Selam Ahmet.''
''Nasılsın?''derken karşıma oturdu ama ondan önce benim sandalyemi çekerek oturmamı sağlamıştı.
''İyiyim sen nasılsın?''
''Ben de iyiyim.Ne yaptın bugün?''o sırada garson siparişlerimizi almak için yanımıza geldi.
''Merhabalar efendim.Hoş geldiniz.Ne alırdınız?''
''Merhabalar hoşbulduk.''diye cevapladım.Ahmet'e baktım önce ne istersin diye sorarak.
''Sen ver siparişi.Ne istersen aynısından istiyorum.''
''Biz iki tavuklu wrap alalım.Yanına iki kola olsun.''
''Beraber mi gelsinler içecekle?''
''Evet,lütfen.''
''Tabii efendim.''diyerek garson uzaklaştı ve ben de Ahmet'e döndüm.
''Aslında anlatmıştım ne yaptığımı sana.Toplantılarla uğraştım biliyorsun.Sonra sevgilimi biraz endişelendirdim telefonuma bakmadığım için.''dedim sırıtarak.
''Sevgilin bir daha endişenmek istemiyormuş.Telefonunuza bakmazsanız ofisinizi basabilirmiş.''
''Aaa...O zaman ben telefonuma hiç bakmamayım böylece sevgilim beni görmeye gelmiş olur.''
''Sevgilin bu aralar yeni işiyle meşgul olduğu için biraz yoğun ancak biraz ilerleme kat ettiğinde sizi sık sık ziyarete gelecekmiş.Zaten kitabı için de sizden randevu almak istiyormuş.''
Kocaman kahkaha attım.Bu oyun hoşuma gitmişti.
''Her zaman beklerim.''
Ahmet bana hayran hayran bakarken ben de ona bakıyordum.Elimi avucunun içine alarak okşuyordu bu o kadar iyi hissettiriyordu ki böyle onlarda keşke bir zaman kapsülü olsa da bu anı içine koyabilsem diyordum.Daha sonra garson siparişlerimizi getirdi ve dinlenmek ve yemek yemek için bir süre konuşmadık.Yemeğimizi bitirine kadar birbirimize bakıp gülümsedik ve denizin keyfini çıkardık.Onunlayken illa konuşmam gerekiyor diye düşünmüyordum.Bu benim için çok değerliydi.Yemeğimizi bitirdik,biraz sohbet ettik,kahvemizi içtik ve deniz kenarında yürüdük.Ara ara birbirimize sorular soruyorduk bazen de denizin keyfini çıkarıyorduk.O sırada Ebru aklıma geldi ve kaşlarımı çattım.
''Ahmet?''
''Efendim yıldızım?''
''Ebru ile ilgili ne yaptın?''
''Önce ailesi ile görüştüm.Bir kliniğe yatırma kararı aldılar.''
''Gerçekten mi?''
''Evet yoksa polise başvuracağımı söyledim çünkü.''
''İyi yapmışsın bence Ahmet.Bu iş daha da büyümeden ve Allah korusun birisi zarar görmeden halletmene sevindim.''
''Tabii ki.''dedikten sonra kolunu omzumdan geçirdi ve beni kendine doğru çekerek yanağımdan öptü.Gülümsedim.''Seni riske atacak herşeyi durdurum.''
''Sadece benim için değil,ben senin için de endişeleniyorum.Bu tarz durumlarda bir psikolog olarak tabii ki ne yapacağını sen daha iyi bilirsin ancak iş daha da çirkinleşebilirdi.''
''Aynen.Bakalım biraz tedavi gördükten sonra bakalım ne olacak.''
''Bakalım.''O sırada kolu hala omzumdaydı ve kendine doğru daha da çekmişti.Gülümseyerek ona doğru sokuldum ve yüzümü boynuna doğru yerleştirdim.O da çok mutlu görünüyordu.Birbirimize iyi geliyorduk.Umarım bu şekilde devam eder.Yürüdükten sonra Ahmet beni eve bıraktı.Kendi arabamla gelmiştim ancak anahtarı ona verdim.Böylece onu rahatça izleyebilecektim.Yol boyunca hep onun yüzüne baktım yan taraftan.Yüzüne bakmak hoşuma gidiyordu.Eve geldiğimizde isterse arabayı alarak eve gidebileceğini söyledim ama istemedi.Taksiye binerek gideceğini söyledi.
''Yukarı gelmek ister misin?''
''Yorgun görünüyorsun.Biraz dinlen istersen.''
''Sen varken de dinlenebilirim.''
''Gerçekten mi?''
Böyle konuştuğunda gözüme gerçekten çok tatlı geliyordu.
''Gerçekten.''dedim başımı sallayarak.O da elimi tutarak,''peki madem.''dedi.Yukarıya asansörle çıktık ve ben anahtarla kapıyı açtım.İçerisi her zaman ki gibi tertemiz ve topluydu.Şu an mükemmelliyetçi huyuma bir çak yaptım içimden.Ahmet salonumu incelerken,ben montumu çıkardım ve onun da montonu aldım.
''Otursana.İçecek birşey ister misin?Yeni yedik ama istersen birşeyler de hazırlayabilirim.''
''Hayır,sadece seninle oturmak istiyorum.''
Gözlerine baktığımda gerçekten yorgun göründüğünü fark ettim.Ben de yorgundum.Biraz dinlenmek iyi olabilirdi.İkimiz koltuğa oturduk ve Ahmet beni yanına çekti.Omzuna boynuma sararak iyice dibine soktu.Böyle olmayı çok seviyordum.Gözlerimi kapattım.
''Uyu istersen.İstersen burada kalabilirsin de.''
''Çok yorgunum.''
''Uyu Ahmet.Sıkıntı yok.''
''Çok güzel kokuyorsun.''Gülümsemesini hissettim.Ben de gülümsedim.Ve yavaşça beraber uykuya teslim olduk.

Yıldız Ve GülNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ