•Son Gece•

69 3 0
                                    

•Son Gece•
-Bölüm 35-

Eflin'den*

Güzeller güzeli kızım Helen doğmuştu ve 4 aylıktı. Tahmin edin gözleri ne renk? Yeşil! Şimdiden benim kopyam.

"Eflin seni gördüğüm yeter birazcık Helen'i göster. Tüm gün zaten seni göreceğim." dedi Afra. Görüntülü konuşup birlikte hazırlanıyorduk çünkü dışarı çıkacaktık. Defne ve Helen'e Asil'in annesiyle babası bakacaktı. Çok ısrar ettiler. Teknik olarak torunları sayılır o yüzden kabul ettik.

Asil onlarla arada da olsa konuşuyordu. Gerçekten onun adına çok mutluydum. Onları yavaş yavaş kabul etmeye başlamıştı.

"Afra sana Helen'i gösteremem çünkü babasıyla beraber mışıl mışıl uyuyor."

"Rüzgar uyuyor mu?! Hazırlanmadı mı o hala?"

"Hazırlandı sonrasında direkt Defne ve Helen'in yanına kıvrılıp uyudu. Neyse sence hangisini giyeyim?" dedim ve kameraya iki elbise gösterdim.

"Siyah olanı!" dedi direkt.

Afra'da bana iki seçenek gösterdi; biri pembe, diğeri gold'du. Gold kesinlikle Afra'nın rengiydi o yüzden onu seçmesini söyledim. Uzaklara daldığını fark ettiğimde düşünür gözüküyordu. "Afra iyi misin?"

"Yok bir şey dalmışım sadece." dedi ve saçını yapmaya geri döndü. "Hadi ama biz birbirimizin ruh arkadaşıyız sence seni anlamıyor muyum?" dedim itiraz ederek.

"O orada olmayacak değil mi?" dediğinde kimden bahsettiğini tam olarak anlamamıştım. "Tam olarak kimden bahsettiğini anlamadım." dedim.

"Kılıç orada olacak mı?" dedi hızlıca.

"Sence? Hayır tabii ki de! Sen kimden nefret ediyorsan bende ondan nefret ediyorum. Anca cenazeme gelir o aşkım. Yani önümüzdeki 50 yıl boyunca görmeyiz."

"Deme öyle! 80 yıl yapalım biz onu." dedi düşünceli bir şekilde. Dediği şeye kahkaha atarak, "Kılıç o kadar yaşayamaz ki!" dedim.

"Niye cenazeni düşünüyoruz biz senin? Daha çok var o zamana orman göz."

"Hadi uyandır kıymetli kocanı." koca kelimesine hala alışamamıştım sanırım. Asil hala benim biricik sevgilimdi. Telefonu orada bıraktım ve Asil'le çocukların yanına gittim.

Ah çok huzurlu görünüyorlar! Nasıl uyandıracağım ben onu? Asil'in yanına uzandım, öpücükler kondurdum yüzüne. Elimi saçlarının arasından geçirdim ve saçlarını gözünün önünden çektim. "Asil uyanman lazım." diyip kafamı göğsüne koydum.

"Bence bizim gitmemize gerek yok sevgilim, ne dersin?" dedi uykulu sesiyle.

"Olmaz! O kadar hazırlandık Afra'yla." bende gitmekten vazgeçmek üzereydim ama giydiğim bu efsane elbise için ikimizi de ayakta tutmaya çalışıyordum.

Gözlerini açık tutmaya çalışarak kalktı ve saçımdan öptü. "Sizi en fazla 10 dakika bekletirim." dedi ve lavaboya gitti.

Afra'yı unuttum telefonda! Telefonun yanına geri dönünce Afra'nın ekranda olmadığını fark ettim. "Afra?" diye seslendim.

Sana DairTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang