sinister purpose

168 43 12
                                    

Dün gece sahilden eve gelince nasıl uykuya daldım bilmiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dün gece sahilden eve gelince nasıl uykuya daldım bilmiyorum. Tek bildiğim Yongbok'un gece boyu zihnimi meşgul ettiği. İki gün önce tanıştığım bir çocuk gidecek diye mi bu kadar kafaya taktım? Yoksa giderken cdyi de götüreceği için mi?

Bilmiyorum.

Sabah uyanınca dün ondan aldığım fotoğrafı odamın duvarına yapıştırdım. Hala onun vücudu olmasını aşamıyordum.

Elimde gitar varken yatağımın yanındaki radyoyu açtım ve istediğim şarkıların çıkmasını bekledim. Ama yok green river inat etmiş gibi asla başlamadı.

Yongbok cd ile birlikte gittiğinde ne bok yiyecektim.

O kadar sinirlendim ki. Demodeyse demode gidip gezebildiğim kadar kasetçi plakçı cdci gezip o albümün kasetini alacaktım. Kaseti bulamadım mı? Sonradan doldurulmuş da olsa cdsini alacaktım.

Bisikletin pedallarını çevirmekten ağrımaya başlayan bacaklarım bana hiç yardımcı olmuyordu. Ve bu girdiğim üçüncü plakçıydı. Ne aptal cd ne de kaseti hiçbir yerde yoktu.

Biraz daha kırsalda yaşıyor olmamızın da etkisi vardı bunda. Yeni çıkan albümler buraya gelene kadar şehirdeki canavarlar tüketiyorlardı her şeyi.

En sonunda hala bulamayınca her şeyi boşverip eve dönüyordum ki yolun kenarına kucağında gitarıyla oturmuş green river çalan yaşlı bir abi durmamı sağladı. Bisikleti önüne bırakıp yanına oturdum izin alarak.

"Bana bu şarkının akorlarını öğretebilir misiniz?" Adam cevap vermeden önce beni süzmüş ardından elini boynumdaki Yongbok'un bana verdiği kolyeye götürmüştü.

Tekrar gözlerime baktığında gözlerinin içinin parladığını gördüm. Bir de dudaklarında yorgun bir gülüş vardı. "Neden öğrenmek istiyorsun?"

"Birine çalacağım." Elini kolyemden çekti kaldırımda biraz daha geriye kayıp arkasındaki çitlere yaslandı. "Özel birine mi?"

Özel biri miydi Yongbok? Bilmiyorum der gibi dudaklarımı büzdüm. "Sanırım öyle." Kafasını salladı. Neyden bahsettiğimi tam olarak anlamış gibi. Yanındaki gitar kılıfına atılmış kağıt paralardan birini aldı. Cebinden de bir kalem çıkarıp arada çalıp emin olarak notaları yazdı paranın üstüne.

"Al bu notaları. Kendim buldum dinlerken, yanlışları olabilir." diyerek parayı uzattı bana. Ben şaşkınca parayı alırken tekrar konuşmaya başladı. "Melodiye zaten hakimsen deneyerek bulabilirsin akorları."

Ayağa kalkıp karşısında neredeyse iki kat olacak şekilde eğildim. Parayı sağ cebime koyarken diğer elimle sol cebimden çıkarabildiğim kadar parayı gitar kılıfına bıraktım. "Çok teşekkür ederim."

Elinin birini kafamın arkasında hissettim. Saçlarımı dağıttı gülerek. "Ben teşekkür ederim evlat. Ha bu arada, kalbin başka bir şey söylüyorsa aklını dinlemek gibi bir aptallık yapma. Sonun benim gibi olsun istemem. Gençliğime benziyorsun."

Eğildiğim yerden kalkıp kafamı salladım tamam dermiş gibi. Yerden bisikletimi alıp binerken "Kendinize iyi bakın arada buraya gelip sizi göreceğim." dedim. Eve gitmeden 325'e uğrayıp Minho ne durumda görmek istedim.

Oraya ulaştığımda dükkanın camından tezgahın arkasında duran Minho ve müşteri tarafından ona yaklaşmış Changbin'i gördüğümde hiç rahatsız etmeden bisikleti eve sürmeye devam ettim.

Ve o gün akşama kadar green river çalmaya çalıştım. Hava karadığında resmen artık çalabiliyordum. Aptal olan benmişim bunca zaman sana haksızlık ettiğim için.

Aklıma gelen fikirle yatağımın altından boş cdleri koyduğum kutuyu aldım. İçlerinden birini cd çalara yerleştirip kayıt tuşuna bastım, şarkıya baştan başladım. Bittiğinde parmaklarımı tellerden uzaklaştırıp kaydı sonlandırdım.

Kendimle gurur duydum. Bugün çaldığım en yanlışsız hali olmuştu kayıttaki. Dışarıda havanın karadığını görüp saate baktım. Saat 10'a geliyordu.

Saat 10'a mı geliyordu?

İki gündür Yongbok'un yanından bundan bir saat sonra ayrılmış oluyordum. Bu akşam ne olacaktı? Gelmeyeceğimi mi düşünüyordu acaba? Ya da çoktan buradan ayrıldılar mı?

Tuhaf bir şekilde bu korku beni ele geçirdiğinde ne yapacağımı bilemedim. Cdleri ve gitarı yatağın üstünde öylece bırakıp evden çıktım. Sahile ulaştığımda, normalde birbirine karışan bir sürü farklı ses gelirken bugün sadece ateşin turunculuğu ve iki farklı gitar sesi geliyordu.

El ele ateşin etrafında dans eden çiftlere göz atıp Yongbok'un orada olmadığını görünce yolunu artık ezberlediğim karavana doğru ilerledim.

İçeride yanan renkli ışıklar ön cama yansıyordu, içeride olduğunu anladım. Kapıyı çaldım ama içeriden gelen müzik sesinden beni duymayacağını düşünüp kapıyı araladım.

Sonra bir ses yükseldi. "Senden nefret ediyorum Changbin!" Yine fotoğraflarla ilgilendiğini fark edip hemen arkamdan kapıyı kapattım, ellerimi teslim olur gibi yukarı kaldırdım. "Kapıyı çaldım ama müzik sesinden duymadın sanırım."

Kumaşı ortasındaki kesikten iki yana açıp kendini gösterdi. "Jeongin?" dedi kaşlarını çatıp. "Bugün gelmeyeceksin sanmıştım."

"Green river dinlemeden bir gün geçirebileceğimi sandın yani?" Gülümsedi, yaklaşıp havadaki ellerimi indirdi. "Yani, saat 10 olunca."

"Gitar çalıyordum fark etmemişim bu kadar geç olduğunu. Ya yarın sabah gitmiş olursanız diye düşündüm. Çok pişman olurdum geç de olsa yanına gelmediğim için."

"Yanıma gelmediğin için mi green river dinleyemeyeceğin için mi?" Omuz silktim her zamanki gibi yastıklarla dolu yatağa otururken. "Bilmem ikisi için de sanırım."

Artık hayatımızda monoton diyebileceğimiz bir şeye dönüşen cd çalara o' cdyi taktı Yongbok. "Birkaç fotoğraf daha kalmıştı ben onları asarken dinleyebilirsin. Takmak istersen kulaklık da masanın üstünde."

"Rahatsız mı olursun kulaklıksız dinlesem?" Böyle bir şey mümkün değilmiş gibi baktı. Sanki ona insanlar suyun altında nefes alabilir mi diye sormuştum. "Tamam ya demedim bir şey."

Gülümseyip biraz önce çıktığı o perdenin arasından fotoğrafları astığı kısma girdi. İşi bittikten sonra yanıma oturduğunda ben de neredeyse albümü bitirmiştim. "Bitince, hemen gidecek misin?"

"Ne yapmamı istersin? Gitmeyeyim mi?"

"Soruyu ben sordum." diyerek kendisini yatakta geriye kaydırdı. Üstten bir bakış attı bana. "Aklında bir şey olmasa böyle bir soru sormazdın ama?" dedim ben de onun yaptığı gibi arkama yaslanıp.

Bu sırada son şarkı da bitmişti.

"Hiç hava karardıktan sonra denize girdin mi?" Ne?

"Evet geçen yaz sürekli giriyordum. Sen?" Kafasını iki yana salladı. "Yüzme bilmiyorum ben, suyun içini görememek beni korkutuyor."

Ama istiyordu ve bu gözlerinden belliydi.

Elimin birini bacağına koyup yüzümü ona yaklaştırdım. Şimdi soracağım şey ne kadar mantıklıydı bilmiyorum ama sormazsam sonrasında pişman olacağımı biliyordum.

"Peki benimle şimdi denize girmek ister misin?"

Dudakları o kadar tatlı bir şekilde iki yana kıvrıldı ki tam şu an onu kucaklayıp denize doğru koşmak istedim.

"İsterim."

\/


peki sizz hic hava karadıktan sonra denize girdiniz mi??

akor nota mota gitarla ilgili seyler pek bilmedigim seyler ama biliyormusum gibi okuyun tamam mı☝️

green river, jeonglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin