[2] İkinizi De Sikeceğim!

1.5K 168 122
                                    


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚

Felix, Sam ve Jin'in yüzüne bakamıyordu. Aradan bir hafta geçmiş olmasına rağmen evinde saklanıyor, asla ofisine ya da odasına uğramıyordu.

Ama büyük patron Lee bir operasyon planlamıştı ve oraya gitmek zorundaydı. Hem de, ikizlerle beraber.

Başka bir mafya birliğinin parasını verip satın aldığı bir kamyon dolusu uyuşturucuyu, yola çıkmadan önce çalmaları gerekiyordu. Operasyona kısa bir süre kala, gece yarısı limanda saklanan kamyonu gören bir tepede buluştular.

Tahmin edileceği üzere, Sam de, Jin de bir değişik davranıyordu. Yüzlerinde sürekli bir sırıtış vardı.

Jin el fenerini ortalarındaki liman haritasına tutarken, Sam de parmağının ucuyla bir yerler göstererek konuşuyordu. "Kamyon, şu mavi konteynerlerin arasında saklanıyor. Limanın girişi de kilitli ama şurada..." Parmağını boş bir araziye kaydırdı. "Bir açıklık var. Delikten geçemesek de..." Felix'e bir bakış attı. "Deliği genişletiriz."

"Yarrak kürek konuşma, işine bak." Felix göz teması kurmuyor, utanıyordu. Ama dili hiç utanan birisine ait değil gibiydi.

"Ne dedim ya, tel örgülerdeki delikten bahsediyordum." Dedi Sam, Jin ile göz göze gelip birbirlerine sırıtırken. "Neyse..." Gözlerini devirdi, devam etti. "Limanın birkaç yerinde kamera var ama kör noktaları oldukça fazla. Göze çarpmaması için güvenlik önlemlerini pek sıkı tutmamışlar. Şuradan ilerleyeceğiz." Parmağını az önce gösterdiği boş araziden başlayarak yarım daire çizerek kamyonun arka tarafına getirdi. "Muhtemelen güvenlikler buradan başlar. Sessizce, tek tek indirerek ilerleyeceğiz. Burada iş sende." İşaret parmağıyla Jin'i işaret etti.

Beyin Sam'di, pis işlerden ise Jin sorumluydu. Bu yüzden feneri Sam'e vererek sırt çantasını önüne aldı, fermuarını açtı. Çantanın içinden metal bir kutu çanta çıkarttı, şifreyi girip kutuyu ortalarına açtı.

İçinde yeşil renkli sıvılar olan 6 şırınga önlerinde duruyordu. "Patron bu kadarını almama müsaade etti. Felç edici asit, zor yapılıyor biliyorsunuz."

"Kalıcı mı?" Diye sordu Sam, bir tanesini alıp elinde incelerken.

Jin sırıtarak omuzlarını silkti. "Bilmem." İkizler karşılıklı gülüştüler. Felix ise onlara göz devirmişti.

"Psikopatsınız yemin ederim ya." Ardından gözlerini Sam'e dikti. "6 tane yeter mi?"

"Nerden bileyim? Yetmediği yerde elimizle devam ederiz."

Jin'e göz kırpınca, Jin de çantasına geri döndü. Susturucu takılmış üç silahı metal kutunun önüne sıraladı. Ardından yarım metre uzunluğundaki mumlu boğma halatı çıkartıp beline taktı. "Silahları zorda kalmadıkça kullanmayın, kalanını ben hallederim." Dedi kendine güvenir bir tavırla.

Felix ve Sam silahları alıp beline takarken, Jin de onları takip ederek konuştu. "Şırıngalar bittiğinde, direk kamyona koşun. Sam kısadevre yaptırıp motoru çalıştırır. Süre tutun, 2 dakika içinde gelmezsem bırakın beni, ben çıkış yolu bulurum."

Şırıngaları ikişer bölüştüklerinde, planda her şey hazırdı. Toparlandılar, boyunlarına indirdikleri maskelerle ağızlarını kapattılar, plana başladılar.

Sam'in bulduğu açıklığa geldiklerinde, hepsi çok sessiz olmaya çalışıyordu. Tedirgin, etrafı kolaçan eder durumdalardı. Jin bir yandan da açıklığı büyütmek için yakarak tel örgüyü kırıyordu. Diğerleri yere çömelmiş, sabırla Jin'i bekliyorlardı.

"Aksiyona bayılıyorum." Dedi Sam, fısıldayarak. Felix'e doğru konuşuyor, maskeden görülmese de sırıtıyordu. "Beni diri ve... Sert tutuyor."

"Kes sesini." Dedi Felix.

"GOT IT BOSS!" | [HyunSamLix] ✓Where stories live. Discover now