"GOT IT BOSS!" | [HyunSamLix] ✓

[3] Aç Ağzını Patron (m)

✧

Yorum atar mısınız acaba bir arkadaş sıfır yorum sayısını görünce üzülüyormuş da ✿

⋆｡˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧･ﾟ

Gece yarısı, kamyonu büyük patron Lee'nin istediği depoya sapasağlam teslim etmeyi başarmışlardı. Ama geceden sağlam kurtulması gereken tek şey kamyon değildi, Felix'in götü de duruma dahildi.

Depo kapısı açılır açılmaz, Felix yaşanacakları tahmin ettiğinden hızla koşmaya başladı. E tabi, kaçan kovalanırdı.

Sam sağdan, Jin soldan koşmaya başladılar. Felix'i tam kıstırdıkları anda, büyük patron Lee'nin sesi duyuldu. "Lee Felix Yongbok, Hwang Chamuel, Hwang Hyunjin!"

(Chamuel, Sam'in tam ismi, samuel diye telafuz ediliyor,  kısaltması olarak Sam kullanılıyor.)

Patronun sesi duyulduğunda Felix'in gözleri parlayarak, ikizlerinse suratları düşerek arkalarını döndüler. Büyük patronun yüzünde elbette ki bir tebessüm vardı. "Tebrikler, çocuklar. Güzel iş çıkardınız."

"Sağol patron." Dedi ikizler bir ağızdan, patronun karşısında biraz eğilerek.

"Nereye koşuyordunuz? Aceleniz yoksa kutlayalım."

Patrona hayır demelerinin bir yolu yoktu. Onun karşısında üçünün de boynu kıldan inceydi. Felix'in babasına karşı hissettiği şey korkuydu, hatta belki biraz da nefretti; sevgisiz geçirdiği çocukluğuna ithafen. Ama ikizler, yaşlı adama karşı büyük bir minnet hissediyordu.

Alkollü bir mekana, kutlama yapmak için gitmişlerdi.

Tahmin ettikleri üzere, patron ilk içkilerde onlara katıldı, ardından masa hesaplarını hallederek yanlarından ayrıldı.

Felix bir elinde sigara, bir elinde şarap; bir yanında Sam, bir yanında Jin... Öylece kalakalmıştı. Asma kattaki vip bir odadalardı. Odanın bir duvarı boydan boya camdı, gece kulübünün ortasına bakıyordu. Dışarıdan içerinin görülmediği özel camdan yapılmıştı. Üçü, bir odada baş başaydı. Yani, Felix'in kaçacak hiçbir yeri yoktu.

Felix sarhoş değildi. Ama alkolün çakırkeyif bir etkisi oluyordu. Sam elini yavaşça bacağına attığında, ters bir tepki vermedi. Dudaklarını hafif araladı, Sam'in yüzüne baktı.

Jin de öbür bacağa elini attığında, yavaşça sıvazlamaya başladılar. Felix az önce yaptığı dudakları hafif aralık ifadeyi şimdi de Jin'e çevirdi.

Sam, fırsattan istifade Felix'in ensesine, boynuna doğru yaklaştı. Jin de dudaklarını Felix gibi aralayarak ona yaklaştırdı.

Jin ve Felix öpüşürken, Jin elini arkadan Felix'in saçlarına sokmuştu. Sam ise Felix'in boynunu emerek öpüyordu. İki baskın, iri yarı adamın arasında kalmak, aslında tahmin ettiği kadar kötü hissettirmiyordu. Hatta, sanki vücutlarını ona daha çok bastırmalarını, sıcaklıklarını hissettirmelerini arzuluyordu.

Sarhoş olmadığını bilse de, alkolü suçladı. Aksi takdirde, kendisini bir sapık ilan edecekti. Felix miydi sapık olan, yoksa patronlarının gay olduğunu öğrendiklerinden beri onu her kuytu köşede sıkıştırmaya çalışan ikizler miydi, orası meçhul tabi.

Birkaç dakikanın sonunda Jin nefes almak için biraz geri çekildiğinde, bu sefer Sam Felix'i çenesinden tutarak kendisine doğruldu. Felix henüz dudağından damlayan salyalarını silemeden, bu sefer Sam'le öpüşmeye başladı.

İkizler... İnsanı çılgına çevirecek türdendi. Onlarla öpüşmenin böyle hissettireceğini hiç düşünmemişti. İkisi de farklı şekilde, ama çok iyi öpüşüyorlardı. Aynı dudaklar olmasına rağmen, verdiği his farklıydı.