1.0

17 4 0
                                    

Barkınla geldiğimiz noktaya baktığımda ağlamak istiyordum. Kendide söylemişti beni sevmiyordu fakat en azından artık beni görüyordu. Benim kim olduğumu anlamıştı fakat yinede Perayla konuşup onu tanımaya çalışıyordu. Barkın Pera için çabalıyordu. Afra ile aralarında ne olduğunu hâlâ bilmiyordum ama o sevgili olmadınlarını söylemişti ve ben ona inanırdım. Çünkü ona aşıktım.

Bu akşam hiç benlik olmayan bir şey yapıp bara gidecektim. Bizim kızlar sürekli gitsede ben pek sevemzdim. Fakat bu akşam gidecektim çünkü İzmirden çocukluk arkadaşım Deniz ve Elayla liseden arkadaşımız Hera gelecekti.

Deniz ile beraber büyümüştük. Hani otuş beş yaşına gelince evlenmemiş olursak ikimiz evlenelim sözü verdiğimiz bir çocukluk arkadaşı vardır ya Deniz oydu benim için. Onu çok severdim. Herayla son sınıfta tanışmıştık. Başka bir güzel sanatlar lisesiyle yapılan ortak çalışmada tanışıp arkadaş olmuştuk. Sonra Ela, Deniz, Hera ve ben arkadaş olmuştuk. Tabi ben ve Ela buraya gelince ayrılmıştık.

Şimdi onlar geleceği için beraber dışarı çıkacaktık ve onları asla ekemezdim. "Off keşke Barkınla aynı arkadaş ortamımız olmasaydı. Ne güzel şimdi ne giyeceğimi ona sorardım." Gideceğimiz mekan Barkın ve gurubunun çok sık takıldığı bir yerdi. "Of kızım sende ne takıyorsun Barkın anlamadı mı zaten bizim kim olduğumuzu. Of Pera!" Şizoluğun kaçıncı seviyesiydi bu. Resmen kendi kendime adımı söyleyerek kızıyodum.

"Neyse bugün de çok şükür delirdiğimize göre en iyisi ben kocama yazayım." Kocam? "Allah söyletti ya. Yoksa benim delirmemle alakası yok bence."

Pera: Barkın acil bakman gerek

Pera: Çok acil

Pera: Çok kötü şeyler oldu

Barkın: İyimisin Sarışın

Barkın: Konum at geliyorum

Pera: Hayır şapşal öyle değil

Pera: Şimdi ben seninle konuşmadım ya

Pera: Günlük Barkın dozumu alamadım

Pera: Sensizlik başıma vurdu bende delirmeye başladım baya kendi kendime sohpet etmeye başladık

Barkın: Kızım ödüm koptu

Barkın: Bir daha birden öyle şeyler yazma

Barkın: Sana bir şey olacak diye ödüm koptu

Pera: Ya sen beni mi merak ettin

Pera: Ya şapşik

Pera: Vardır öyle kendime bağımlı yapma meziyetlerim

Barkın: Şuan Türkçeyi katlettin farkındasın değil mi

Pera: Türkçe katledilse ne ben şuan çok mutluyum

Pera: Günlük Barkın Kökdemir dozumu alıyorum

Pera: Ama şuan moralim biraz düşmüş olabilir

Barkın: Ne oldu anlat güzelim çözeriz

Pera: Elbise seçemiyorum ve aynı ortamda olacağımız için sanada soramıyorum

Pera: Offf çok sinir resmen

Barkın: Tamam Sarışın sende numaralandır ve öyle at

Barkın: Elbiselere kafan göre numara ver ve bana bir numara seçtir

Pera: Hımm

Pera: Evet mantıklı

Pera: Bu zeka dünyaya açılmalı

Barkın: Evet biliyorum bu nedenle en az beş çocuk

Pera: Yuh

Pera: Yok on çocuk

Pera: Heralde futbol takımı kuracaksın

Barkın: Müzik gurubu kurmayı tercih ederim

Pera: Tamam şimdi gelelim fasulyenin faydalarına

Barkın: Mercimek değil miydi o

Pera: Beni sorgulama lütfen

Pera: Neyse fasulyede hiç sevmem

Pera: Şimdi 5 19 ve 2 sayılarından birini seç

Barkın: Tamamen meraktan soruyorum

Barkın: Ama neden 1 2 ve 3 yerine 5 19 ve 2 dedin

Pera: Çünkü öyle

Pera: Hadi gitarist hadi

Barkın: Tamam 19 olsun

Barkın: Doğum günümde 19'unda

Pera: Ayyy en güzelini seçtin

Pera: Ben şimdi gidiyorum

Pera: Yollarımı gözle tamam mı?

Barkın: Yollarını gözler seni beklerim Sarışın

Barkın'ın 19'u seçeceğini biliyordum. Onu tanıyordum ve en güzel elbiseyi 19'a koymuştum. Beyaz üzerime hafif yapışan tül bir elbiseydi. Göğüs kısmı büzgülü ve askılıydı. Askılı olmasına rağmen kollarında ince beyaz bir tül vardı.

(Elbiseyi böyle hayal edelim)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Elbiseyi böyle hayal edelim)

Saçlarımın aralarını örüp daha spor bir görüntü oluşturmuştum. Ayağıma bağlamalı bir topuklu ayakkabı giymiştim. Makyaj olarak başta göz altlarıma biraz kapatıcı uygulamıştım. Sonrasında kirpiklerime siyah maskara sürüp gözlerimin içine ışıltılı beyaz bir göz kalemi sürmüştüm. Göz pınarlarıma ve burnuma aydınlatıcı uygulamış dudaklarıma hafif içinde ışıltılar olan pembe bir gloss sürmüştüm. Ortam çok ışıltılı ve abartı olduğu için şakaklarıma biraz vicut simi uygulamıştım.

Ben hazırlanana kadar akşam olmuştu. Bu şekilde İstanbul gibi bir şehirde toplu taşıma kullanamazdım. Üzerime açık mavi bir blazer ceket almıştım. Ona uygun çantamı koluma takıp bir taksi çağırdım. Taksiye mekanı tarif ettikten sonra kısa sürede mekana ulaşmıştım.

Mekanın önünde beni bekleyen Ela, Hera ve Deniz geldiğimi görünce bana doğru geldiler. Elayla sarıldıktan sonra Hera ve Deniz'in yanına ulaşmıştım.

"Yaa kızım çok özledim seni." Hera hemen bana sarılmıştı. "Bende seni özledim bebeğim." Hera bana sarıldıktan sonra Deniz'e döndüm. Çok değişmişti. Sarı saçları artık uzun değildi. Saçlarını kısaltıp dağnık bırakmıştı. Üzerinde beyaz bir tişört altında beyaza çok yakışan bir yeşil şort vardı. Boynunda ona hediye aldığım zincir hâla duruyordu. "Ooo Mayıs hanım! Güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemişsin."

"Yalnız senin yakışıklılığın giderek atrıyor haberin olsun." Deniz ile birbirimize iltifat etmeye alışıktık. Denize sarıldım ve çocukluk arkadaşıma duyduğum özlemi hatırladım. Denizden ayrıldıktan sonra ayağım taşa takılmıştı ve dengemi kaybetmiştim. Düşeceğimi düşünürken Deniz beni tutmuştu.

O an yanımıza doğru gelen Barkın ve arkadaşlarını gördüm. Buraya bakıyordu. Gözlerinde garip bir ifade gördüm. Sinirli miydi? Yoksa kırgın mı? Emin olamıyordum. Doğrudan Denizin belimde ki eline bakıyordu. Dengemi sağlayıp Denizden uzaklaşmıştım. Gece daha yeni başlıyordu. Buna emin olmuştum.

Gitarın Son Notası *TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin