15' bir bakış yeter

542 82 55
                                    

        Akıp giden zamanla kaybediyordum. Mağlubiyetin iç gıcıklayıcı tınısı kulaklarımın etrafında dolanıp dururken kendi cehennemimi her saniye başa sarıyordum zihnimin en ücra odalarında.

Hayattan zevk falan aldığım yoktu. Yaşadığımı yeni yeni hissetmeye başladığım şu günlerde esasen yaşamanın mutluluk değil acı üzerine kurulu olduğunu da kavrıyordum. Oysa ki, bana böyle söylenmemişti. Eski duygsuzlukla suçlandığım günlerde yaşamı kaçırıyorsun, hayat burda akıyor ve sen öylece izliyorsun sesleri çınlardı kulağımda. Duygusuzluğumu özledim diyemezdim zira gözlerine baktığımda içimde akan nehirler duracak olsa bir gün ölmeyi yeğlerdim fakat umut değildi asıl hayat, hayal kırıklığıydı. Heyecan, sonrasında bir avuç dolusu cam kırığıydı tenimin her bir zerresine batan.

Akıp giden zamanla önce aklımı yitirmiştim şimdiyse canı, canım gidiyordu avuçlarımızdan. Tutamıyordum, is pas içinde yıkılmaya yüz tutmuş bu harabenin ortasına bağdaş kurup oturmuş bir ışık bekliyordum. Bir mucize, zira benim kendimi yakıyor olmam yetmiyordu önümüzü aydınlatmaya.

Avuç içimde sıktığım içim artık canımı acıtan bir raddeye varmış olan kırık bir kaç cam parçasını gevşettim hafifçe. Kırık saat parçaları arasında duran akrep ve yelkovan avucumdan çok içimi acıtmıştı esasen.

"Taehyung, hadi gidelim artık." bir kaç metre ötemde, özellikle son günlerde beni yalnız bırakmamaya yemin etmiş abim duruyorken oturduğum yerden kalkmaye bile mecalim kalmamıştı. Elimi delip geçen bakışlarımı fark etmiş olacak ki bana seslenmeyi bırakıp telaş bulaşmış adımlarıyla yanıma ulaştı. "Bir şey mi buldun yoksa?"

"Mahkemeye göre mi soruyorsun, bana göre mi?" ayakta oluşundan kaynaklı yukarı doğru çevirdim bakışlarımı. Korkunç bir hissizlik vardı ruh halimde. Titanik batarken izleyen basit bir kaç yolcudan yalnızca birisi gibiydim. "Ne o?" namjoon da dizleri üzerine oturduğunda yüzlerimiz aynı hizaya gelmişti. "Sen mahkeme değil miydin en son, orası için önemsizse senin için de önem arz etmiyordu hiç bir şey."

"Zevk mi alıyorsun bu halimden?" avucumu açıp içindekleri gösterdim ona da. "Hem de nasıl, tahmin bile edemezsin." avucumdaki kırık saat parçalarıyla akrep ve yelkovanı yakından incelemek için eline aldı. "Kırık bir kaç parçadan bir şeyler bulabilmeyi ümit etmiyorsun herhalde?"

"Ben kendi içimde buluyorum ama o bir kaç parçayla." yutkundum. Boğazım düğüm düğümdü yine. Benim kendime göre olan doğrularım mahkeme önünde hiç bir önem arz etmiyordu, kaldı ki mevzu bahis mahkemeye de iki gün kalmıştı. Elimizde olan hala kocaman bir sıfırdan fazlası değildi.

Eunji'nin öldürülmesi, mingyu'nun konuşmaları mahkemeye sunulacak olsa da yeterli değildi. Özellikle böylesi büyük bir tarafın kurban ettiği çocuğu kurtarmak için asla yeterli olmayacaktı.

Ayaklandım saatlerdir oturduğum yerden. adli tıp poşetlerinden birine koydum namjoon'un elinden aldıklarımı fakat onlara teslim etmedim, edemezdim. Kendi cebime atarken abim hala ne yaptığımı anlamaya çalışıyır gibiydi. "Jeongguk'un yanına gidiyorum." dedim. "Namjoon, adli tıptan kimseye, hiç bir şey söylemeyeceksin. Orada bundan sonra benden habersiz kuş uçmayacak."

Tam anlamamış olsa da üstelemedi o an, kafasını sallayarak onayladı. Hemen hemen her gün geldiğim bu harabeden ayrılırken ellerim önceki günler kadar boş sayılmasa da bir işe yaramayacağını da adım gibi biliyordum. İstediğim gibi bir ilerleme hala kat edilememişti. Jeongguk'un yüzüne bakmak her geçen gün zorlaşıyordu benim için.

Yine de onu görmeden rahat edemeyeceğimin farkında olduğumdan hapishaneye doğru sürmeye başladım arabayı. Önce yol üzeri güzel bir restoranttan sabahtan beri bir şeyler yemediğine emin olarak seveceğini düşündüğüm yiyeceklerden aldım, sonrasında da zincir bir kahveciden içerken yüzünü buruşturmayacağı türden şekerli sütlü bir kaç kahve almak adına sürdüm arabayı. Bir kaç tane aldım zira aromalı mı seviyor, yumuşak içim mi yoksa extra shot mu bilmiyordum. Bütün ihtimaller dahilinde elimde kahvelerle dolu bir poşetle çıktım oradan.

blaze and floral •taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin