Bölüm 44

1.7K 82 6
                                    

Almira'dan:

Gün içerisinde Batuhan restorana gelmişti aslında son zamanlar sürekli öğle ve akşam yemek yemek için geldiğinden garipsememiştim.

Bu yüzden selam vermek için oturduğu masaya yaklaştım. Son bir kaç aydır aramız çok iyiydi. Beni dinliyor çoğu zaman da daha ben söylemeden duygularımı anlıyordu.

Masasına gelince adamın biri yanıma yaklaştı benimle konuşunca kendimi rahatsız hiss etsemde adamı nazikce geri yolladım.

Sonuçta burası benim iş yerim ve Baran abimle ortağız bu yüzden sorun çıksın istemiyorum.

Adam yanımdan uzaklaşınca Batuhan ayağa kalkıp karşıma geçti sanki bir şey söyleyecek gibi bir hali vardı.

Ben ona bakıp konuşmasını bekledim ama garson gelince hiç bir şey demeden masaya oturup yemeğine bakmaya başladı.  Garip gelse de sadece afiyet olsun diyerek yanından uzaklaştım.

Akşam eve gelince Baran abimle restoran hakkında konuştuktan sonra aşağıda Miran abim ve Nesrin yine kavga ediyordu.  Geldiğim günden beri ikisini kavga etmeden gördüğüm gün yoktu.

Miran abim ona yeteneksiz bir iç Mimar olduğunu söylerken oda abime beceriksiz bir doktor olduğunu söylüyordu.

Ve bu döngü yüzünden sürekli kavga ediyorlar. Abim kalkıp onların yanına inerken telefonuma mesaj geldi.  Batuhan beni kapıya çağırıyordu iyi ama neden içeri girmiyordu ki?

Boş verip aşağı indim.  Kapıya çıkar çıkmaz Batuhan " Seni seviyorum " dedi Pat diye. Ben şok ve şaşkınlıkla ona bakarken arka taraftan Boran babamın sesi geldi.

Ben gözlerimi Batuhandan alamazken Boran baba yanımıza gelip Batuhanın karşısına geçti.
Sonra da " Batuhan oğlum sen ne diyorsun?" Dedi.

Batuhan ise hiç tereddüt etmeden Boran babama bakarak " Boran amca yıllardır hayatınızdayım beni bilirsin yanlış bir haraketim olmadı şimdiye kadar.  Almirayı seviyorum lütfen karşı çıkma" dedi kendinden emin bir şekilde.

Ben ise tepkisiz bir şekilde onlara bakıyordum.  Batuhanın bana karşı duygularını daha önce fark etmiştim ama böyle karşıma çıkınca da farklı his etdim.

Boran babam bana döndü" kızım senin gönlün varmıdır?" Diye sordu.
Ben ise ne diyeceğimi düşünüyordum. Batuhanı seviyormuyum?

Onunla konuşurken kendimi hiç olmadığı kadar iyi his ediyorum. Beni mutlu ediyor. Evet Can hayatımdayken onu sevdiğimi düşünüyordum ama ayrılınca sadece bir hafta kötü hiss etdim.

Bunun da en büyük nedeni hayatımdan çalınan on yıldı. Ama Can için onsuz yaşayamam diye hiç düşünmedim.

Ama Batuhan için peki? Galiba evet onu seviyorum.
Boran babam benden hàla bir cevap beklercesine bana bakıyordu. Ben onu başımla onaylayınca bir şey demeden konağa girdi.

O sırada aniden biri tarafından çekilip etrafıma kolların sarılması sadece bir kaç saniye sürdü.  Batuhan bena sıkıca sarılmış saçlarımın üzerine bir öpücük koydu.

Sonra da benden bir az uzaklaşıp yüzümü baktı sanki küçük bir oğlan çoçuğunun heyecanı vardı üstünde.

" Ben özür dilerim öyle dan diye söyledim ama bir an da cesaretimi toparlayıp itiraf etdim" deyince bu masum halleri beni gülümsetdi.

Batuhan da devam etdi " Gerçekten de sende beni seviyormusun?"

Onun gözlerine bakarak "Hayatımın en zor zamanlarında hayatıma girdin çoğu zaman ben konuşmadan beni anlayan tek insan oldun. Önce bana sadece arkadaş olmuştun şimdi ise sevdiyim adam oldun" dedim.

Batuhan da yüzündeki kocaman gülümsemeyle " istersen bundan sonra hayat arkadaşın da ola bilirim" dedi.

Ben artık nasıl baktıysam Batuhan telaşlı bir sesle" şaka yaptım korkma seni zorlamam asla" dedi.

Ama bu çok tatlı bakıyordu ya. Ben de Batuhana bir adım yaklaştım ve " korkmadım şaşırdım sadece " dedim.

Batuhan yine bana sarıldı alnımı öperek geri çekilip " O zaman daha fazla üşüme " deyip burnumun ucunu öperek" bak burnun kıpkırmızı olmuş" dedi.

Ben de ona sarılıp " Tamam yarın görüşürüz o zaman " dedim. Ben içeri geçene kadar kapıda bekledi. Ben içeri girince Mira ve Nesrin üstüme atlayıp " Ablaa! Sonunda söylemiş Batu abi " dediler.

Onların bu heyecanına gülüp bende onlara sarıldım.  Hep birlikte benim odama geçip konuşmaya başladık.

Yazardan :

Batuhan Almira eve gitdikten sonra bir kaç dakika sonra hàla kapıya bakıyordu. Sonra kendi kendine 'ben ne yapıyorum' deyip evin yolunu tutdu.

Yılmazoğlu ailesinden ise Mirza bey ve Mustafa bey hastanede kalmıştı hàla. Evin geri kalan üyeleri ise eve geçmişti.

Emir bey ve Naz Naz'ın evine geçmişti.  Bütün gece iki kardeş konuşmuştular. Naz Emire şimdi ne yapacağını sorduğu zaman Emir " Sen nasıl olsun istersin abim? " dedi.

Naz da abisine sarılıp " Abi ayrılmasak olur mu?" Dedi çanesini Emir'in göğsüne yaslayıp ona altdan altdan masum masum bakıyordu.

Emir kardeşinin küçük kız çocuğu gibi haraketlerine kahkaha atıp " sen nasıl istersen abim" dedi. Ve kardeşinin alnından öptü.

Naz ise abisine daha çok sokularak " en sevdiğim Abim sensin bunu biliyormusun?" Dedi.

Emir bu duruma çok şaşırmıştı çünki diğer abileri ile arası gayet iyi görünüyordu. Ama ya göründüğü gibi düğilse? Kaşlarını çatıp " abim abilerinle aranız kötü mü? " diye sordu.

Naz da hemen başını abisinin göğsünden kaldırıp "Hayır hayır abi çok iyi aramız ama sadece seninle aramda farklı bir bağ var" dedi.

Emir de ona sarılıp " bende seni seviyorum abim" dedi. İki kardeş birlikte sarılıp uyudu o gece.

Yılmazoğlu ailesi ise evin salonunda oturmuş konuşmadan bir birlerine bakıyordu. Şimdi ne olacaktı ki?
Onların hiç bilmediği bir abileri daha vardı.  Ama bu durum en çok Ömer için farklıydı çünki o yıllardır hep abi olmuştu.

Hiç birinin kardeşi olmamıştı ki, o kardeşlerini korumuş onlara kol kanat germişti hep. Kardeşleri başı sıkışınca ona koşardı ama onun gidecek sığınacak bir abisi olmamıştı hiç.

Şimdi ise yıllar sonra abisi olduğunu öğrenmişti. Bu durum onu bir yandan mutlu ederken bir yandan da korkutuyordu. Nazda yaptıklarını tekrar etmek istemese de hemen de güvenemezdi.

Ayrıca bütün bu olanları Nazın daha önce bilip hiç kimseye söyleyememesi de onu ve ailedeki her kesi öfkelendiriyordu. Neden hiç kimseye bir şey söylememiştiler ki?

Ertesi gün Naz ve Emir uyanıp önce kahvaltı etmiştiler. Onlar kahvaltı yapmaya başlamışken Nazın telefonu çaldı ekranda yakışıklım  yazısı ile Naz gülümseyerek telefonu açtı.

Batu heyecanla " Naz dün itiraf etdim " dedi. Naz ise duyduklarından hiç bir şey anlamadığı için " anlamadım ne oldu Batu? Ne itirafı?" Dedi.

Batu bir anda" Almira ile konuştum" deyince Naz sevinçle ayağa kalkıp " doğru mu söylüyorsun? Ayy Tebrikler " dedi.

Batu da "öğleden sonra işin yoksa buluşalım mı ? Almira da gelecek" Dedi heyecenla .

Naz da" Batu yakışıklım bu gün baş başa kalın ben sonra görümcelik görevimi layıkıyla yaparım" dedi gülerek.

İkisi bir az daha konuştuktan sonra kapatdılar. Kahvaltı faslı bitince hazırlanıp evden çıktılar. Emir ilk kez Yılmazoğlu ailesi ile tam olarak tanışacak ve kararını belirtecekti.

Savcının ailesi (Gerçek ailem)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum