22. Bölüm: Ortak Salonda Gerginlik

650 51 77
                                    

  Günlerdir ödevlerim yüzünden uyuyamamıştım. Şimdi ise ödevlerim bitmesine rağmen uyuyamıyordum  Saat 01.28'di, uykusuzluktan başım ağrıyordu. Draco'ya doğru döndüm, yine Querencia'yı okuyordu.

"Günlerdir uyumuyorsun Olivia, şimdi fırsatın varken neden uyumuyorsun?" dedi. Elindeki kitabı yatağa bırakıp doğruldu.

"Bilmiyorum kafam çok dolu. Ben uyumaya çalıştıkça düşüncelerim susmuyor." diye yanıtladım.

"Ninni mi söyleyeyim sana?" diye sordu. Zar zor güldüm.

"Hayır Draco, çok teşekkürler ama kalsın. Zaten başım ağrıyor."

"Uyu geçer."

"Beni dinlemediğin o kadar belli ki!" 

Göz devirip arkamı döndüm. Başımın ağrısı gittikçe azalıyordu ama yine de uyuyamıyordum. Uyumaya çalışırken hava aydınlandı, yine bir maraton başlıyordu. Madam Pomfrey baş ağrım için bir ilaç vermişti ama hiçbir işe yaramamıştı. Mecburen derslere girmek zorundaydım. 

Draco uyanmadan hazırlandım ve kitaplarımı alıp çantama koydum. Bugün iksir dersi ve biçim değiştirme dersi vardı. Öğleden sonra Durmstrang Enstitüsü ve Slytherin Quidditch takımı maç yapacaklardı. Bu yıl resmi Quidditch maçları turnuva yüzünden iptal edilmişti fakat bu maçı kendi aralarında yapacaklardı. Elbette ki yine Draco'nun başının altından çıkmıştı. Çünkü geçen hafta onlara meydan okumuştu.

Draco uykulu bir sesle "Niye bu kadar erken uyandın?" diye sordu.

"Uyuyamadım ki."

Kolunu kaldırıp masayı işaret ederek "Aritmansi ödevini tamamladım, masanın üzerinde." dedi.

"Ben de senin biçim değiştirme ödevini yaptım. Son teslim tarihi bugün." diyerek odadan çıktım. 

Ortak salonun önünde Pansy'i beklemeye başladım, yaklaşık bir yarım saatin sonunda gelebildi. Normalden daha neşeliydi. Yanıma gelince kaşlarını çatıp yüzümü incelemeye başladı. "Ne bu hal? Ruh gibisin." dedi.

Tedirginliğini azaltmak için gülümsedim "Uyuyamıyorum bir haftadır, boş ver beni. Gülümsemekten ağzın yırtılacak, bu mutluluğun sebebi nedir?" diye sordum.

Hemen koluma girdi. Büyük salona doğru yürürken anlatmaya başladı. "Dün gece ortak salonda kimse kalmamıştı, bir tek Mattheo vardı."

"Evet, sonra?" dedim devam etmesi için.

"Ben şöminenin başında oturuyordum, Mattheo ise deri koltukta oturuyordu. Sonra Mattheo gelip karşıma oturdu, sohbet falan ettik." deyip yeniden sustu. 

"Devamını ben mi tahmin edeceğim?"

Heyecanla bir nefes verdi, "Mattheo gitmeden önce beni baloya davet etti." dedi ve kıkırdadı. 

Neden bu kadar heyecanlı olduğunu şimdi anlamıştım. Yavaş yavaş o da Mattheo 'dan hoşlanmaya başlamıştı. Yakışıyorlardı ve birlikte daha mutlu olurlardı.

"Peki sen ne dedin?" diye sordum.

"Düşüneceğimi söyledim."

"Ne!?"

"Hemen sinirlenme. Teklifin üstüne atlamak istemedim, dünden razı gibi. Bugün kararımı söyleyeceğim." dedi.

"Taksit taksit söylediğin için biraz ödüm koptu."

Büyük salona varır varmaz yerlerimize oturduk. Mattheo ortalıkta yoktu.

"Evet diyeceksin değil mi?" 

Querencia~Olivia BlackWhere stories live. Discover now