050224
Bilinmeyen numara: Evet Barkın Kökdemir
Bilinmeyen numara: Benim artık sabrım tükendi
Bilinmeyen numara: Artık başlıyoruz
Bilinmeyen numara: Ben seni yeterince uzaktan sevdim
Bilinmeyen numara: Artık bana gitar çalmayı öğretmen gerekiyor
Bar...
Barkınla geldiğimiz noktaya baktığımda ağlamak istiyordum. Kendide söylemişti beni sevmiyordu fakat en azından artık beni görüyordu. Benim kim olduğumu anlamıştı fakat yinede Perayla konuşup onu tanımaya çalışıyordu. Barkın Pera için çabalıyordu. Afra ile aralarında ne olduğunu hâlâ bilmiyordum ama o sevgili olmadınlarını söylemişti ve ben ona inanırdım. Çünkü ona aşıktım.
Bu akşam hiç benlik olmayan bir şey yapıp bara gidecektim. Bizim kızlar sürekli gitsede ben pek sevemzdim. Fakat bu akşam gidecektim çünkü İzmirden çocukluk arkadaşım Deniz ve Elayla liseden arkadaşımız Hera gelecekti.
Deniz ile beraber büyümüştük. Hani otuş beş yaşına gelince evlenmemiş olursak ikimiz evlenelim sözü verdiğimiz bir çocukluk arkadaşı vardır ya Deniz oydu benim için. Onu çok severdim. Herayla son sınıfta tanışmıştık. Başka bir güzel sanatlar lisesiyle yapılan ortak çalışmada tanışıp arkadaş olmuştuk. Sonra Ela, Deniz, Hera ve ben arkadaş olmuştuk. Tabi ben ve Ela buraya gelince ayrılmıştık.
Şimdi onlar geleceği için beraber dışarı çıkacaktık ve onları asla ekemezdim. "Off keşke Barkınla aynı arkadaş ortamımız olmasaydı. Ne güzel şimdi ne giyeceğimi ona sorardım." Gideceğimiz mekan Barkın ve gurubunun çok sık takıldığı bir yerdi. "Of kızım sende ne takıyorsun Barkın anlamadı mı zaten bizim kim olduğumuzu. Of Pera!" Şizoluğun kaçıncı seviyesiydi bu. Resmen kendi kendime adımı söyleyerek kızıyodum.
"Neyse bugün de çok şükür delirdiğimize göre en iyisi ben kocama yazayım." Kocam? "Allah söyletti ya. Yoksa benim delirmemle alakası yok bence."
Pera: Barkın acil bakman gerek
Pera: Çok acil
Pera: Çok kötü şeyler oldu
Barkın: İyimisin Sarışın
Barkın: Konum at geliyorum
Pera: Hayır şapşal öyle değil
Pera: Şimdi ben seninle konuşmadım ya
Pera: Günlük Barkın dozumu alamadım
Pera: Sensizlik başıma vurdu bende delirmeye başladım baya kendi kendime sohpet etmeye başladık
Barkın: Kızım ödüm koptu
Barkın: Bir daha birden öyle şeyler yazma
Barkın: Sana bir şey olacak diye ödüm koptu
Pera: Ya sen beni mi merak ettin
Pera: Ya şapşik
Pera: Vardır öyle kendime bağımlı yapma meziyetlerim
Barkın: Şuan Türkçeyi katlettin farkındasın değil mi
Pera: Türkçe katledilse ne ben şuan çok mutluyum
Pera: Günlük Barkın Kökdemir dozumu alıyorum
Pera: Ama şuan moralim biraz düşmüş olabilir
Barkın: Ne oldu anlat güzelim çözeriz
Pera: Elbise seçemiyorum ve aynı ortamda olacağımız için sanada soramıyorum
Pera: Offf çok sinir resmen
Barkın: Tamam Sarışın sende numaralandır ve öyle at
Barkın: Elbiselere kafan göre numara ver ve bana bir numara seçtir
Pera: Hımm
Pera: Evet mantıklı
Pera: Bu zeka dünyaya açılmalı
Barkın: Evet biliyorum bu nedenle en az beş çocuk
Pera: Yuh
Pera: Yok on çocuk
Pera: Heralde futbol takımı kuracaksın
Barkın: Müzik gurubu kurmayı tercih ederim
Pera: Tamam şimdi gelelim fasulyenin faydalarına
Barkın: Mercimek değil miydi o
Pera: Beni sorgulama lütfen
Pera: Neyse fasulyede hiç sevmem
Pera: Şimdi 5 19 ve 2 sayılarından birini seç
Barkın: Tamamen meraktan soruyorum
Barkın: Ama neden 1 2 ve 3 yerine 5 19 ve 2 dedin
Pera: Çünkü öyle
Pera: Hadi gitarist hadi
Barkın: Tamam 19 olsun
Barkın: Doğum günümde 19'unda
Pera: Ayyy en güzelini seçtin
Pera: Ben şimdi gidiyorum
Pera: Yollarımı gözle tamam mı?
Barkın: Yollarını gözler seni beklerim Sarışın
Barkın'ın 19'u seçeceğini biliyordum. Onu tanıyordum ve en güzel elbiseyi 19'a koymuştum. Beyaz üzerime hafif yapışan tül bir elbiseydi. Göğüs kısmı büzgülü ve askılıydı. Askılı olmasına rağmen kollarında ince beyaz bir tül vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Elbiseyi böyle hayal edelim)
Saçlarımın aralarını örüp daha spor bir görüntü oluşturmuştum. Ayağıma bağlamalı bir topuklu ayakkabı giymiştim. Makyaj olarak başta göz altlarıma biraz kapatıcı uygulamıştım. Sonrasında kirpiklerime siyah maskara sürüp gözlerimin içine ışıltılı beyaz bir göz kalemi sürmüştüm. Göz pınarlarıma ve burnuma aydınlatıcı uygulamış dudaklarıma hafif içinde ışıltılar olan pembe bir gloss sürmüştüm. Ortam çok ışıltılı ve abartı olduğu için şakaklarıma biraz vicut simi uygulamıştım.
Ben hazırlanana kadar akşam olmuştu. Bu şekilde İstanbul gibi bir şehirde toplu taşıma kullanamazdım. Üzerime açık mavi bir blazer ceket almıştım. Ona uygun çantamı koluma takıp bir taksi çağırdım. Taksiye mekanı tarif ettikten sonra kısa sürede mekana ulaşmıştım.
Mekanın önünde beni bekleyen Ela, Hera ve Deniz geldiğimi görünce bana doğru geldiler. Elayla sarıldıktan sonra Hera ve Deniz'in yanına ulaşmıştım.
"Yaa kızım çok özledim seni." Hera hemen bana sarılmıştı. "Bende seni özledim bebeğim." Hera bana sarıldıktan sonra Deniz'e döndüm. Çok değişmişti. Sarı saçları artık uzun değildi. Saçlarını kısaltıp dağnık bırakmıştı. Üzerinde beyaz bir tişört altında beyaza çok yakışan bir yeşil şort vardı. Boynunda ona hediye aldığım zincir hâla duruyordu. "Ooo Mayıs hanım! Güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemişsin."
"Yalnız senin yakışıklılığın giderek atrıyor haberin olsun." Deniz ile birbirimize iltifat etmeye alışıktık. Denize sarıldım ve çocukluk arkadaşıma duyduğum özlemi hatırladım. Denizden ayrıldıktan sonra ayağım taşa takılmıştı ve dengemi kaybetmiştim. Düşeceğimi düşünürken Deniz beni tutmuştu.
O an yanımıza doğru gelen Barkın ve arkadaşlarını gördüm. Buraya bakıyordu. Gözlerinde garip bir ifade gördüm. Sinirli miydi? Yoksa kırgın mı? Emin olamıyordum. Doğrudan Denizin belimde ki eline bakıyordu. Dengemi sağlayıp Denizden uzaklaşmıştım. Gece daha yeni başlıyordu. Buna emin olmuştum.