14. YENİ YIL ve MUCİZELER

Start from the beginning
                                    

Gülcan ve Mete farklı bir sohbete başladıklarında kucağımda Mihrimah’la salona doğru geri girtiğimde Mihrimah gözlerime yeniden dokundu. Koltuğa oturup Mihrimah’ı da bacaklarıma oturttum. “Ema hüü?” dedi kendi gözlerini gösterip dudak büzerek. Gülümsedim.

“Hayır bebeğim ağlamadım.” anlamadan yüzüme bakarken uzanıp yanağımı öptü. Hiç beklemediğim için tepki veremezken bacaklarım üzerinden yere düşeceğini hissettim, hızlıca ellerimi beline yerleştirip geri kucağıma oturttum.

Yüzüne bakarken yüzünde üzgün bir ifade vardı. Sanki hissediyordu, hissettikleri onu da üzüyordu.

Omuzlarıma tutunup ayağa kalktıktan sonra bu kez uzanıp gözlerimin altını, ıslak olan yerleri öptü. Şaşkınlıkla yüzüne bakarken yerine oturdu, masum masum gülümsedi. Toplamında bir dakika bile sürmeyen bu olaylar zinciri kalbimin ısınmasına ve içimdeki kötü hislerin uzaklaşmasına neden olmıştu.

“Mete!” diye seslendi Gülcan elinde bir tepsiyle içeri girerken. Mete koşarak öbür taraftan gelirken, “Efendim anne?” dedi. Gülcan koltuğa oturdu ve bacak bacak üstüne attı. “Mari ablanıza gitmek ister misin biraz? Bizim Elmas’la kız kıza konuşmamız gereken şeyler var.”

Mete bana baktı, sonra annesine döndü. “Mihri’yi de mi alacağım?” Gülcan kafasını salladı. Mete dehşete düşmüş gibi annesine baktı. “Ama anne ben nasıl götüreceğim?”

Gülcan kıkırdayıp ayağa kalktı. “Ben götürürüm sizi.” Mihrimah götürme lafını duyunca kaşlarını çatarak annesine baktı, ardından uzanıp boynuma sarıldı. “Ema!”

“Mihri gelmek istemiyor, ben tek gideyim mi?” dedi Mete. Gülcan yüzüme bakarken gözlerimi açıp kapattım, sorun yok demek için.

Gülcn kararsızlıkla bana baktı ve ofladı. “Git bakalım oğlum. Geç olmadan gel ama.”

Mete kafasını salladı ve ikimizi de öpüp kapıya yaklaştı. Mihrimah onu öpmediği için üzgün bir şekilde abisine bakarken eğilip tombiş yanağından öptüm. Mutlulukla bana sarıldığında elimi küçük sırtına yerleştirip okşadım.

“Ben gittim anne!” sonrasında kapanan kapı sesi ve Mete’nin koşar adımları.

Gülcan yanımıza yaklaşıp kendini koltuğa bıraktı. “Evet Elmas dökülme vakti. Söyle ne oldu?”

Gözleri benim mavi gözlerimi izlerken yutkundum. “Mirza’yla ters düştük biraz. Sanırım biraz fazla.”

Gülcan kaşlarını çattı. “O ne demek öyle?”

Gözlerimi kaçırdım. “Yani biraz fazla sinirlendi sanırım. Gözlerinde-” Gülcan’ın telefonu çaldığında koltuktan kaldırıp kimin aradığına baktı.

Bakışlarını bana çevirip, “Mirza arıyor.” dedi. Endişeyle çarpan kalbimi susturmaya çalışırken Mihrimah kafasını sol göğsümün üstüne yasladı. “Efendim ablacım?”

Telefonu hoparlöre aldı. “Abla Elmas yanında mı?”

Gülcan kaşlarını çattı. “Sana da merhaba Mirza. Ben de iyiyim teşekkür ederim sorduğun için.”

Mirza derin bir nefes alırken ofladı. “Şu an gerçekten halini hatrını soracak havamda değilim abla özür dilerim. Elmas yanında mı?”

“Elmas evde değil mi?” dedi şaşkınca Gülcan. Burada olduğumu söylemediği için gözlerim dolarken Mihrimah kaşlarını çatarak bana baktı. Haklıydı, ben buradaydım ve annesi burada olmadığımı söylüyordu.

TUTSAK Where stories live. Discover now