[5] Yırtılacak Amına Koyayım Durun! (m)

1.7K 139 88
                                    


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・

Felix'in ikizleri Jeongin'e bırakmasının üzerine iki gün doğmuştu. Onları oradan çıkarmak için plan yapıyordu elbette ama henüz çok erkendi. Yeterli güçleri yoktu ve toparlanmaya çalışıyordu.

Yine de, Chan o olaydan sonra Felix'in korumalık görevini üstlenmişti; parası fazlasıyla ödenmiş Jisung'la beraber. Yani en azından Felix tamamen yalnız değildi.

Üçüncü gece geldiğinde, Felix uykusundaydı. Ama çok hafif olan uykusu, cama taklayan taşla bölündü.

İki katlı bir villanın üst katında kalıyordu. Normalde babasıyla kaldığı evde, babasını pek görmüyordu. Annesi öldüğünden beri babası eve uğramıyordu, zaten Felix'in umrunda değildi. İkizleri verdiğini öğrendiğinden beri, sürekli onları geri alması için baskılıyor, durmadan söyleniyordu.

Felix hızla perdeyi açtığında, camın öbür tarafındaki Sam'le göz göze geldi. Hah, kaçık orospu çocuğu dönmüştü şimdiden. Üç gün zor dayanmışlardı amına koyayım.

Sam camı açmasını işaret ettiğinde, Felix korkarak kafasını sağa sola salladı. Camı açıp Sam'i içeri aldığında başına geleceklerden korkuyordu.

Ama daha aradan birkaç saniye geçmeden balkonun kapısı dışarıdan açıldı. Jin, üzerinde olmayan tozları numaradan silkeleyerek içeri girdi, kapıyı arkasından kapattı. Sam ve Felix'i gördüğünde gülerek kollarını göğsünde kavuşturdu. "Alsana çocuğu içeri, hava soğuk."

"Neden geldiniz?" Diye sordu Felix korktuğunu belli ederek.

"Seni özledik patron." Jin o tarafa doğru yürürken Felix hemen yatağına koştu, yatağın yanındaki bıçağı alıp Jin'e doğru tuttu.

Jin'in yüzünde en ufak umursar bir tavır yoktu. Sakince camı açtı, Sam'i içeri aldı. Arkasından camı kapatırken, Sam odayı inceleyerek gidip yatağa oturdu, bacak bacak üzerine attı. "Hani almaya gelecektin bizi?" Diye sordu imalı bir şekilde Felix'e bakarak.

"Daha üç gün oldu, patladınız mı amına koyayım?" Dedi Felix dizlerinin titremesine engel olarak.

"Patlamaktan değil de, oraya ait değiliz be patron." Dedi Jin, tekrar kollarını göğsünde kavuşturarak. Arkasını pencerenin mermerine yasladı, bacaklarını çarprazladı.

"Ben de biliyorum bunu." Dedi Felix gardını indirerek. "Ait olduğunuz tek yer burası. Ama ne yapayım? Nuh diyor peygamber demiyor orospu çocuğu. Hem çoktan bir plan yaptık. Bir hafta içinde çıkaracağız sizi oradan. Gidin haydi."

"E biz çıktık ya?" Dedi Sam sırıtarak.

"Lan aynı şey mi? Peşinizden gelecek. Geri çekilmesi için bir anlaşma yapmak zorundayız, ya da savaşmak. Şimdilik buna gücümüz yok, anlamıyor musunuz? Kazığa oturturlar bizi, hem de yağsız."

"Yağsız acıtır gibi." Dedi Jin kardeşine göz kırparak.

"Ya amına koyayım yemin ederim çıldıracağım. Nasıl bu kadar umrunuzda değil? Savaş ilan etsek kaç kan dökülecek, nasıl hezeyana uğrayacağız haberiniz var mı sizin?"

"Bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz yok patron." Dedi Sam, biraz öne eğilerek. "Sen dışında. Sen de bizi itip duruyorsun. Madem öyle, bırakıyoruz biz." Sam belindeki silahı çıkardı, yatağın yanındaki küçük masaya bıraktı.

"GOT IT BOSS!" | [HyunSamLix] ✓حيث تعيش القصص. اكتشف الآن