Altıncı Bölüm: Birinci Vuruş, İkinci Vuruş

Start from the beginning
                                    

"Hey, Naomi." alayla sırıttı, "Seni görmemişim, kaçırdıysam kusura bakma."

Yapmacıktan güldüm, "Sorun değil, aptalları görmek istediğini gördüğü için suçlayamayız. Mesela kendilerinde profesyonel kaykaycı olabilme kabiliyeti gördükleri gibi. Bu arada, o iş nasıl gidiyor?"

Bakışları sertleşti, "Ne dedin seni küçük-"

Arkamdan bir korna sesi işittiğimde sustu, servisçi ve içerideki herkes arabanın dışına baktı. Üstü açılabilir kırmızı bir Audi araba servisin hemen yanındaydı. Gözlerime inanamadım, içinde onları görmek aklımın ucundan bile geçmezdi. Fark ettim ki, servisteki erkeklerin arabaya, kızların da içindekilere ağzının suyu akıyordu.

Servisçiye döndüm, "Ne var biliyor musun? Boş ver, bugün servisle gelmeyeceğim hatta daha iyisi bir daha hiç gelmeyeceğim. Şimdiden sonra arkadaşlarım beni getirecek, yani beni beklemeyeceğine emin ol, daha önce hep yaptığın gibi."

Bir kere daha korna çaldı.

"Hadi Naomi, geç kalacağız!"

"Tamam! Tamam!"

Servisten çıktım ve arabaya doğru ilerleyip arka koltuğa oturdum. Servistekilerin hepsi dördümüze bakıyordu ve tek bir şeyi düşünüyorlardı. Bennett arabayı sürerken onlara orta parmaklarımızı çıkarttık. Yeşil ışık yandığında biz giderken onlar şaşkınlıkla oldukları yerde kalmışlardı ve arkalarından birkaç sürücü korna çalmaya başlamıştı.

"Bize hep okul servisiyle geldiğini söylemiştin," dedi Jordan.

"Ama hiç servise binmek için on blok öteden koştuğunu söylememiştin." diye bitirdi hoşnutsuz bir ifadeyle Declan.

"Çocuklar ben-"

"Bize yalan söylemek zorunda değilsin," dedi Bennett iç çekerek, "Seni okula getirmemiz sorun olmaz zaten yolumuzun üstündesin."

Başımı eğdim, "Üzgünüm."

Jordan gözlerini devirerek ön koltuktan bana döndü.

"Sorun değil, ayrıca seni yanımızdan koşarak geçerken görmek bayağı sürpriz oldu."

"Ve seni alırken onların ifadesini görmeye de değdi." dedi Declan gülümseyerek.

"Ama bilmek istediğim," dedi Bennett, "Nasıl bu kadar uzun süre çok hızlı koşabiliyorsun?"

Sırıttım, "Şöyle diyelim, her sabah servisi kovalamaktan ve her gün içinde zorbalıklardan kaçarken koşmamı ve dayanma gücümü geliştirdim."

Dürüst olmak gerekirse, çok hızlı koşabildiğim için kendimle gurur duymuştum ve aynısını çocuklardan da bekliyordum ama bunun aksine onlar yüzlerinde rahatsız bir ifadeyle bakıyorlardı ve koltuklarına yaslandılar.

Kaşlarımı çattım, "Sorun ne?"

Jordan gülümsedi, "Hiçbir şey. Sanırım aybaşı halimiz."

Gözlerimi kıprıştırdım, "Bekle, sizin de mi aybaşı haliniz oluyor? Ne zamandır?"

Kendim bir kız olduğumdan, erkek cinsiyeti hakkında fazla bilgim olmadığı için beni suçlayamazdınız ama bunu gerçekten ilk kez duyuyordum.

"Ayda bir kez," diye başladı Jordan, "Dolunay çıktığı gece-"

"Kurt adama mı dönüşürsünüz?!"

Jordan gözlerini devirdi, "Hayır, şey diyecektim, bütün gece hiç ertesi gün olmayacakmış gibi abur cubur yeriz ve ruh halimiz sürekli değişir."

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Where stories live. Discover now