on.

75 14 20
                                    

adele, skyfall

"Emin misiniz?" diyen adama baktı, kafasını salladı sakince.

Artık emindi.

Öylece bekledi, karşısına oturan adama bakmadı. Changbin de ona bakamadı.

Taktığı siyah maskesi ve siyah çerçeveli gözlüklükler ardından birkaç kez bedenine bakabilmişti ancak.

Fırtınalar kopuyordu, her şey yıkılıyordu. Kalpler solmaya yüz tutmuş, gözler kurumuştu artık.

Son gelmişti.

Aylarca birlikte boğuldukları sığ suyun altında bu anın hayalini kurmuşlardı, çok geç kalınmış o anın hayaline.

Gökyüzü parçalanıyordu şimdi, altında kalan onca acı dolu can ile yıkılıyordu dünya başlarına.

Doğruldu ikisi de, dik duracak ve bu son ile birlikte yüzleşeceklerdi.

Ayrılık ikisini yıkıcı bir şiddet ile vuruyordu, kalpleri parçalanmak ister gibi atıyordu şimdi.

İsimleri yüksek sesle okunduğu zaman ayaklandılar. Changbin bekleyerek Felix'e yol verdi, hafifçe eğildi sevgilisi.

İki ay, iki ay boyunca görmemişti onu.

Saçlarını mora boyatmış, kestirmiş ve kilo almıştı. Yüzü eskisine oranla daha renkliydi. Makyaj yapmıştı bugüne özel, dişlerini sıktı Changbin. Onun aksine hâlâ bok gibi gözüküyordu. Saçlarını şekillendirmekle bile uğraşmamış kıvırcık tutamları öylece salmıştı. Tüm gece gözüne gram uyku girmemiş dolayısıyla mor ve şişmiş gözler ile varmıştı salona.

Lenslerini bile takmamıştı bu sabah, gözlüğümü almış, çirkin yüzüne maskesini geçirmişti.

Avukatın yönlendirdiği yerine geçti Felix, gözleri yüzüne değdi; sonra utandı, kafasını eğdi. Yüzünü görmeyi ummuştu ancak bencil sevgilisi yeniden güzel yüzünü saklamıştı ondan.

Kalbi şiddetle atıyordu, sanki sağır olmuştu. Beyninde yankılanan ritimler dışında hiçbir şeyi duymuyordu, boş duruşma salonuna baktı.

Sanki sadece ikisi vardı orada, kalbinin sesini işitir gibi oldu, yutkundu.

Changbin'i ilk gördüğü zamanı hatırladı, onun karanlık biri olduğunu görmüştü ancak sadece öyle görünmek istediğini, aydınlık kalbine ulaşabileceğini ummuştu.

Yanılmıştı. Changbin'in, Felix'in asla göremediği karanlık bir tarafı vardı. Aydınlıkları ardına gizlenmişti, saklanmış ve sadece bulunmayı beklemişti.

Yanlış yapmıştı, aydınlığının arkasında bıraktığı yalnız, karanlıktan korkan çocuğa ulaşılmasını her engellediğinde, yanlış yapıyordu.

Ulaşmıştı belki de Felix, emin olamıyordu.

Tek bildiği o çocuğun göz yaşları tarafından aleve verildiğiydi.

İki ay önce kız kardeşi ile olan konuşmasını hatırladı aniden yüzünde bir gülümseme oluştu ama anında silindi. Yok etmek istedi ama ihtiyacı vardı.

Hakimlerin kendi arasında verdiği ufak münakaşa sonrası duruşma başlamıştı. İç çekti.

Parçalanıyordu iki ruh, birlikte.

Ellerini birleştirdi, oynamaya başladı. Kafasını kaldıramadı, ona bakan adamı hissedebiliyordu ama görmeye cesaret edemedi. İsteyemedi.

Burnunu çekti, kalbi çok hızlıydı. Sesler yankılanıyordu, sağırdı, hızlanan göğsünün ardından kesik kesik duydu.

save your tears, changlix Where stories live. Discover now