Svastikan~1.Bölüm «Vuruluş»

Mulai dari awal
                                    

Cinayet işledikten sonra karşımda birini görmek tedirginliği sezdiren duyguları devreye sokuyordu. Gergin vücuduma lanetler okuyordum, polislerin yanında, ailemin veyahut bir başkasının yanında gerilmeyen vücudum bir onun karşısında böyle oluyordu. Yüzümde silinmeyen gülümsemem ile yüzüne bakarken gerginliğimi saklamaya çalışıyordum. Kahretsin ne diye peşimdeki bu adam! Korkuyor değildim lakin bu adam sinirlerimi fazlasıyla bozuyordu.

Karanlığın kapattığı yüzü görünmüyordu, her zamanki gibi. Mekan fazla mı karanlık olmuştu. Adımları durdu adamın, çok ileriye gitmek istemediği belliydi çünkü benim gelmemi bekliyordu.

Yüzünü görmüyordum ama eminim ki elime sardığım, bir kısmı kanla kaplı MP3 çalara baktığını hissediyordum, içgüdülerim her daim kuvvetli bir kalkandı benim için. Karanlıkta belki bana bakıp kendi piskopatlığına gülüyordu belki de kızgınlığını belirleten o kirli nefesi ciğerlerine çekiyordu kim bilebilir? Ben bilemiyorum. Burda kalmam için her hangi bir şey kalmamıştı, işim bitmişti artık gitme vakti gelmişti. Her zamanki gibi mükemmel resmetmiştim cinayetimi.

"Her geçen gün ilgimi daha çok çekiyorsun!"

Rahatsız mı olmalı, sevinmeli mi yahut çantamda duran işlemelerine bayıldığım bıçak ile ona da mı resim çizmeliydim, kararsız kaldım. Bu vahşet düşünceleri onun yüzünden hissediyorum. Rahatsız olmalıyım çünkü onun gibi birinin kendimden uzak olmasını tercih ederim, daha yüzünü bile görmedim! Sevinmeliyim çünkü tehlikeli bir şekilde tehlike sezmiyordu ruhum. Onu öldürmek istiyorum çünkü son zamanlarda gördüğüm, daha doğrusu görmediğim ama sürekli cinayet mahallini ziyaret eden tek kişi olmaya başlamıştı ve bunu garip bir şekilde resimlerime de dökmeye başladım.

Tek fark resimleri sadece bir kağıt parçasında değil insanların üzerinde çiziyordum.

Elimde kandan arınmış eski kulaklığı omuzumda sabit tuttuğum çantama koydum. Yüzünün olduğu yere kadar dikleştirdim kafamı, yüzümden eksik olmayan gülüşüm yerini aldı. Daha yüzünü, adını sanını bilmediğim bu adam hayatımı fazlasıyla kaplıyordu. Bu durum canımı sıkmaya başlasa da umursamayacak kadar meşguldüm bu akşam.

"Her seferinde olmak senin suçun." dedim ukala sesimle. Normal bir iş üzerinde normal bir konuşma başlatmıştı bu gece. Son zamanlardaki her cinayette olduğu gibi. Bu konuşma uzayacak mıydı? Uzatmalı mıydım? Hayır, işim bitmişti burdan gitmem lazımdı.

Sesini tanıyacak kadar bildiğim lakin yüzünü bir kere dahi olsa görmediğim o adam gülüşünü tutamamış gibi güldü. Her seferinde yaptığı bu paranoyak hareketleri çok garip! Zor bela tuttuğu gülüşünü cebinden çıkardığı eliyle tahminimce tutmaya çalıştı. "Seni izlemek, gerçekten muazzam!" dedi gür sesiyle. Naif bir sese sahip değildi, gece rüyaları kâbusa çeviren o sese sahipti. Karabasan misali. "Bir dahaki cinayetini sabırsızlıkla bekliyor olacağım!" Bitmemişti, bu daha başlangıç izlemeleriydi.

Her cinayetime tanıklık edecek ama yüzünü, kim olduğunu benden gizleyecekti bu adam! Katlanılmazdı. Belki ben katil olarak çok sinirli bir insandım fakat iki aydır gösterdiğim bu tolerans yeteri kadar zamana yer vermiştim. Madem bu kadar ilgi çekiciydim onun için, kim olduğunu öğrenmekte benim için ilgi çekiciydi. Ona doğru vücudumu hareketlendirerek bir adım attım lakin attığım adım ikinci muradına eremeden son buldu. Yine aynı şey oldu. Önce gözlerime yansıyan kırmızı bir ışık, ardından da göğsümde yerini aldı. Gelen kırmızı lazer yüzünden gözlerim kırışmış, yüzüm buruşmuştu. Yine kaçıcaktı. Tehdit bile etmeyen bu herif yine bana yüzünü göstermeden kaçacaktı.

Bu sefer izin yok! Piç herif... Karanlıkta yüzünü tahmin ettiğim yere kısık sesimle homurdandım. "Korkak!"

Her cinayeti izleyecek kadar piskopat, her seferinde karşısıma çıkamayacak kadar korkak.

SvastikanTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang