Gerçeklerin Gün Yüzüne Çıktığı An

56 6 1
                                    

Hemen koşarak kapıyı açmaya normalde evinizin çalışanları ama bu sefer ben açmak istedim. keşke kapıyı açtığımda göreceğim şeyleri kendime hazırlayarak açsaydım. çünkü gerçek olsa koşarak sarılacağım ama gerçek olmayacağını bildiğim için ilk başta algılayamadım.Gördüklerim gerçek miydi? karşımda ağabeyim ile babam duruyordu. Nasıl yani Hayır Hayır Hayır. Şu an olmaz, Şu an olmaz. tekrardan eskiye dönemezdim. Şu an sadece hayal görüyordum. tekrardan ilaçlarımı aksatmaya başladım ve bu yüzden şu an hayal görüyorum. Ağabeyim de babam gitti. Onlar kazaya kurban gitti. Her ne kadar kabul etmek istemesem de.

Ben daha ne olduğunu algılayamamıştım daha kendine gelememiştim ama belli ki birileri gelmişti. Annem ve Gamzelim hiç şaşırmadılar bile, hatta annem gülümseyerek yanımıza geldi ve konuşmaya başladı.

" Sonunda oğlum gelebildiniz. Artık seni çok merak etmeye başlamıştım. Senin de hayatım seni de merak etmeye başlamıştım kıskanma. Hadi içeri geçelim, biz de yeni kahvaltıdan kalktık. Böyle ayakta kaldığımız geçen içeri oturun."

Gerçekliği artık ayırt edemiyordum. Annem başını hiç kapıdan ayırmıyor bir sohbet halinde babam ile ağabeyimi içeri çağırıyordu. Gamzelim ise gözlerini benden ayırmıyor, vereceğim tepkiyi kestirmeye çalışıyordu. Ağabeyim ile babam ilk anneme sonra gözlerini bana çevirdiler. Herhalde koşup onlara sarılmamı beklemiyorlardı. Çünkü yavaş yavaş algılarımı kaybettiğimi hissediyordum Ve zaten daha fazla dayanamadım, kendimi Gamzelim kucağına bırakıverdim ve bayıldım.

Annem, babam,abim ve ben kahvaltı masasında yemek yiyorduk. Çok mutluyduk. Hep beraberdik çünkü. Bugün hep birlikte gezmeye gidicektik ama ben hasta olduğum için iptal olmuştu. Ben ne zaman hasta olsam hep abim ile yatardım. Her ne kadar kavga etsekte ben abime çok düşkündüm. Hastayken abim ilgilenirdi benimle, ama bu onunla son gecemiz olacağını bilmiyordum. Abim askerdi. Yüzbaşı'ydı
Babam ise albay'dı onların askere gitmesi gerekti annemin işi olduğu için evde yalnız kalıcaktım, bu yüzden abim ile askeriyeye gitmeye karar verdim. Abime gitmek için yalvarmak zorunda kalsam da neyse.

Hazırlanıp çıkmıştık. Yolda hepimiz benim açtığım şarkı ile eğlenerek giderdik her zaman, yine öyleydi. Birden arabalar önümüzü kesti, silahla sesleri geldi. Abim direk benim üstüme eğildi. Ben o an tam 5 tane silah sesi duydum. 3 tanesi benim üzerime doğru eğilen abimin sırtına, 1 tanesi babamın karnına, diğeri de omuzunaydı. Sonra bize saldırı yapanların terörist olduğu açıklanmıştı. Ben o arabada babamın kafasından akan kanlar abimin sırtından ayaklarıma doğru akan kan ile kaldım. Çığlıklar attım. Duyan kimse olmadı. Babam ile abimi arabadan zor bela dışarı çıkardım ve işte tam o sırada araba patlayarak alevler içinde yanmaya başladı. Babam yerde yatıyordu, herhalde nefesini tutuyordu çünkü karnı inanıp kalkmıyor. Bende abimin yanına gidip ona seslendim.

" Abi uyan. Bak üstüm kirlendi, annem kızıcak. Kalk ve ona engel ol!"

Ama abim uyanmadı. Bende tekrardan konuştum.

" Abi üşümeye başladım. Hadi kalk bana sarıl, eğer bana sarılırsan söz şuruplarımı içip iğne olucam. Tabi ki yine bana sarılıcaksan."

O gün ne abim uyandı ne de babam. Bende abimin yanına uzanıp ona sarıldım. Gözlerimi açtığımda ne abim vardı ne de babam. Çığlık çığlığa abim ile babamı aradım ama yoklardı.

Çığlık atarak uyandım ama gözlerimi açmaya korkuyordum. Tekrardan o anları yaşayacağım diye korkuyordum. Ellerim ile kulaklarımı kapatmış, yatağın üzerinde ayaklarımı kendime çektim ve sessizce fısıldamaya başladım kendi kendime.

" Geçti, geçti. Onlar yok, gitti. Abi yok, baba yok."

Birden ellerimin üzerinde bir baskı hisettim. Ellerimi kulaklarımdan çekmeye çalışıyordu. Başımı okşamaya başladı bir diğer el. Bir kaç konuşma duydum.

" Ne oluyor ona? Neden sayıklıyor bizi? "

Bu konuşma galiba abime aitti.Tekrar bir konuşma duydum sanırım bu da annemdi.

" Siz gittikten sonra böyle oldu. Sizin her gece ölüşünüzü görüyor. Ne kadar psikolog ile görüştürsem de pek bir işe yaramadı. Sizin haberiniz alınca da konuşmadı 2 yıl boyunca. "

Evet aynen böyle olmuştu. Hemen ardından başka bir ses daha duydum. Bu da galiba babamın sesiydi.

" Deniz' e çok bağlıydı. Ondan ayrılacağı zaman çok zor bir süreçten geçeceğini biliyordum. Ama bu kadar kötü etkileyebileceğini tahmin etmemiştim. Keşke böyle bir zorunlulukta kalmasaydık."

Daha sonra ise kulaklarımda ki ellerimi tutan eller bir anda yok oldular ben tekrar tekrar onların vurulup yüzlerinden akan kanları izlemek zorunda kaldım çığlık attım ve birden bana sarıldı hemen gözümü açtığımda abimi gördüm, kan yoktu sırtında, babama baktım, kan yoktu karnından, omuzundan. Çatallaşmı sesim ile konuştum.

" Kan yok."

Abim elleri ile yüzümü avuçladı. Tekrardan konuştu.

" Yok abicim. Bak kan yok. Biz niye bu oyunu devam ettirdik ki? Yoncamm hadi gel artık kendine, kurban olayım gel. Senin gözünün önünde olmayacaktı bu oyun. Sen görmicektin. çığlıkların hâlâ kulağımdan gitmiyor."

Sanki bunları bana değilde kendine diyordu daha çok. Ellerimi kulaklarımdan çekip karşımda ki abime baktım. Daha sonra ise öne uzanıp ona sarıldım. Yatağın üzerine oturtup beni de göğsüne yatırdı ve saçlarımı sevmeye başladı. Bir elim ile ona sarılıp diğer elim ile de abimin elini tutuyordum.

O şekilde uyudum. Belki de ilk defa kâbus görmeden uyudum. Birinin beni kucağına aldığını hissettim. Daha sonra ise sırtım yumuşak bir yatağım ile buluştu. Ama ben abim olduğunu anladım gözlerimi açmamama rağmen. Kokusundan tanıdım onu. Kolunu tutup bırakmadım. Ama o kolumu diğer kolu ile tutup kendinden çekti ve konuştu.

" Uyumalısın tavşancık."

Abim bana hep tavşancık derdi. Küçükken hep elflerin kulaklarına özenir onlardan alıp kulaklarıma takardım abim ise bu halde tavşana benzediğimi söylerdi. Bu yüzden bana hep tavşan derdi. Ben bu sefer uykulu bir halde konuştum.

" Gitme! Abi korkuyorum. "

Gözlerimi yavaşça açıp karşımda duran abime baktım. Kollarımı ona doğru uzatıp sarılmak istediğimi bellirttim. Abim de isteğime uyarak benim kollarımdan tutarak kucağına aldı ve yatağıma uzandı. Ben sanki bir kuala edası ile ona sımsıkı sarılı bir şekilde durdum. Abim ise yüzümü avuçları arasına aldığında ilk önce kaşlarını çattı ve alnımı öptü. Bu sefer ise konuşmaya başladı.

"Senin ateşin var. Yoncam hadi kalk hastaneye gidelim."

Ben başımı salladım ve uyumaya devam ettim kucağında daha sonrası ise karanlık.

Bilmiyorum artık gece saat 02:22 de kim okur. Ama ben yatmaya gidiyorum bölümü atıp iyi geceler tatlı rüyalar bayyy. Kısa bir bölüm oldu çaktırmadan okuyun.

Bale HocamWhere stories live. Discover now