green river

703 75 47
                                    

Mutfakla salonun tam ortasındaki sehpada, çalmaya başladığında asla susmayan o aptal telefon yine başlamıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mutfakla salonun tam ortasındaki sehpada, çalmaya başladığında asla susmayan o aptal telefon yine başlamıştı. Son bir saatte dördüncü çalışıydı. Asma kattaki odamdan aşağı inip onu açmak tam şu an dünyanın en zor işiydi benim için.

Yine de ben açmadan susmayacağını bildiğimden sesli bir of çekip elimdeki gitarı yatağın üstüne bıraktım. Gözlerimi ovuşturup merdivenleri inerken sanki daha da artıyordu telefonun sesi.

Sonunda ona ulaştım. Ahizeyi tuttuğum gibi kulağıma götürürken Minho'nun bağırışını duydum. "Neden açmıyorsun beş saattir? Bu kadar işim arasında birde sana ulaşmaya çalışıyorum."

"Odadaydım duymamışım."

Histerik bir kahkaha attı ama yüzünde mimik oynamadığına emindim. "Odanın kapısız olduğunu bildiğimi biliyorsun Jeongin. Herneyse neden aradığımı sormayacak mısın?"

"Neden aradın sahiden o kadar işin arasında?"

"Çünkü onlar geldi sonuda. Buradalar resmen. Dükkanı kapatmadan yetişmen lazım."

Duyduğum şeyle ahizeyi omzum ve kulağım arasında sıkıştırıp koltuğun üstündeki gömleğime yetişmeye çalıştım. "Dükkanı kapatmana ne kadar kaldı?" Gömleği aldım, belime bağladım.

"Yarım saat. Kapatıyorum şimdi patron kızıyor telefonu meşgul edince. Geleceksin değil mi?"

"Deli misin? Çıkıyorum evden şimd-" Telefonu cümlem bitmeden kapattı. Teşekkürler Lee Minho keşke beni bu kadar çok sevmesen.

Kendime oyalanma süresi bile tanımadan kapıya koştum. Birkaç saat önce eve gelince çıkardığım ayakkabıları zıplaya zıplaya giydikten sonra kapının yanındaki bisikletime atladım. Yarım saat demişti. Yetişmem gerekiyordu.

Normal şartlarda bisikletle on altı dakika olan mesafeyi on dakikaya indirdim. Nefes nefese bir şekilde bisikleti dükkanın yanına resmen fırlatıp içeri girdim, mix325 plak, kaset, cd.

Kapının üstündeki zil ses çıkardığında Minho hemen bana döndü. "Geldim. Nerede onlar? Arka tarafa mı aldın?"

"Dört tanesini seni ilk aramamdan sonra sattım. Birini kendime aldım diğeri de işte..." diyerek kasanın önündeki kızı gösterdi. Elindeki green river cdsini Minho'ya uzatıyordu poşete koyması için. "Eğer şanslıysan sonuncuyu alırsın."

Çok sinirlendim. Çok sinirliyim, aptal Minho. Neden kendine alırken bana da almadın sanki. Tüm paramı verirdim sana. Senin yerine dükkana bakardım birkaç gün. Eğer sonuncuyu alamazsam gece sen uyurken evinize girip o cdyi senden çalacağım.

Yerine de müzikle hiçbir alakası olmayan birinin eline keman verince neler oluyor bakalım isimli o cdyi koyacağım ve bir gün o cdyi green river sanarak kulaklığını takıp dinleyeceksin. Tamam herneyse sakinim.

Minho, ona attığım kötü bakışların hiçbirini üstüne alınmamış olsa da koridorda kaybolana kadar ona dönüktüm ben. Plakların ve kasetlerin olduğu odayı hızlıca geçtim. Hiç benlik değillerdi yaşlı hissettiriyorlardı. Ama cdler öyle mi?

Haftada bir geldiğim neredeyse ikinci evim olan o cd dolu odaya girdim. En baştaki raftan bakmaya başladım teker teker. Aptal Minho yine Minho'luğunu kullanmış aldığı maaşın karşılığı kadarıyla çalışmış ve cdleri düzenlememişti anlaşılan.

Ben dizlerim üstüne çökmüş hayatımın aşkını ararken odaya biri girdi. Hareketliliği hissettim. Arkamı dönüp dikkatimi dağıtamazdım ciddi bir iş yapıyordum. Bu sıraya bakmayı da bitirip bir alta geçtiğimde o da diğer duvardaki raflara bakmaya başladı. Lütfen başka bir şey arıyor ol, lütfen.

Bu sırada da bulamayınca ayaklandım çömeldiğim yerden. Tam onun baktığı raflara doğru ilerlerken- hayır. Hayır hayır hayır hayır. O elindeki. Çocuğun elindeki. Green river. Kendimi mi keseyim? Minho'yu mu?

Umarım sadece bakıyordur ve birazdan yerine bırakacaktır. Ben arkadan sinsi sinsi ona yaklaşırken o elindeki cd ile ayaklandı. Çocuk çilliydi, saçlarında renkli örgüler ve boynunda barış kolyesi vardı. Resmen ben bu cdyi alacağım diye bağırıyordu.

Kapıdan çıkmak için adımladığında hızlıca önüne geçtim. Sağa kaydı önüne geçtim, sola kaydı önüne geçtim. Kaşlarını çatıp beni kenara çekmek için omzuma dokunduğunda kendimi yere attım. Tam önünde yere oturup kafamı kaldırdım.

Benimle aynı hizaya gelmek için dizleri üzerine çöktü o da. "İyi misin?" Kafamı iki yana salladım dudaklarımı sarkıtıp. "Sadece dokundum ben. Kendini yere atan sensin." diye çıkıştı hızlıca.

Ona cevap vermek yerine parmaklarımı iç içe geçirip çenemin hizasına getirdim. "Lütfen o elindekini alma. Haftalardır her yerde onu arıyorum. Bu onu alabilmek için son şansım. Sınırlı üretildiğini biliyorsundur. Bir daha asla hiçbir yerde bulamayabilirim. Yalvarırım."

"Aynıları benim için de geçerli. Bunu bugün sana bırakırsam ve başka bir yerde de bulamazsam haftalarca karavanımda ağlarım." Duyduğum şeyle kaşlarım havalandığı gibi ağzım da o şeklini aldı.

"Bir karavanın mı var? Sen resmen onlardansın." dedim boynundaki kolyeyi gösterirken. Sonra kendime geldim hemen. "En azından karavanın ve boynunda kolyen var. Ben ne yapacağım? Hayatım boyunca evimde oturup ağlayacağım."

Şu an cd odasına biri gelse durumu nasıl açıklardık bilmiyorum. Ben kapının önünde resmen sülük gibi yere yapışmış yalvarıyordum. O da karşımda dizleri üstündeydi. Ben ne yaptığını anlamazken boynundaki kolyeyi çıkardı ve benim boynuma astı.

"Boynunda kolyenle ve elinde gitarınla evinde ağlayabilirsin. Bak eşitlendik şimdi. Ben de karavanda cdyi dinlerken ağlarım." Kollarımı göğsüm üstünde bağladım. Gitar çaldığımı nereden bildiğini sorguladım içimden. Ama kaşlarımı o kadar çatmışım ki ne düşündüğümü anlayıp cevap verdi.

"Boynundaki ipte penan var. Herneyse artık gitmeliyim. Benim yerime de green river çal tamam mı? Çünkü ben senin yerine de dinleyeceğim." diyerek ayaklandı. Ve ben tekrar kalkıp önüne geçemeden ödemesini yapıp dükkandan ayrıldı.

Ben de oturduğum yerde biraz yana kayıp kafamı duvara vurmaya başladım. Aptal Jeongin. Ne olurdu o telefonu ilk çaldığında açsaydın? Minho'ya kötü bakışlar atmak yerine hızlıca odaya gelseydin. Sol taraftaki raflardan değil de sağ taraftakilerden başlasaydın.

Bisikleti ayakta ve hiç durmadan bunun için mi böyle sürmüştüm yani, bir barış kolyesi mi?

\/

creedence clearwater revival - green river albumu temalı ficimize HOOOSS GELDINIZ👏👏👏

nasıl buldunuz cabuk cok acil yorum atın☝️

(ne kadar cok yorum O KADAR HIZLI YB)

green river, jeonglixWhere stories live. Discover now